MEKTUP 23 Ocak’ta Çankaya’da.Orman, doğa, tarım, kırsal çevre koruması adına, hangi sivil toplum örgütü (STÖ) varsa, onların Abdullah Gül’e gönderdiği mektup. Toplam yetmiş STÖ, Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği adında şemsiye bir kuruluş altında toplanıyor. Saygın ve uzman bir birlik. Daha önemlisi, siyaset dışı.
Mektubun iki amacı var. 1- Onay bekleyen bir yasanın teknik ayrıntılarını anlatmak. 2- Makul gelirse, o yasanın Meclis’e geri gönderilmesini önermek.
Mektubun tek hedefi var. Orman yağmasını önlemek.
BAŞLIK KARIŞIK
15 Ocak’ta Meclis’te bir yasa kabul ediliyor. Yine anlaşılmaz, yine her türlü sinsi amacı gözlerden kaçırmaya çalışan, bürokratik başlıklı bir yasa. Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.
Hangi kanunlar, hangi değişiklik, ne amaçla? Biraz yakından bakınca, belli olan şu, yasanın kurgusu, Saraydan Kız Kaçırma, şey pardon, ormanlardan toprak kaçırma üzerine.
Yetmiş STÖ bunları anlatıyor.
GÖZ GÖRE GÖRE
Neresi orman, neresi değil, özel orman kadastro ekipleri belirliyor. Hayır, artık değil. Yeni yasaya göre, uzman olmayan kişiler de, orman kadastrosu yapacak.
Yani, bu kişiler, bir ormana göz göre göre, burası orman değil, diyebilecek.
Sonra? Sonrası yok, oralar imara açılacak. Rant ve devamında ne varsa.
2B’YE VEDA
Ve 2B. Nedir 2B?
1981’den önce orman niteliği kaybolan yerler. Toplam 3.5 milyon dönüm. Burada yapılaşma oranı yüzde beş. Çok değil.
Orman niteliği kayboluyor, ama kendi haline bırakılan bu araziler, zamanla yeniden ormanlaşıyor.
Şimdi bu ormanlaşma görmezden geliniyor. Bu yasa, "1981’den beri burası orman değil" denilen alanların satış kapısını açıyor.
ANAYASA’YA AYKIRI
Özeti şu.
1- Orman alanları daraltılıyor.
2- Bu işlem Anayasa’nın 44, 169 ve 170. maddelerine aykırı.
Yetmiş STÖ, Abdullah Gül’ü uyarmak istiyor, "Anayasay’a aykırı bir yasayı onaylamayın" diyerek, "ettiğiniz yemine aykırı" diyerek.
Yemin bu yemin, Anayasa’yı koruma üzerine yemin, Abdullah Gül için, yemin önemli olsa gerek. En azından buradan bakınca, öyle görünüyor.
Abdullah Gül yetmiş STÖ’ye randevu vermiyor, basıyor imzayı, yasayı onaylıyor. AKP’ye desteğini yine esirgemiyor.
Yarın bu yasa Anayasa Mahkemesi’nden, Anayasa’ya aykırıdır, diye dönerse, Abdullah Gül ne yapacak?
Hapistekilerin eski yoldaşları var. Uzunca bir dönemin en devrimci, en keskin yazıları eski yoldaşlara ait. Lenin, Mao, Marx, Engels o yazılarda sular seller gibi.
Şimdi hapiste olanlarla eski yoldaşların içtikleri su, bir zamanlar ayrı gitmiyor. Polis peşlerine düştüğünde, aynı evde saklanıyorlar. Sadece devrimci siyasetin değil, özel hayatlarını da paylaşıyorlar.
Aradan yıllar geçiyor. Siyasal düşünceler değişiyor, yollar ayrılıyor. Olabilir.
Ama bakıyorum, şimdi olmayacak şeyler oluyor. Hızlarını alamayan eski yoldaşlar, Ergenekon’dan yargılanan eski liderlerine yazmadıkları hakareti bırakmıyor. Üstelik, Nazi ve faşist suçlamalarıyla.
Bunlara liberal aydınlar deniyor, oysa bunun adı soysuzluk.