Gül’ün masasında bekleyen dosya

Yeri belli. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün imzasını bekliyor. Ama, dosya tam üç buçuk yıldır Gül’ün masasında.

Avrupa Evi. Halen Avrupa ülkelerinin 37’sinde var.

Ne demek Avrupa Evi, ne işe yarıyor?

AKP’nin canını dişine takarak, peşine düştüğü AB’de, önemli sivil kurumlardan biri.

Avrupalılık bilincini geliştiriyor. Avrupa ile o ülke arasında, bizim örnekte Türkiye ile, köprü görevini üstleniyor.

O ülkelerde bilim adamından bürokratlara kadar, farklı meslek ve görevlerdeki insanların Avrupa bilgisini arttırmaya katkıda bulunuyor.

Karşılıklı ziyaretlerle Avrupa’ya dönük altyapı (bilgi anlamında) oluşturuyor.

Uzun masalara oturup, teknik, resmi görüşmelerin dışına çıkarak, gerginlikten uzak ortamlarda bilgi, görgü ve yaşam tarzının gelişmesine yardım ediyor.

Avrupalılık halinin nakli.

HEMEN İZİN

Merkezi Almanya’da bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Faruk Şen üç buçuk yıl önce Ankara’da Avrupa Evi açılması fikrini ortaya atıyor.

Konuyu Gül’e anlatıyor. Gül memnun. Prof. Şen’e "Hemen başvuruda bulunun, derhal izin veririz" diyor.

Derhal izin, tam üçbuçuk yıldır masada bekliyor.

Türkiye böyle bir evi açmak için AB’yi haberdar ediyor. Türkiye bu girişimde bulunduğunda, Avrupa’da sadece 26 ülkede Avrupa Evi var. Bu sayı şimdi 37’ye çıkıyor, ama bizde Avrupa Evi’nin henüz temeli bile atılmış değil.

DİPLOMATİK SİTE

Oysa, Ankara’da yeri bile belirleniyor. Diplomatik Site’de. Arsası hazır.

İşin ilginç yanlarından biri, bu tür evlere AB de katkıda bulunuyor. 2.8 milyon Euro. Yani, verilecek izin dışında, Türkiye’nin taş atıp da, kolunu yoracağı bir durum yok.

Buna rağmen, hala izin bekleniyor.

AB HEYECANI

Bu küçük olay iki anlama geliyor.

İlki, AKP iktidara gelirken, bürokrasiyi azaltacağına söz veriyor. Oysa, bu olay bürokratik bir çelme bile değil. Çünkü, bürokrasiyle ilgisi yok. Doğrudan Gül’ün inisiyatifiyle bağlantılı.

İkincisi de, AKP’de artık kalmadığı öne sürülen AB heyecanının gerçekten kalmadığı tezlerine hak veren bir tutum.

Sayın Gül, izin vermek için, acaba daha kaç yıl beklemeyi düşünüyorsunuz?

Belki, bundan vazgeçtiniz. O zaman, bu kararınızı karşı tarafa bildirmeniz, en azından nezaketen gerekmiyor mu?

Arabuluculuk merakı

Tayyip Erdoğan, gelmiş geçmiş başbakanlara bir konuda ciddi fark atıyor. Tam Evliya Çelebi.

Dünyayı dört dönüyor. Zaman zaman Türkiye’ye uğruyor.

Bu dünya turları sırasında, dikkat çeken bir nokta var. Gittiği ülkelerde ya da katıldığı toplantılarda, o ülkelerin kendi bölgesel sorunları var.

Görüşmelerde bu sorunlar da ele alınıyor. Erdoğan her sefer, "biz arabulucu olalım" diyor.

Örneğin, İsrail-Filistin gezisinde söylüyor. İki taraf da, geri çeviriyor. Şimdi gündemde başta Amerika olmak üzere, İran’ın Batı ülkeleriyle nükleer enerji gerginliği var.

Erdoğan yine öneriyor. "İran’la Batı arasında diyaloğu biz sağlarız."

Tipik bir olgu. İçerde ağırlaşan sorunlar karşısında, kendini dışa vurmak.
Yazarın Tüm Yazıları