Fiyatlar iniyor bize uğramıyor

Fotoğraf makinesi, televizyon, kamera, CD çalar fiyatı son dokuz yılda yüzde 31 geriliyor. Siz ayda kaç tane televizyon, fotoğraf makinesi, CD çalar alıyorsunuz?
Tansiyon aleti, gözlük çerçevesi, ilk yardım çantası fiyatı son dokuz yılda yüzde 6.6 geriliyor. Siz ayda kaç tane tansiyon aleti, gözlük çerçevesi alıyorsunuz?
Kaç tane alırsanız alın, ama bu alet ve edevat enflasyon sepetinde önemli ağırlıklara sahip. Hangi sepette? Aylık fiyat artışlarını belirleyen ürünlerin toplandığı sepette. Orada bir sepet var, sepetin içinde tükettiğimiz ürünler var, her ürünün sepet içinde belli bir yüzde ile ağırlığı var, o ağırlıkların ortalaması alınıyor ve aylık (yıllık) enflasyon hesaplanıyor.
Yılda bir bile almadığınız bir ürün, örneğin televizyon, fotoğraf makinesi, tansiyon aletine talep düşük olduğu için ama, onların ağırlıkları o sepette her gün tükettiğimiz ürünlerden daha fazla olduğu için, enflasyon düşük çıkıyor.
Sepete girecek ürünler her yıl değişiyor. Bu cin fikir sayesinde enflasyon iniyor da, iniyor.
ARABA, KİRA, ÜCRET
Siz ayda kaç araba alıyorsunuz? Arabanın o sepetteki ağırlığı yüzde 5.44.
Buna karşılık, her ay ödediğiniz kiranın ağırlığı arabadan düşük, yüzde 5.23. Kiralar artsa bile, o artış sepete yansıyor, ama arabadaki fiyat artışı ağırlığında yansımıyor.
Ya da ekmek, ekmeğin sepetteki ağırlığı yüzde 3.14, arabadan düşük. Oysa, her gün bir, hatta iki,üç ekmek alıyorsunuz.
Önceki gün son rakamlar açıklanıyor, yıllık enflasyon iniyor. Bu durumda iner. Paket tur ile evcil hayvanlara ilişkin ürün fiyatlarının yer aldığı sepette, enflasyonun inmesi normal.
İniyor da, sepetteki bu manzara karşısında, o muhteşem iniş bize pek uğramıyor. Çevrenize bakın,  hayat pahalılığından şikayet etmeyen yok.
Neden şikayet? Ücretler o sepetten çıkan enflasyon oranına göre belirleniyor. Gerçek enflasyon yüksek, ücret onun altında. Ücretler gerçek enflasyon kadar artmıyor. Bunun adı, gizli yoksulluk.
O sepet böyle ayarlandığı sürece, enflasyon inecek ama, bize uğramayacak.

Yargıç Akçay nereye atanacak

BALYOZ davasında sanıkların tahliye istemi mahkemece reddediliyor, ancak mahkeme başkanı Şeref Akçay hukuk fakültelerinde okunacak karşı oy yazısı yazarak, karara itiraz ediyor. Karşı oy yazısının bir yerinde Akçay:
“... Gerek Gölcük’te, gerek Eskişehir’de ele geçen delillerde siz 2003 yılından sonra sanıkların bu ihtilali yapma iradelerinin devam ettiğini (...) söyleyemezsiniz. O zaman sanıkların isteyerek veya başka nedenlerle bu düşünce ve eylemlerinden vazgeçtiğini söylemek gerek. (...) Bu suçtan cezalandırabilmeniz için somut deliller ortaya konulması gerekir”.
Mahkeme başkanı Akçay’a göre, kanıtlar yeterli değil, çok daha önemli, “sanıkların darbeye teşebbüs fiili olmamıştır”. Akçay bu nedenle sanıkların tahliyesini istiyor.
Benzer hukuki analizlerle karşı oy yazısı yazan yargıçlarla ilgili uygulamalar ortada. O görevden alınıyor, başka yere atanıyorlar. Bakalım Şeref Akçay nereye atanacak, malum siyaset yargıya hiç karışmıyor ama, iktidara ters gelen kararlardan sonra savcılar hakkında soruşturma açılıyor, yargıçlar yer değiştiriyor.
Yargıç Akçay geçmişte benzer bir karşı oy yazısı yazıyor, sonrasında, “bana artık selam vermeye korkuyorlar” diyor. Akçay artık çok oluyor.

Baykal’a hafif kalıyor

YILLARCA ana muhalefet lideri, CHP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Enerji Bakanı. Müthiş bir siyasal kariyer.
Siyasetin ve devletin yüksek basamaklarında yer almış olan Deniz Baykal’ın yeni görevi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeliği, Karma Parlamento Komisyonu üyesi olarak.
Arkasında onca siyasal kariyer bulunan Baykal’ın bu görevini doğal olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu imzalıyor, onay veriyor. Kılıçdaroğlu Baykal ile görüşüp, “bu görev sizin için uygun değil” diyebilir, o demese bile, Baykal’ın kendisi o üyelikten affını dileyebilirdi.
Siyasal deneyime ihtiyaç duyan yeni bir milletvekili için uygun olabilir, ama o kariyere sahip Baykal için bu görev hafif kalıyor.

Yorgo’nun aşağıdan alması normal

YUNANİSTAN’ın ekonomik krizi nedeniyle bazı ülkeler alacaklarını erteliyor. Atina’dan alacağını öteleyen ülkelerden biri de Türkiye. 300 milyon dolar öteleniyor.
Tam o sırada Kıbrıs Rum Kesimi Doğu Akdeniz’de petrol sondajına başlıyor, Atina bunu desteklerken, Türkiye aynı yerde sondaj için Piri Reis’i gönderiyor. Başbakan Yorgo Papandreu yelkenleri indiriyor, Başbakan Erdoğan’ı arayarak, “gerginliğe yol açılmaması” dileğinde bulunuyor.
Nasıl bulunmasın, sırtında 300 milyon dolarlık yük var.