SİLAH satın almak kolay. Silah taşımak kolay. Silah bulundurmak kolay. Silah sanki çocuk oyuncağı.
Hatta, bazı yasa ve yönetmelikler, silah taşıma ve kullanmayı teşvik ediyor.
Bırakın sosyal psikologları, artık siyasiler bile itiraf ediyor. Türkiye bir şiddet toplumu. Bunu görmek için alim olmaya gerek yok. Türkiye’nin dört bir yanında, arka sokaklarında değil, okullarında kan akıyor. Her gün bir başka kent, her gün bir başka okul. Sokaklar zaten bildiğiniz gibi.
VAKIFTAN UYARI
16 Şubat 2006’da Av ve Yaban Hayatı Koruma Vakfı, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’ya bir uyarı dilekçesi veriyor. Tam ibretlik.
Silah bulundurma ve satın almayla ilgili kuralları düzenleyen yasalar zaman zaman değişiyor. Vakıf:
"Hiç bir makul gerekçeye dayanmadan, silah taşıyacak kişi ve meslek grupları her değişiklikte genişletiliyor."
Yasalar toplumu sanki bilerek silahlandırıyor. Vakıf:
"Çeşitli nedenlerle zor alıma tabi olan silahların, bazı meslek mensuplarına (silahlı kuvvetler, emniyet mensupları, milletvekilleri, bürokratlar gibi), kolaylaştırıcı, hatta değerinin çok altında fiyatlarla satışına, daha sonra başkalarına devrine olanak veriyor."
Devlet eliyle silahlandırmanın bir başka yolu. Vakıf:
"Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, bakanlar Türk vatandaşlarına her türlü silahı hediye edebiliyor, bunlar daha sonra ruhsata bağlanıyor."
Vatandaşa armağan edecek başka bir şey kalmıyor, en üst yöneticilerin silah armağanı yasalarla perçinleniyor.
Üstüne üstlük, serde erkeklik var. At, avrat, pusat meselesi.
Sorunları sıralayan dilekçede, alınması gereken önlemler de yer alıyor.
YENİ HAZIRLIK
Av ve Yaban Hayatı Koruma Vakfı’nın uyarı dilekçesine iki yanıt geliyor.
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Alim Barut 15 Mart 2006’da vakfa yazdığı yazıda, "silahla ilgili yasalarda değişiklik yapılacağını" bildiriyor.
MGK Genel Sekreteri Yiğit Alpogan ise, yeni yasa çalışmalarının "MGK’ca izlendiğini" belirtiyor. Yani, sorun aynı zamanda MGK’da.
Samsun’da bir lise öğrencisinin işlediği cinayet sonrasında, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik açıklamasında, "Okullar, öğretmenler, veliler, medya kendini sorgulamalı" diyor.
Çelik, en önemli noktayı, devletin kendini sorgulaması gerektiğini atlıyor.
Merak ediyorum. İçişleri Bakanlığıyeni hazırladığı yasaya hangi kuralları getirecek, hangilerini çıkartacak?
Şiddetin devlet tarafından teşvik edildiği bir toplumda yaşıyoruz. Okullarda ve sokaklarda akan kana neden şaşıyoruz ki?
Üç saat rötar: Ekip yok
GEÇEN cumartesi Atatürk Hava Limanı.
Sabah saat 08.20 THY İstanbul-Van uçağı. Önce yarım saat rötar, sonra yarım saat daha, sonra yarım saat daha. Derken, THY rötarı tam üç saat.
Yolcuların sabrı taşıyor. Bağırıp çağıran, protesto eden. Polis geliyor ve yolcuları sakinleştirmeye çalışıyor.
Aynı gerekçeyi, uçakta hostesler de yolculara tekrarlıyor.
Fransa’da bir uçak, bir tren yarım saat gecikti mi, o kuruluş, yolculara tazminat ödüyor. Burada yolcular protestolarıyla, THY de çağdışı yönetimi ile başbaşa.