Dünyada 12 Ay yürüyüşçüsü var Alan Bean onlardan biri ve işte karşımda, telefonun öbür ucunda
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
‘Ayağımı Ay’a bastığım anda, büyük bir mutluluk hissettim. Çünkü, insanlık serüveninde insanların bin yıllık rüyalarından biri de, Ay’a gitmek, Ay’da olmak, Ay’a ayak basmaktı. Ben o anda bu şansı yakalayan ender birkaç kişiden biri olarak, muhteşem bir duygu yaşadım. Ay’da olma şansını yakalamak ve Dünya’yı Ay’dan seyretmek tarif edemeyeceğim bir duygu. Ama, aynı zamanda yine insanlık adına, büyük bir sorumluluk. Çünkü, orada yerine getirmemiz gereken görevler açısından, insanlık bize bir sorumluluk veriyor. Mutluluk ve sorumluluk at başı gidiyor. Bu fırsatı yakalamak çok önemli bir şeydi.’
Ay’a ayak basan oniki astronot var. Oniki ay yürüyüşçüsü (moonwalker)... Bunlardan biri de, Alan Bean. 1969 Kasım’ında Apollo 12 ile Ay’a giden üç astronottan biri...
Ay’a ilk ayak basan, aynı yılın temmuzunda havalanan Apollo 11’deki Neil Armstrong. Ardından gelen aynı ekipten Buzz Aldrin...
Apollo 12’deki Charles Conrad’dan sonra Bean de Ay’da yürüyen dördüncü insan.
Şimdi Bean, tam karşımda, telefonun öteki ucunda... Houston’daki evinden konuşuyorum.
Orada saat sabahın 9’u ve Ay’a ilk adımı attığı anda neler hissettiğini sorduğumda söylüyor bunları...
Bay Bean ile mi görüşüyorum?..
- Benim...
(Ben Hürriyet’ten, İstanbul’dan aradığımı söyleyince, ‘Ooo, çok uzaklardan arıyorsunuz’ diyor, ben derdimi anlatıyorum, onunla görüşmek isteğimi aktarıyorum. Görüşmeyi kabul ediyor.)
İsterseniz, size e-mail gönderip, yanıtlarınızı yine e-mail ile alabilirim.
- Gerek yok, telefonla şimdi yapalım.
(Güzel, görüşme başlıyor...)
*
Astronot olmadan önce göreviniz neydi?..
- Deniz Kuvvetleri’nde pilottum. Uzay araştırmaları için pilot olmak gerek. Siz nasıl gazete için, gazeteci arıyorsanız, NASA da, uzay için pilot arıyor.
Sizi nasıl seçtiler?..
- NASA pilot aradığına ilişkin bir açıklama yapmıştı. Ben de başvurdum. Başvuru sonrasında, bir seçilme süreci yaşandı. Teknik, bilgi, tecrübe, yetenek sınavları. Böylece beni astronot olarak seçtiler. Ama, Ay’a gitme konusu daha sonra belli oldu.
Nasıl bir süreçten geçtiniz?..
- İki yıl boyunca, günde oniki saat pratik yaptık, çeşitli dersler aldık. Bunun sonucunda, gidecek olanlar belirlendi.
En çok nerede zorlandınız?..
- En önemlisi, jeolog olmak, jeolojiden anlamaktır. Bir astronot, her şeyden önce, çok iyi bir jeolog olmak zorunda. Çünkü, Ay’da yapılacak deneyler, jeolojiyi bilmekten geçiyor. Biz bol bol jeoloji öğrendik. Bunu öğrenmek, çok zaman aldı. En zoru da, bana kalırsa, buydu.
Neden jeoloji?..
- Ay’da su yok, rüzgar yok, doğa Dünya’ya göre çok farklı bir yapıda. İnsan üzerindeki etkileri de farklı. Önce, bu farkı ortadan kaldırmak için, neler yapılması gerektiğini öğrettiler. Çünkü, Dünya ile gittiğimiz yer arasında gerçekten tahmin edilemeyecek farklılar var.
Ne gibi?..
- Bir kere taşı, tozu, toprağı, kaya parçaları dünyaya göre, çok farklı özellik gösteriyor. Zaten Ay’a indiğimde, bu farkı hemen gördüm. Üzerimiz kısa sürede tozla kaplandı. Temizlemek epey zaman aldı.
*
İndiniz, yürümeye başladınız...
- Ay’da tam yedi saat dolaştım. Orada yürürken, çekirge gibi, zürafa gibi hissediyor insan kendini. Bir adımda, sanki yedi-sekiz metre uçuyorsunuz, ama tabii uçmuyorsunuz.
Ne yaptınız yedi saat?..
- Bol bol araştırma. Çok örnek topladık Ay’dan. Taş ve kaya olarak. Ay’da Fırtınalar Okyanusu adı verilen bir yer var, oraya indik. Ayrıca, bir başka görevimiz daha vardı. Bizden önce, yaklaşık otuz ay önce, NASA oraya Surveyor III’ü göndermişti, bilgi toplaması için. Fotoğraf çekiyordu. Ondaki TV kamerasını söktüm, başka parçalarını da söktüm ve Dünya’ya getirdim.
Araştırmayı nasıl yaptınız?..
- Elimde bir çekiç vardı. Her yeri o çekiçle kazıyordum. Çekiç hálá bende saklıdır, önemli bir anı olarak.
Sizin getirdiğiniz örneklerle yapılan araştırmalardan ne sonuçlar çıktı?..
- Burada bildiğimizden, önceden edindiğimiz bilgilerden çok farklı sonuçlar... Ay’ın yaşı, oluşumu, önceki bilgilerimizden farklı çıktı.
Uzaya çıktınız, Ay’a doğru yol alıyorsunuz... Dünya nasıl görünüyor?..
- İçinde yaşadığımız gibi değil, sükunet içinde!.. Beyaz ve mavi renkte. Aynı zamanda portakal renkli çok yer var. Beyaz olan yerler, okyanuslar. Bir de çöller. Galiba Gobi Çölü idi, bembeyaz görünüyor.
Kıtalar fark ediliyor mu?..
- Hayır, hiçbir şeyi ayırt etmek mümkün değil. Ancak, Dünya’ya yaklaştıkça, ayırt etmek mümkün. Üç-dört bin kilometreden belki... (Gülerek) Türkiye’yi ve İstanbul’u o zaman gördüm!.. Ama, uzaklaştıkça, Türkiye mi, Avustralya mı, fark edilmiyor!..
*
Ay’a giden Apollo 12’de üç astronottunuz...
- Evet, Richard Gordon ve Charles Conrad (Pete) ile birlikte, üç kişiydik. Richard uzay gemisinde kaldı, Dünya’ya dönmek ve içerideki düzeni ayarlamakla görevli olan oydu. O inmedi. Benden önce Pete indi. Yani, Ay’a ayak basan üçüncü insan Pete, ben ondan sonra indim.
Aya indiğinizde kaç yaşındaydınız?..
- 37 yaşındaydım. 1932 Teksas doğumluyum. Bugün 73..
Döndükten sonra ne yaptınız?..
- Bir yolculuğum daha oldu uzaya. 1973’te uzayda kalma rekoru kırdık ilk kez, 59 saat kaldık, yine pek çok araştırma... Sonra yeni astronotlar yetiştirdim.
Şimdi?..
- Emekli olduktan sonra, gençlik hobime döndüm. Resim yapmaya başladım. İki tane sergi açtım hatta. Yaptığım resimler, gençliğimde Cezanne ve Degas’dan çok etkilenmiştim, o tür geleneksel resimlerdi. Şimdi uzay, uçuş, ay motifleri, ay seyahatine dair resimler yapıyorum. O resimlerle Ay’a seyahati anlatıyorum.