Paylaş
“Bana atfedilen haber ve yorumlar külliyen yalandır. Seçimin başından beri bana yönelik çeşitli laflar söylendi. Bu senaryolar şimdi başka biçimlerde devam ediyor. Benim ne yapmam lazım ki, bu işin içinde olmadığımı insanlara anlatabileyim? Senaryolar yazılıyor, bunların doğru olmadığı sonradan ortaya çıkıyor ama, pek çok kişi bundan zarar görüyor.”
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bu seçimler sırasında ve sonrasında, aktif siyasetin dışında olmasına rağmen, ilginç biçimde kulakları en çok çınlatılan konumda. Seçim sırasında CHP ile bağlantılı olarak, şimdi ise, çok başka rolde gösterilerek.
İki gün önce Zülfü Livaneli yazdığı yazıda, CHP listelerinden milletvekili seçilenlerden bazılarının Meclis oluştuktan sonra, CHP’den ayrılarak, başka bir gurup kuracaklarını öne sürüyor, bunu da Demirel’e bağlıyor.
HABERAL HARİÇ
Tartışma yaratan bu teze yandaş medya canı gönülden sarılıyor.
Hatta, halen Silivri’de tutuklu
Mehmet Haberal’ı acele yeni partinin lideri ilan ediyor. CHP’yi yıpratmak için iyi bir bahane.
Tez ortaya atıldıktan sonra hiç bir açıklama yapmayan Demirel’i dün arıyorum. Demirel hakkında çıkan söylentileri şiddetle reddediyor:
“Hiç bir şeye karışmadım, CHP’den aday olanların hiç biriyle alakam olmadı. Bazılarını tanımam kusurum mu?”
Demirel bir parantez açıyor:
“Mehmet Haberal hariç. Haberal zindanda. Bu bir insanlık meselesidir. Ona karşı bir kin var. Onu zindanda tutmak için her şey yapılıyor. Haberal kolunu kaptırmış. Şimdi Meclis’e gelebilmesi için yargı kararı lazım. Yalan yanlış yazılarla bunu engellemek istiyorlar. Vay sen misin parti kuracak olan diye. Bu senaryolar Haberal’a zarar verir”.
Yeniden CHP bağlantısına dönüyor:
“Kime, ne söylemişim, kim için adaylık sözü almışım, bunu tek kişi söyleyemez. Allah’tan korkmak lazım. Bu kadar
yalan olmaz.”
ÜZÜLÜYOR
Demirel daha sonra çerçeveyi genişletiyor:
“Meclis’te üç kişiyle, beş kişiyle dışardan gurup kurmak için uğraşacağıma, isteseydim, seçime kendim girerdim. Ben bu işi küçük oynamam, istersem büyük oynarım.”
Sesinin tonu biraz hafifliyor, daha sakin ses tonuyla devam ediyor:
“Elimde sanki sihirli değnek var. Olur olmaz pek çok şeyi bana atfetmeleri, aslında beni memnun ediyor.”
Cumhurbaşkanlığı dönemi bittikten sonra da, Demirel’i evinde her gün kim bilir, kaç kişi ziyaret ediyor. Çeşitli mesleklerden, değişik çevrelerden onlarca ziyaretçi.
Bu kadar çok ziyaretçi, tam elli yıldır siyasetin içinde olmak, yıllarca ülkeyi yönetmek, siyaseti yönlendirmiş olmak, akıllara farklı senaryolar getiriyor olabilir.
Ne var ki, Demirel bunları kesinlikle yalanlıyor, ispata davet ediyor ve bunların başkalarına zarar verebileceği kaygısıyla, üzülüyor.
Kendi köşesinde Türkiye’yi ve dünyayı izleyen Demirel, okların neden hedefinde, anlamak zor.
167 kişiden birinin çıtı çıkıyor mu
GEÇEN dönem Meclis’te bulunan 187 AKP’li milletvekili bu kez listelerde yer almıyor. 187 milletvekilinin 20’si kendi isteğiyle aday olmuyor.
Geriye kalan 167 milletvekilini Genel Başkan Tayyip Erdoğan bu kez aday göstermiyor. 167 önemli bir sayı, AKP’nin geçen dönem Meclis’teki sandalye sayısının yarısı.
167 milletvekili aday gösterilmiyor, ama 167 kişiden bir tekinin bile çıtı çıkmıyor.
Milletvekili olmadıkları için, partileri onlara başka olanaklar hazırlamış olabilir. Şu ya da bu biçimde gönülleri alınmış olabilir. Kendilerine neden aday yapılmadıkları makul biçimde anlatılmış olabilir. Artık ne ise, ama 167 kişiden bir tekinin bile itirazını duyan var mı?
Parti disiplini, partili olmak, partisine sahip çıkmak, genel başkanın ya da genel merkezin kararına saygı göstermek bu olsa gerek. Yoksa, bağırıp çağırmak, kazan kaldırmak, tutarsız bir alay sözü söyleyip, geçmişe dönük gerçekleri çarpıtmak çok kolay. Aynaya bakmaya zahmet etmeden.
Çankaya’ya kadar uçmak
BU arkadaşımız bir tarihte akıllara durgunluk verecek kadar hızlı, halkın en çok kendisini Cumhurbaşkanı olarak görmek istediğine inanıyor.
Daha sonra biraz daha mütevazı konuma çekiliyor. Bu sefer, CHP Genel Başkanlığını hiç kimsenin onun elinden kurtaramayacağına inanıyor. Bir ara CHP’de milletvekili, sonrasında önemli görevlerde bulunuyor, seçimde milletvekili adayı yapılmadığı için, bugünlerde TV’lerde taş üstünde taş bırakmıyor.
Partili olmak mı, aday olmak mı? Elbette aday olmak. O zaman uç uçabildiğin kadar, ta Çankaya’ya kadar.
Paylaş