Darbeyle gelen düğün bayram

DEMOKRATİK kültüre katkı mı? Sivilleşmeye adım mı? Yoksa, kör uçuş mu?

Haberin Devamı

Nereye gidiyoruz, soruları yanı sıra, bütün bu yaşadıklarımızın, kime, ne yararı var? Toplumda kutuplaşmayı mı artırıyor, yoksa çalkalanma sonunda sakin limana demir atmayı mı kolaylaştıracak?

Halk hemen her gün yaşanan “son dakika” gerilimlerini nasıl algılıyor? Bir gün başsavcının diğer başsavcıyı tutuklaması, ertesi gün dev dalgalar halinde gelen ürpertici göz altına almalar. Grevler, eylemler, sokaklara dökülmeler, siyasal kapışmalar, itişmeler, işsizlik ve ötesi.

Temel soru, baş döndüren bu gelişmeleri, ama asıl askerlerin tutuklanmasını halk nasıl değerlendiriyor?

Şubat başında, bu son dalgadan önce, Estima Araştırma Şirketi çeşitli illerde bir anket düzenliyor. Soru, darbe tartışmaları kime yarıyor, gibi çok spesifik, nokta atışlı bir soru.

İKTİDARA YARIYOR


Estima’nın anketinden çıkan sonuca göre, darbe tartışmaları;

-  Yüzde 28.7 hiç kimseye yaramıyor.

-  Yüzde 21.9 hükümete yarıyor.

-  Yüzde 20.5 yabancı ülkelere yarıyor.

-  Yüzde 16.6 fikri yok.

-  Yüzde 8.2 muhalefete yarıyor.

Halkın üçte birine yakın bölümü, bu tartışmaların kimseye yaramadığını düşünüyor. Ne demek bu? Türkiye’nin gündemi bu değil, demek. Hele de, aynı oran fikri olmayanlarla toplandığında, Türkiye’nin yarısına yakın bölümü, bu tartışmalara sırtını dönüyor. Seyirci kalıyor.

Bununla birlikte, darbe tartışmalarından en kazançlı çıkan, iktidar partisi. Halkın yüzde 21.9’u bunu demokratikleşme olarak algılıyor ve destekliyor. İktidarın Ergenekon ve devamına neden bu kadar sahip çıktığı böylece netleşiyor.

Muhalefet ise, bu tartışmalardan küçük bir pay alıyor.

KAYGI VEREN ORAN


Darbe tartışmalarına şu açıdan bakan çok kişi yok belki. Ama, ilginç biçimde, halkın yüzde 20.5’i tartışmaların yabancı ülkelere yaradığı düşüncesinde.

Ordu yıpratılıyor, kaygısı.

İktidar partisinde bu duygu o kadar ağırlık taşımayabilir, ancak halkın buna karşı duyarlığı, beklenenin üstünde. Oran güvenlik boyutu açısından yüksek.

Anket, iktidarın stratejisini yansıtıyor. Ne kadar çok darbe tartışması ya da iddiası, o kadar çok ekmek. Bunların üzerine gitmek, demokratikleşmeye bir adım daha atmanın ötesine sarkıyor. İktidar bu iddialar üzerinden, kaybettiği oyları topluyor.

Elle gelen düğün bayram, misali, burada iktidar açısından, darbeyle gelen düğün bayram vaziyeti.

Buna rağmen, iktidarın kullandığı üslubun sivilleşmeye götüreceğini söylemek saflık. Sivilleşme yerine, toplumda kutuplaşma artıyor.

Kaldı ki, sivilleşmenin tek kodu darbe tartışmaları değil.

Haberin Devamı

Emekli generale diplomatik uyarı

Haberin Devamı

80’lerin ortaları, 12 Eylül’den dört-beş yıl sonra. İsviçre’nin başkenti Bern. Oradaki büyükelçi emekli bir orgeneral. 12 Eylül’ün, Milli Güvenlik Konseyi’nin kudretli genel sekreteri Haydar Saltık.

Büyükelçilikte bir kokteyl var. Kokteyle, Türkiye’den dönemin Başbakanı Özal ile birlikte giden bizlerin yanı sıra, Bern’deki başka ülkelerin temsilcileri de davetli.

Sohbetler sırasında bir ara siyasi bir konu açılıyor. Emekli orgeneral, büyükelçi Haydar Saltık görüşünü tam açıklayacak, bir yabancı büyükelçi onun kolunu tutuyor:

“Sayın general, gerçi siz şu anda büyükelçisiniz, ama emekli bir askersiniz, onun için görüşünüzü kendinize saklayın, daha iyi olur.”

Diplomatik nezaket kuralını aşan bu uyarı karşısında Saltık sessiz kalıyor.

Çoğumuza göre, amacını aşsa da, bu örnek Batının asker-siyaset ilişkisine bakışını yansıtıyor. Madem asker, emekli bile olsa, büyükelçi bile olsa, sözleri farklı yorumlanabilir kaygısı.

Benzer kaygı siyasetçiler için de geçerli. Ağızlarından çıkan sözleri iyi tartmak konusunda, aralarında ders almaya muhtaç epey aday var. Ama bakanmış, ama başbakan yardımcısıymış, hiç fark etmiyor.

Haberin Devamı

Bir Adalet Bakanı’na bu yakışır

ÖNCEKİ gün yaşanan fırtınada en aklı başında sözlerden biri Brüksel’de bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den geliyor.

Brüksel’de yabancıların tamamı Türkiye’de emekli generaller ile bazı muvazzaf subayların kitle halinde gözaltına alınmaları karşısında, Sadullah Ergin’e arka arkaya sorular yöneltiyor. Ergin’in yanıtı, kendisine puan kazandıracak türde:

“Ergenekon olayı şu anda yargıdadır. Yargı henüz karar vermemiştir. Yargı bir karar verinceye kadar, Ergenekon’a terör örgütü denilmesi doğru değildir.”
Adalet Bakanı’nın bu sözleri, iktidar kanadından bugüne kadar, bu bağlamda söylenen en tarafsız, en adil sözler. Umarım, bu sözler en başta kraldan fazla kralcı olan, iktidar yardakçılarına küpe olur. Onlar, daha herhangi bir olayın kıvılcımını gördükleri anda, şaşmaz doğrularıyla yaylım ateşine başlıyor. Yargısız infaz acele hükme bağlanıyor, her şey bir anda olup bitiyor, sen sağ, ben selamet.

Bir Adalet Bakanı’na böyle sözler yakışıyor. Hempaları yerlerinde eşine dursun.

Yazarın Tüm Yazıları