BELEDİYELERE doğalgazı ucuza veriyor. Belediyelere açıktan kaynak yaratıyor.
Elektrik idarelerine doğalgazı ucuza veriyor. Elektrik idarelerine açıktan kaynak yaratıyor.
Botaş, belediyelere ve elektrik idarelerine doğalgazı maliyetin altında satarak, bizim sırtımızdan onları finanse ediyor. Hepimize kazık atıyor.
Botaş zarar ediyor. Dışardan ithal ettiği fiyat ile içerde sattığı fiyat arasında ciddi fark var. Ortalama 282 dolardan alıyor, 255 dolardan satıyor.
2006 içinde ayda 20-25 milyon dolar arasında zarar ediyor. Bu yılın sonunda, 2006 zararı 270 milyon dolarolarak hesaplanıyor.
Bu rakamlar üç aşağı, beş yukarı değişebilir. Ancak, değişmeyen bir gerçek var, Botaş zarar ediyor ve bu zarar bizim sırtımıza biniyor.
AL YA DA ÖDE
Türkiye doğalgazı dört ülkeden satın alıyor. Rusya, Cezayir, Nijerya ve İran.
Yapılan anlaşmalara göre, al ya da öde ilkesi geçerli. Yani, her yıl mutlaka belli bir miktar satın almak zorunda. Almadığı zaman, yine almadığı doğalgazın fiyatını ödemek zorunda. Uluslararası doğalgaz piyasası böyle işliyor, insafsızca.
Türkiye şu anda otuz milyar metreküp doğalgaz kullanıyor. Dört ülkeden satın alınan miktar bu kadar. Toplam anlaşması ise, 38 milyar metreküpe kadar çıkıyor.
Olayın bu tarafı normal.
BİR YILDIR BEKLİYOR
Normal olmayan yeri başka.
AB mantığına uygun, liberal ve rekabetçi bir doğalgaz piyasası için, Botaş’ta özelleştirme amacıyla, düğmeye basılıyor. Bunun için bir yasa çıkartılıyor.
Yasaya göre, Botaş 2009 yılına kadar özelleştirmesini tamamlamak zorunda. Burada özelleştirme doğalgaz anlaşmalarının devri ile gerçekleşiyor.
Yani, Botaş bu firmalara ithal ettiği miktarı devrediyor, her türlü sorumluluk o firmaya ait oluyor ve içerde fiyatı o firma belirliyor.
Anlaşmaların devri için, Botaş ihaleye çıkıyor.
32 firma arasından dört firma ihaleyi, yani anlaşma devri yetkisini kazanıyor. Tam bir yıl önce, 30 Kasım 2005’te.
Ne var ki, aradan geçen bir yıla rağmen, ihaleyi kazanmış firmalara herhangi bir devir filan yok.
Neden? Çünkü, Botaş bir KİT olarak, el altında, iktidarın hizmetinde.
Örneğin, herhangi bir özel firma, belediyelere ya da elektrik idarelerine zararına doğalgaz satar mı? Mümkün değil. Kendi çıkardığı yasaya rağmen, devlet tekelinden vazgeçmek istemiyor. Bilerek zarar ediyor.
ZAMMA RAĞMEN ZARAR
İşin tuhaf yönü, Botaş doğalgaz fiyatlarına yılbaşından bu yana dört kez zam yapıyor. Üç gün önceki son zamla birlikte, toplam zam oranı yüzde 24.2’ye ulaşıyor.
Bu zamma rağmen, hala zararda.
Çünkü, çeşitli kuruluşlardan, belediyeler ve elektrik idarelerinden Ağustos 2006 itibariyle, sekiz milyar YTL (sekiz katrilyon lira) alacağı var.
Alacağı var, ama almıyor. 70’lerin sonunda ekonomiyi çökerten KİT mantığı, günümüzdeki Botaş için hálá geçerli.
Sekiz katrilyon lira, işte hepimize kazık olarak dönen para. Belediyelere ve elektrik idarelerine açıktan kaynak sağlayan para.
Botaş başkalarına öyle kaynak sağlıyor ki, birkaç ay önce, hükümeti uyarıyor, "Rusya ve İran’dan alacağım gazı ödeyecek param kalmadı" diyor.
Yani, iflas durumu. Yani, KİT’lerin geçmişteki top atma durumu.
Buna rağmen, yasaya hálá uyulmuyor, özelleştirme bekliyor ve bekliyor.
En kötüsü Kleberson
BEŞİKTAŞ’ın Bükreş Dinamo ile UEFA maçı.
Beşiktaş sezonun belki de, en iyi oyununu oynuyor. Yine de, kaybediyor. Bu kayıpla UEFA’ya veda kapısına iyice yaklaşıyor. Bundan sonrası artık mucize.
Beşiktaş her maçta taraftarlarına saç, baş yolduruyor. Top kayıpları, yerini bulmayan paslar, isabetsiz şutlar, kaçırdığı fırsatlar, hani bir halk deyimi var ya, Boğaz’a köprü olur.
Beşiktaş kötü. Oyuncuların çoğu beceriksiz.
Ama, biri var ki, beceriksizlikte hepsine taş çıkartıyor. Kleberson. Adamın verdiği on pastan dokuzunda isabet yok. Attığı on şuttan dokuzunda isabet yok. Sürekli top kaybediyor.
Bu adama birkaç milyon Euro ödeniyor.
Türkiye liglerinde Kleberson’a tur bindiren dünya kadar Türk futbolcu var. Çok ucuza top koşturan.
Bırakın ilk on birde oynamayı, Kleberson Beşiktaş’ın kapısından bile geçmeyi hak etmiyor.
Bunu görmek için teknik futbol bilgisine gerek yok.