Paylaş
Dava garip. Darbe teşebbüsü genellikle iktidarı devirmek amacıyla yapılır. Bu davada tam tersine, iktidar sahipleri darbe girişimiyle suçlanıyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan hükümet üyeleri ve diğerleri darbe teşebbüsüyle yargılanıyor.
Karşınızda, Demokrat Partililerin yargılandığı 1961 Yassıada Mahkemesi.
Eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk geçenlerde bana bir kitap ve bir mektup gönderiyor. “Yassıada Duruşmaları Anayasa Davası Toplu Savunması” başlığını taşıyan 240 sayfalık kitap, tarihe müthiş bir hukuk belgesi.
Cindoruk da Yassıada’da sanıkları savunan avukatlardan biri.
İNANILMAZ BENZERLİK
Cindoruk mektubunda özetle şöyle yazıyor:
“Belgesel kitap elli iki yıl önce İhtilal Mahkemesine verilmiş ortak bir savunma. Güncelliğini koruyor. Konusu, günümüz Silivri ve Sincan davalarının benzeri. Bir hükümet hikâyesi. Bu savunma, bir iktidarın ihtilal girişimi iddiasına karşı, sanık avukatlarının toplu itirazı. Günümüzde ise, asker ve sivil devlet örgütlerinin meşru iktidara karşı darbe iddiası ve davaları sürüyor. Her iki davada da, sanıklar arasında Genelkurmay başkanları var. İnanılmaz benzerlik”.
SAVUNMA NAFİLE
Kitabın önsözünde dikkatimi çeken bir konu var. Aynen şöyle yazıyor:
“Sözlü savunmaların çok azı tutanaklara geçmiştir. Genellikle, ‘yazılı savunmasını verdi, savunma dosyaya kondu’ veya ‘yazılı savunmasını okudu’ denilmiş, savunmanın içeriği tutanaklarda yer almamıştır. Başyargıç savunmaları kısa kesmek istemiş, ‘burada boş laf dinlemeye vaktimiz yok’ diyerek, sanıkları susturmuştur”.
Savunmasına izin verilmeyenlerden Maliye Bakanı Hasan Polatkan daha sonra idam ediliyor.
Önsözde Prof. Emine Gürsoy Naskali şu gözlemi paylaşıyor:
“Ne gerçekler, ne de savunmanın niteliği Yassıada Darbe Mahkemesinin sonucunu değiştirmeyecekti, çünkü kararlar dava başlamadan verilmişti, günü gelince ilan edilecekti”.
Ben hukukçu değilim ama hukuka ve insan haklarına saygılı her insan, aradan kaç yıl geçerse geçsin, bu gibi hukuk facialarına isyan ediyor.
O kararları veren savcı ve yargıçlar, o gün için çok gözde. Bugün onlardan geriye tarihsel ve hukuksal sorumluluk kalıyor.
T.C.’yi en çok onlar savundu
YASSIADA duruşmaları sırasında Demokrat Partili (DP) tüm milletvekilleri sanık sandalyesinde. Onlar arasında Diyarbakır ve Hakkâri’den seçilen Kürt milletvekilleri de var.
Nasıl bir tesadüfse oradan gelen iki milletvekili duruşmada savunma yapabiliyor. O savunmalar tutanaklara geçmese bile, bugün Yassıada duruşmalarına katılan avukatların anımsadığı bir gerçek var.
DP milletvekilleri devlete karşı darbe teşebbüsü iddiasıyla yargılanıyor. Diyarbakır ve Hakkâri’den gelen milletvekilleri savunmalarında en çok ‘Cumhuriyet’i’ vurguluyor, en çok ‘Cumhuriyet’i’ savunuyor, Türkiye Cumhuriyeti’ne toz kondurmuyor. Tüm duruşmalar boyunca, Cumhuriyet’i en iyi savunanlar arasında o iki Kürt milletvekili de var. Cumhuriyet’i savunurken, demokrasiyi arıyorlar.
1961’den günümüze istediğiniz yorumu yapabilirsiniz, T.C. ve Kürt sorunu ve ötesi ile her türlü yoruma açık bir durum.
Paylaş