KAPALI toplantı. İki hafta kadar önce İstanbul. Türk ve Fransız işadamlarının akşam yemeği. Kürsüde Başbakan Erdoğan Türkiye’nin hedeflerini dile getirdikten sonra:
‘Tam oligarşik bürokratik bir yapı var. Meclis’te bunca çoğunluğumuza rağmen, bu yapıyı aşmakta çok zorlanıyoruz.’
Erdoğan, benzer yakınmalarını sürdürüyor ve asıl vurgulamak istediğine geliyor:
‘İşte, ben engelleri aşmak için, Başkanlık sistemi istiyorum!..’
Sistem olarak. Ama, Başkanlığı asıl kendisi için!.. Yurtiçinde ve dışında birkaç aydır gözle görünür biçimde gündeme taşınan konu.
İKİ ÖRNEK
Çoğunluğuna rağmen, Türkiye’yi istediği gibi yönetmekte zorluklar!.. AKP’yi ve Erdoğan’ı en çok meşgul eden konuların başında geliyor. Ve de Çankaya ile sorunlar!.. Bunun verdiği rahatsızlık!..
Sık sık verilen iki örnek var. Biri, kaymakam kararnamesi. Tam beş kez Çankaya’ya gönderiliyor, Sezer üzerinde değişiklikler yaptıktan sonra, altıncısında imzalıyor. Erdoğan ve AKP buna fena halde içerliyor.
İkincisi, orman arazilerinin satış yasası, hani şu ünlü ‘2 B’. O yasa TBMM’de kabul ediliyor, ama Sezer’in vetosuna takılıyor. Erdoğan çevresine bu vetoyu, ‘O kadar rica ettim, oradan sağlayacağımız 25 milyar doları anlattım, yine de vetoyla karşılaştık’ yakınmalarıyla anlatıyor.
Bu ve benzeri örnekler, Türkiye’yi kendi bildiği gibi yönetmek hırsı, Erdoğan’ı Başkanlık sistemine daha sıkı bağlıyor.
ÇİÇEK DİKKAT ÇEKİYOR
Son zamanlarda, seçim yasasındaki yüzde 10’luk barajın indirilmesine dönük sorulara Adalet Bakanı Cemil Çiçek hep aynı yanıtı veriyor:
‘Temsilde adalet mi, yönetimde istikrar mı?.. İstikrar daha önemli olduğu için, barajı indirmek, gündemimizde yok. Ancak, istikrar açısından Başkanlık sistemini düşünmek gerekir.’
Başkanlık sistemi bizim gibi ülkelerde ne kadar geçerli olabilir?.. Kaldı ki, Anayasa değişikliği gerektiği gibi, parlamenter demokrasiden Başkanlığa geçmek, sadece TBMM’deki çoğunluğun iradesiyle değil, toplumun genel uzlaşmasıyla mümkün.
ÖZAL VE DEMİREL
Erdoğan Başkanlık sistemini neden istiyor?..
2007’de Sezer’in süresi doluyor. Erdoğan, Çankaya’ya çıkmak istiyor. Ama, iki talihsiz örnek var. Özal Çankaya’ya çıkıyor, ANAP sizlere ömür!.. Demirel Çankaya’ya çıkıyor, DYP sizlere ömür!.. Asıl önemlisi, Çankaya’dan istendiği gibi yönetilmiyor.
Oysa, Erdoğan Çankaya’ya çıkarsa, hem kendisi yönetsin, hem AKP iktidarı sürsün!.. Bunun en geçerli yolu, Başkanlık!.. Gel keyfim gel!.. Ama, o kadar kolay değil!..
AB BİR ARAÇ MI?..
Dış basın da, bunun farkında:
‘Erdoğan’ın en büyük hayali, ABD’deki gibi, Başkanlık sistemi. AB yolu, onun bu hayali için, tam istediği bir araç.’ (Der Spiegel, sayı 51,s.113).
Yine aynı dergiye göre, ‘Erdoğan Türkiye’de Müslüman bir burjuvazi yaratmak istiyor.’
Başkanlığa giden yolda, kendisine destek olmak üzere!.. Zor dostum zor!..
İstanbul başkent olur mu?..
ELİN oğlu, Türkiye’ye Başkanlığı getiriyor ve ekliyor:
‘NATO Zirvesi sırasında İstanbul’da Bush belki de, Erdoğan’ın kulağına Başkanlığı fısıldamıştır bile. Hatta, İstanbul’un başkent yapılarak, şu güzel Dolmabahçe Sarayı’nın da Başkanlık Konutu olmasını önermiştir. Erdoğan buna gülmüş olmalı.’ (Der Spiegel, sayı 51, s.115).
Atı alan Üsküdar’ı Bush’la mı geçmeye çalışıyor?..
Şam’da türban
BAŞBAKAN Erdoğan Şam’da resmi ziyarette. Yanında eşi ve kızı türbanlı.
Suriye de, bizimgibi Müslüman bir ülke. Başkan Beşar’ın eşi modern ve başı açık!..
Ürdün de, bizim gibi Müslüman bir ülke. Bir süre önce Ankara’ya gelen Ürdün Kralı Abdullah’ın eşi yine modern ve başı açık!..