HEPSİ sosyal demokrat, biri hariç. Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) çıkardığı kitaba hepsi birer makale yazıyor. Avrupa’nın önde gelen sosyal demokratları.
Almanca kitabın adı 21. Yüzyılda Sosyal Demokrat Dış Politika
Segolene Royal (Fransa Cumhurbaşkanı adayı), Tony Blair (İngiliz eski Başbakanı), Alfred Gusenbauer (Avusturya Başbakanı) Rasmussen (Danimarka Başbakanı), Jose Zapatero (İspanya Başbakanı), Walter Steinmeier (Almanya Dışişleri Bakanı), Martin Schulz (Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Gurup Başkan vekili), Günter Verheugen (AB Komisyon Başkan Yardımcısı), Erhard Eppler (Almanya Ekonomi Bakanı), Sigmar Gabriel (Almanya Çevre Bakanı), Anke Fuchs (Almanya Gençlik ve Aile Bakanı).
Bu ve adını sayamadığım politikacılar dışında, kitapta bilim adamları, gazeteciler, din adamları, uluslararası kuruluşlar ve sendika başkanlarının yazıları var. Toplam 47 yazı. Hepsi Avrupa’nın tanınmış sosyal demokratları. Kitabı derleyen SPD’nin Başkanı Kurt Beck.
KİM SOSYAL DEMOKRAT
Kitap insan hakları, globalleşme, çevre, güvenlik, kalkınma, AB ve sosyal demokrat partilerin ilişkileri üzerine, yaşadığımız yüzyılda sosyal demokrat politikaların ne olması gerektiğini inceliyor. 500 sayfa.
Bu kitapta sosyal demokrat olarak Türkiye’den kimin yazısı var? Deniz Baykal’ın, Zeki Sezer’in, sosyal demokrat olarak bilinenherhangi bir bilim adamı ya da sendikacının, kimin?
Tahmini çok güç.
Kitapta Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir yazısı var.
Sosyal demokrat olmayan, muhafazakar bir parti lideri olarak Erdoğan’ın yazısı.Yazı Türkiye’nin AB üyeliği üzerine, Bir Barış Projesi olarak AB’nin Genişlemesi başlığını taşıyor.
AB ÜYELİĞİNİ SAVUNUYOR
Yazı İngilizce yazılıyor, sonra Almancaya çevriliyor. Batı felsefesi ve Batı kültürüne dayalı yazıda, Erdoğan Türkiye’nin AB üyeliğini savunuyor.
AB’yi farklı felsefe ve kültürlerin merkezi olarak tanımlıyor, çatışma yerine barışın, temel hak ve özgürlüklerin garantisi olarak görüyor. İkiyüz yıldır süren Batılaşma çabalarına dikkat çekerek, Türkiye’nin tarihsel olarak değişime hep açık olduğunu vurguluyor. Ekliyor:
"Türkiye’nin AB üyeliği, Avrupa’nın çok kültürlülüğü kabul ettiğinin dünyaya mesajı olacaktır. Türkiye’yi Müslüman olduğu için dışarda bırakmak isteyenlere karşı, farklılığı gerginlik kaynağı olarak görenlere, tam bir yanıt olacaktır."
Erdoğan yazısının sonunda, Türkiye’nin uluslararası alanda oynadığı rolü belirtiyor. Lübnan ile İsrail-Filistin barış girişimlerini örnek veriyor.
CHP DIŞLANIYOR
Önemli olan, Erdoğan’ın yazısının içeriğinin çok ötesinde, sosyal demokratların dış politika görüşünün derlendiği bir kitapta, Erdoğan’a yer verilmesi.
Kitabı derleyen SPD yöneticilerine soruyorum, "Neden Erdoğan, neden bir sosyal demokrat lider değil de, Erdoğan" diye. Aldığım yanıt Avrupa’da önemli çoğunluğun ortak görüşü: "Türkiye’de CHP’yi artık sosyal demokrat kabul etmiyoruz."
Ya Erdoğan’ı? Kendisini ve partisini muhafazakar-liberal tanımlayan Erdoğan’ı? "İzlediği dış politika sosyal demokrat anlayışa uygun, bu kitap zaten dış politika kitabı."
Görüyor musunuz başımıza geleni? Elin oğlu Erdoğan’ı sosyal demokrat kabul ediyor. Deniz Baykal’ın yüzüne bile bakmıyor, onu fena halde dışarda bırakıyor.
Sosyal demokratların zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri kalmıyor.