HAPİSHANEYE arkadaşının götürdüğü baklavayı ve yine arkadaşının gönderdiği iki yüz lirayı sorguluyor eşi:
"Bu parayı, baklavayı kim gönderdi, neden gönderdi, nasıl gönderdi, ama niye gönderdi, kim onlar? Bir örgüt mü? Hangi örgüt?"
Hapiste yatan ünlü şair Hasan Hüseyin Korkmazgil. Yıl 1966. Korkmazgil yazdığı bir şiir kitabından dolayı Ankara’da cezaevinde tutuklu. Şiirden, bir şiirden dolayı tutuklu.
Dünkü Hürriyet’te gördüğüm bir haber beni hem dehşete düşürüyor, hem de benim 70’li, 80’li yıllarımın Ankara’sına götürüyor. Haberde manken ve milli voleybolcu Eylem Şenkal , gerçekte Hasan Hüseyin’in kızı ve gerçek adının Zeynep olduğunu, ama gördükleri baskıdan dolayı, 23 yıldır farklı bir kimlikle dolaştığını anlatıyor.
Müthiş bir dram. Amin Maalouf’un deyimiyle, "ölümcül kimlikler" üzerine ürperten örneklerden biri.
SIKINTILI YILLAR
Solun önde gelen şairlerinden olduğu için, Hasan Hüseyin Korkmazgil bunun faturasını ödemiş olanlardan biri.
O yılların Ankara’sında, gerek günlük yaşamda, gerekse hapis hayatında birlikte olan devrimci, saygın ve kültürlü bir gurup var. Aziz Nesin, Tahsin Saraç, Halit Çelenk, Niyazi Ağırnaslı, Fikret Otyam, Muzaffer Buyrukçu o ekipten bazıları. Tahsin Saraç Fransızca sözlük yazıyor, Aziz Nesin Saraç’a takılıyor, "bir Kürt Fransızca sözlük yazdı" diyerek.
Onlar ve başkaları bazı akşamlar evlerde toplanıyor, saz şairi Feyzullah Çınar türkü söylüyor, Korkmazgil şiir okuyor. Masum, coşkulu, ütopik sol geceler.
Bir diğer arkadaşı, birlikte hapis yattığı, saygın isim Muzaffer İlhan Erdost. Erdost Ülke Dergisini çıkartırken, Korkmazgil orada.
Bir ara, o sırada henüz sağa kaymamış olan Prof. Aydın Yalçın’ın çıkardığı Forum Dergisinde, bir ara Salim Şengil’in çıkardığı Dost Dergisinde çalışıyor. Bir dönemin solcu yazarları, şairleri ciddi geçim derdi içinde. Aynı zamanda polis baskısı altında. Sırf düşüncelerinden dolayı, işkence ve hapis yılları. Hapishaneye gönderilen baklavaya bile, kuşkuyla bakmak, o baskıcı yılların, insan ruhunda yarattığı güvensizlik.
Korkmazgil’in evi o sıralarda yakılıyor. Korkmazgil de ailenin ismini değiştiriyor. Farklı bir kimliğe bürünerek, kendini unutturma isteği.
KAÇMAK VE SALDIRMAK
Hapiste Muzaffer İlhan Erdost’la aynı koğuşta. TİP’in bir ara başkanlığını yürüten Mehmet Ali Aslan, şu anda yurt dışında yaşayan Kemal Burkay yandaki koğuşta.
Hapisten sonra, şu anda Isparta dolayında oturan eşi, Korkmazgil’e ve o döneme ait anılarını yazıyor. O iki kitabın yayın oldukça eski. Halen de, Antalya’da iki yılda bir, Hasan Hüseyin adına konulan ödül için tören düzenliyor.
Hasan Hüseyin’in ailevi dramı, kimlikten kaçış, gerçekte Türk aydınının dramı. Türk siyasal yaşamının baskıcı niteliği sonucu, toplumsal bir dram. Eylem Şenkal’ın 23 yıl boyunca gerçek kimliğinden kaçması, onun sadece babasından dolayı, kendisine bindirilen kimlikten kurtulma çabası değil. Baskılardan bunalan bir küçük kızın insani tepkisi. Kimliğe saldırı iki türlü tepki veriyor. Ya kaçmak ya karşıdakine saldırmak. Zeynep kaçmayı seçiyor. Ama, hayatı değişiyor.
Bir başka ünlü solcu lider biliyorum. Onun da kızı, adını değiştiriyor ve o da modellik yapıyor. Nedeni, yine siyasal.
Çok değişik yönleriyle kimlik çağımızın en önemli kavramlarından biri. Kimlik, toplu halde hedef alındığında, çatışmalara, hatta savaşlara yol açıyor. Bireysel hedeflerin etkileri ise, yıllar boyu silinmiyor.
Baskı sonucu, doğal kimliğini değiştirip, yabancı kimlikle yaşamak. Anne karnında oluşan kimlikten kopmak. Yaşamın baştan sona değişmesi. Dram bu değilse, ne. Sadece Zeynep’in değil, hepimizin dramı.