Anında aday sorularına indi

Muhteşem Yüzyıl ile ilgili sorular artık uzman giriş sınavlarında soruluyor. İletişimle bağlantılı bazı kamu kurumlarına uzman yardımcısı alınırken.

Haberin Devamı

Adayların verdiği yanıtlar çoğunlukla birbirine benziyor:

“Bu dizide tarih çarpıtılmıştır. Toplum, hassas olduğu ahlaklı yayınlar istemektedir”.

Yanıtlar tornadan çıkmış gibi. “Ahlaklı” olmasını istiyor derken,  Muhteşem Yüzyıl’ın ahlak dışı olduğu söyleniyor. Tarihle bağlantısı olmadığı ayrıca vurgulanıyor.

Bu görüşü savunan uzman yardımcısı adaylar bu diziyi ne ölçüde izlemiş? “Fırsat buldukça izlemiş”. Türkçesi, her hafta dizinin karşısına geçip, dikkatini kaçırmadan izlemiş değil.

Bu yanıtlar iki şeyi ifade ediyor. Bir, iktidarın propagandası hedefini buluyor, iki, bazı kamu kurumları bu soruları yönelterek, iktidarın dümen suyunda olduğunu acele tescil ediyor. Ne olur, ne olmaz.

BORU VE KİLİT

Uzman adaylarına bu sorular sorulurken, bir AKP milletvekili dizilerle ilgili yasa önerisi hazırlıyor ve şöyle diyor:
“Bundan sonra Türk toplumunun aile yapısına uygun, gençlerimizi, çocuklarımızı rencide etmeyecek, onları zıvanadan çıkarmayacak diziler yapılacak”.
Yok ya, ciddi mi?
Zıvananın iki anlamı var. İlki, iki ucu açık boru. İkincisi, kilit dilinin yerleşmesi için açılan delik. Dizilerin ucu açık boru gibi olacak, ama başıboş değil, ayrıca deliğe oturacak. Böylece zıvanadan çıkmayacağız, dindar ve muhafazakar gençlik yetiştirmiş olacağız.

GERİYE KALAN

Haberin Devamı

Bizim izleyeceğimiz dizinin nasıl olacağına kim karar veriyor? AKP iktidarı.

İçki ruhsatı iptalleriydi, imamların okullarda ahlak derslerine girmesiydi, ucube heykellerdi, her yere camilerdi, kadınların ve erkeklerin ayrı yerlerde denize girmesiydi, yanaktan öpmek yerine kafa tokuşturmasıydı, kısaca sanattan günlük hayatın değişik alışkanlıklarına kadar, toplumun muhafazakar yöne kaymasını körüklemekti, özel hayatımız dahil, her şeye AKP iktidarı karar veriyor. 

Demokrasiden geriye kalan ne? Sandığa gidip oy kullanmak. Giderek sadece o kalacak. O da, kim bilir, nasıl ve hangi koşullar altında olacak.

Doğru, bu koşullarda insan gerçekten zıvanadan çıkar. Muhteşem Yüzyıl karşıtı mantık ahtapot gibi, her yanımızı sarmaya aday.

Yüzde 80: ‘Kalksın’

Haberin Devamı

BDP’nin dili son iki yıldır halktaki milliyetçi duyguyu körüklüyor. Kandil ve İmralı’ya dönük yüzleri, bu merkezlere sürekli göndermeler Kürt Sorununa paralel olarak Türk Sorununu da ön plana çıkartıyor.

Bunun sonucunda, resmi kaynaklarda bulunan bazı verilere göre, halkın yüzde 80’i BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasından yana.

BDP’lilerin söylem ve tavırları ile örtüşen başka bir olay var. İktidar her fırsatta BDP ile PKK’yı eş tutuyor, eleştiri dozunu giderek artırıyor. Sonuçta,
BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili kamu oyu oluşuyor. Bunda AKP’nin olduğu kadar, BDP’nin de payı var. Tam Tayyip Erdoğan’ın ulaşmak istediği bir hedef.

Buna rağmen, ben BDP’lilerle ilgili böyle bir girişimin sonuna kadar yanlış olduğunu düşünüyorum. Hatta, ürküyorum.

Yüzde 80 böyle düşünüyor olabilir, ama bu o düşüncenin doğru olduğu anlamına gelmiyor.

Haberin Devamı

Yılmaz Güney Ertuğrul Günay

Yıl 1974, benim gazeteciliğimin birinci yılı henüz dolmamış. Hapiste olan Yılmaz Güney özgürlüğüne kavuşuyor, Cumhuriyet Gazetesi yazı işleri beni Yılmaz Güney ile röportaja gönderiyor.

Evde oğlu Yılmaz Güney bebek ve kucakta, annesi Fatoş Güney. İkisinde de, sıcak karşılama eksik değil. Sade, mütevazı, dingin ve kendisiyle sonuna kadar barışık bir insan var karşımda. Kimyamız birbirini acele tutuyor.

Hapishane hayatı, sanatçılığı, projeleri üzerinden Yılmaz Güney anlatıyor, Türk Sinemasına damgasını zaten vurmuş, yine de orada kalmayacak, çok belli. Sonrasında yaşadıkları ayrı bir roman.

Bugünlerde Fatoş Güney’in Yılmaz Güney Vakfı’na dönük isyanını okuyunca, Yılmaz Güney’le yaptığımız söyleşi aklıma geliyor. Vefasızlık sonucunda vakıf kapanıyor. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı göreve çağırıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları