DEVLETİN koruması altındaki çocukla konuşmak yetiyor.
Belki fiziki zarar yok, ama ruhsal zarar kesin. Bunu belirlemek için, doktor olmaya ihtiyaç yok. Ama, doktor öyle düşünmüyor.
Hüseyin Üzmez adındaki kişi, Vakit yazarı, dinci kesimin efelerinden, kendi ifadesiyle, gazeteci vuran adam, 14 yaşında bir kız çocuğuna tacizden yargılanıyor. Bir süredir hapiste.
Bir anda ne oluyorsa oluyor, Adli Tıp’tan gelen bir rapor, kız çocuğunun beden ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki bulunmadığını belirtiyor. Ve hazret, bu rapor sonrasında tahliye ediliyor.
Tahliye, kamu vicdanında derin yara açıyor. Yara yaygınlaşıyor. Aileden ve çocuktan sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu rapora itiraz edeceklerini açıklıyor.
ÇUBUKÇU’NUN İTİRAZI
Kendisiyle dün sohbet ederken, Nimet Çubukçu:
"Türkiye’de çocuk hakları artık korunuyor. Çocuk hakları ve korumasıyla ilgili yasalar var artık. Onlar şikayetçi olmasalar bile, biz tarafız ve şikayetçiyiz. Bu gibi durumlarda çocuk ortada kalıyor."
Çubukçu’nun verdiği bir bilgi var:
"Bizim kurumun psikologları o çocuk üzerinde çalışıyor. Çocuk üzerinde ruhsal bir zarar var. Çalışmadan sonuç alınca, muhtemelen yarın (bugün) adli tıp raporuna itiraz edeceğiz ve yeni bir bilirkişi isteyeceğiz."
İtirazın hukuki tercümesi var. Yeni yasalar, bedenen zarar dışında, asıl ruhsal zarara karşı ciddi cezalar öngörüyor. Yargılaması süren Üzmez’in ceza alması hayli mümkün.
Kız çocuk koruma altında. Nerede korunduğu açıklanmıyor. Koruma mantığı gereği.
GERİ DÖNEN RAPORLAR
Gerçekte, adli tıp raporlarına çok sayıda itiraz var. Çocuğu mağdur durumda bırakan raporların haddi hesabı yok.
Adli Tıp Kurumu fena çuvallıyor. Ve artık buna dur demek gerekiyor. Adli Tıp Kurumu artık eski. Artık ve ne yazık ki, güvenirliğini hızla kaybediyor. Bunun sonucu olarak:
Adli Tıp tarafından yazılan raporların çoğu mahkeme ya da bakanlıktan geri dönüyor. En çok ruhsal nitelikte olanlar.
Üzmez’in tahliyesine yol açan adli tıp raporu, Adli Tıp Kurumu içinde de, rahatsızlık yaratıyor. Dün görüştüğüm bir uzman:
"Bu raporlar bu kadar çabuk yazılmaz. Kaldı ki, bu tahliye bile, çocuk üzerinde travmatik bir etki yaratmış olabilir."
Adli Tıp, hekimlik üzerinden adaletin yerine gelmesine yardımcı olması gereken bir kurum. Bunca güvenilmezlik varken, şimdi hangi adalet?
ERDOĞAN BİLİYOR
Üzmez raporuna itiraz edileceğini Tayyip Erdoğan biliyor. Rapor devletin tepesinde de, rahatsızlık yaratıyor.
O rahatsızlığın dumanı tüterken, Üzmez’in TV’de yaptığı açıklamalar, tuz biber ekiyor. Bir yandan, "ben gazeteci vuran adamım", bir yandan "Allahın kitabı, Resulüllahın sünneti" gibi sözlerle, dine sığınma çabaları bunların takkesini bir kez daha düşürüyor.
Ve şimdi bu adam yazı yazmaya devam edecek. Helal olsun.
Bu haberlerin ötesi
DEVLET Bakanı Nimet Çubukçu bu haberlere itiraz ediyor:
"Bu haberler çocuk lehine bile verilirken, zararlı oluyor. İki biçimde.
Önce, haberlerin kendisi sadece mağdur olan çocuk üzerinde değil, diğer çocuklar üzerinde de olumsuz etki yaratıyor. O çocuk görüntüleri yanlış. O çocukların ifadelerinin yazılması da, yanlış.
İkincisi, bu gibi haberler, sapıkları harekete geçiriyor ve başka çocuklar üzerinde tehlikeye yol açıyor."
İlk anda, akla gelmeyen tehlikeler. Demek ki, dikkat etmek gerek.