Yalçın Doğan

İmza kabul edildi ama acele etmeyin

31 Ekim 2009
ADLİ Tıp karar veriyor:<br><br>“Bu belgedeki imza kabul edilebilir.”

Adli Tıp, Genelkurmay’da darbe planları ile ilgili belgedeki imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu kabul edilebilir kararına varıyor.


Durun, sakın acele etmeyin. Biraz nefes alın ve teknik açıklamalara hazır olun.


Adli Tıp Kurumu yetkililerine, siyasetle yakından uzaktan ilgisi bulunmayan uzmanlarına işin tekniğini soruyorum. Konu teknik, konuşmayı soru-yanıt biçiminde aktarmak en doğrusu.

İMZA YAŞI ZOR

- İmzanın yaşını, yani ne zaman atıldığını nasıl anlıyorsunuz?

- İmzada kullanılan mürekkebin üretiliş yılından.

Yazının Devamını Oku

AKP’nin eli 2010’da cebimizde

30 Ekim 2009
SİGARAYA zam var. Yasak olan sigaraya zam var. Tıpkı petrol ürünleri ve doğalgaza zam öngörüldüğü gibi.

İmza yaş, imza kuru, açılım, kapanım, Ermenistan, Suriye derken, Meclis’te sessiz sedasız bir görüşme maratonu başlıyor. Hepimizin kaderini belirleyen 2010 bütçe maratonu.

Gelecek yılın bütçesinden gelen haberler bizim için pek parlak değil. AKP’nin hazırladığı 2010 bütçesinin eli yine hepimizin cebinde.

Gelecek yıl 13.1 milyar liralık (eski parayla 13.1 katrilyon) gelir artışı öngörüyor. Özellikle ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) üzerinden.

ÖTV nasıl artacak? Ya tüketim mallarına zam ya da vergi oranında artışla. Sanıyorum, gelir artışını AKP zamla sağlamayı düşünüyor.

Bu yıl ÖTV gelirleri 41.5 milyar lira. Gelecek yıl öngörülen gelir 54.6 milyar lira.

TOPLAM ARTIŞ YÜZDE 16.7

Genel olarak vergi gelirlerinde toplam artış yüzde 16.7.

2009 kriz yılı. 2010 krizin o kadar derin olmasa bile, yine de izlerinin sürdüğü bir yıl. Krizden çıkan bir ekonomide bu kadar yüksek vergi geliri artışı sağlamak güç görünüyor.

Yazının Devamını Oku

Dört Genelkurmay başkanı

29 Ekim 2009
ASKERİ darbeler ayrı. Orada iki Genelkurmay Başkanı işin içinde. 12 Mart’ta Orgeneral Memduh Tağmaç (1969-1972), 12 Eylül’de Orgeneral Kenan Evren (1978-1983).

Tağmaç ve Evren dışında, ilgi çeken dört Genelkurmay Başkanı var. Darbe ile uzak yakın ilişkisi olmayan dört başkan.

Demokrat Partinin iktidara geldiği 1950 seçimleri sırasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman (1949-1950). 14 Mayıs 1950’de DP seçimi kazanınca, pek çok kitapta yer aldığı gibi, Gürman Cumhurbaşkanı İsmet Paşa’ya gidiyor ve “ordu emrinizdedir” diyor. Seçim akşamı ilginç bir söz.  
 

DP bunu affetmiyor, seçimden bir ay sonra Gürman’ı emekliye sevkediyor. 

UNUTULMAZ ÖRNEKLER 

27 Mayıs’ta Orgeneral Rüştü Erdelhun (1958-1960) Genelkurmay Başkanı.          

Yazının Devamını Oku

PKK’nın şehit ailelerini ziyareti

28 Ekim 2009
TÜH, nasıl da kaçan bir fırsatmış meğerse.

Dağdan inen PKK’lıları taşıyan otobüste bulunan biriyle konuşuyorum. Bazılarının aklından müthiş bir düşünce geçiyor, ancak sonra vazgeçiyorlar. Cesaret edemiyorlar. Otobüstekilerden biri:

“Biz o gün, dağdan inenler ve Mahmur Kampından gelenlerle birlikte Şehit Aileleri Derneğini ziyaret etmeyi düşündük. Ama baktık, herkes haklı olarak, çok hassas. İstenmeyen olaylar yaşanabilir, iş daha karmaşık hale gelebilirdi. Düşündük ve vazgeçtik.”


Böyle bir düşünce, 25 yıllık iç savaş sonunda, dramın son aşaması. 25 yıllık iç savaş sonucunda, yol biraz açıldı mı,  nelerin yaşanabileceğini anlatan inanılmaz bir rüya. Elle tutsam, gözle görsem, inanamam, sahneleri.


25 yıllık iç savaştan herkes dersini alıyor. Dağdan inenler artar, DTP daha dikkatli davranır, o saçma gösteriler geride kalırsa, barışa uzanmak daha kolay olacak.

KÜRT DİASPORASI


Yazının Devamını Oku

Yüz yıllık gelenek yıkılıyor

27 Ekim 2009
BURASI Türkiye. Burada her an, her şey mümkün. Onun için dikkatli olmak gerek.

“Belgenin orijinali savcının elinde”, diye haberler yayınlanıyorsa bile, yoğurdu yine de üfleyerek yemek gerek.

Belge, hani şu Genelkurmay’da hazırlandığı öne sürülen “AKP ve Gülen’i  Bitirme Planı” başlığı ile kamu oyuna mal olan belge. Uzun başlıklara gerek yok, kısaca darbe hazırlığı demek yetiyor.

Geçen Haziran buna ilişkin tartışmalarla geçiyor. Var mı, yok mu? O tarihte noktayı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ koyuyor:

“Böyle bir plan yoktur, bu bir kağıt parçasıdır”.

Ortalığı birbirine katan tartışmalar kesiliyor, herkes öyle bir haber yokmuş gibi davranıyor.

Ne var ki, o fasıl şimdi dramatik biçimde yeniden açılıyor. Belgenin orijinalini Genelkurmay’da görevli bir subay savcılığa gönderiyor.

BAŞBUĞ’A SORULAR

Yoğurdu üfleyerek yemek gerek ya, eğer belge gerçekten orijinal ise, yani doğru ise, sonuçlarına adı geçen herkesin katlanması gerek.

Yazının Devamını Oku

‘Ne istiyorsanız yaparım’

24 Ekim 2009
"ÖCALAN kendisini dünyada olup bitenlerin merkezinde görüyordu.

TV’de bir bakan varsa, hangi ülkeden olduğu fark etmez, ABD, Almanya, Öcalan konuşan kişinin kendisinden etkilenmiş olduğunu söylerdi. O her şeyin kendisi tarafından ya da kendisi sayesinde yapıldığını varsayıyordu. Yalnızca Kürtler için değil, bütün dünya için devrim yapıyormuş gibi”. (Aliza Marcus, Kan ve İnanç, s.356).

Hiç normal bir ruh halini yansıtmıyor bu satırlar.

Diyelim ki, bir terör eyleminde başarısızlık var,  eyleme katılan PKK’lılara Öcalan’ın fırçası değişmiyor:

“Sen PKK’yı gerektiği gibi kavramış değilsin, partiyle henüz bütünleşmiş değilsin”.

Bu sözler, ona gerektiği kadar saygı göstermiyorsun, demek.

PKK kampında infazlar, işkenceler, aşağılamalar birbirini izliyor. Herkes herkesten kuşkulanıyor.

Öcalan’ın zulmü Avrupa’ya kadar uzanıyor, oradaki PKK’lılar, saygıda kusur işledikleri anda öldürülüyor ya da üzerlerine kilit vuruluyor.

PKK kendi içinde çok huzursuz, Öcalan’a diş bileyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Yazının Devamını Oku

‘Gelenler arasında Müfit var mı?’

23 Ekim 2009
DAĞDAN inenler, Diyarbakır’a girmeden önce dağdaki kıyafetlerini çıkartıyor. Meydandaki kürsüde onlar normal kıyafetleri içinde.

Davullu, zurnalı karşılama törenlerinde Türkiye’nin bütününde yaratılan rahatsızlığın farkına nihayet onlar da varıyor. Kıyafet değişikliği, “haklısınız”  mesajı.


Kılı kırk yararak konuşan İçişleri Bakanı Beşir Atalay bile, önceki akşam TV’de karşılama törenlerini eleştiriyor:

“Sabrı zorlayan görüntüler. Süreci sabote ediyorlar. Uyarıyorum.”


Boğaz dokuz boğumdur, kuralından şaşmayan Atalay böyle dediğine göre, rahatsızlığa en üst düzeyde tanıklık etmiş olmalı. Örneğin, MGK’da mı acaba? 

DUYGU YÜKLÜ

Buna karşılık, Başbakan Yardımcısı

Yazının Devamını Oku

Kahramanlar geçiyor

22 Ekim 2009
Güvercin kanadından Ahmet Türk ve arkadaşları arabalarına binip, konvoydan ayrılıyor.

Şahin kanadından Emine Ayna ve arkadaşları PKK’lılarla birlikte aynı otobüste, yollarına konvoyla devam ediyor. Dağdan inen PKK’lılar ile Mahmur Kampından gelenleri davul, zurna, oyun havaları eşliğinde karşılama törenleri zafer manzaralarına dönüşüyor. Bu manzaralar iki sonuç yaratıyor:

1- DTP’yi bölüyor. Zaten bölünmüş olan DTP, karşılamanın şirazesinden çıkmasıyla kabak gibi çatlıyor. DTP’nin güvercin kanadı taşkınlığı
onaylamıyor. Ama, zafer naralarının da önüne geçemiyor.

2- Çok daha önemli, Türkiye genelinde bölünmüşlük duygusunun ağır basmasına yol açıyor.
Bu insanların dağdan inmesi, kamptan dönmesi PKK’ya affın ilk adımı, bu bir PKK affı. Barıştan yana olan herkesin bunu içine
sindirmesi gerek.

Yazının Devamını Oku