Yalçın Doğan

‘Hayır’ demek eşittir kritik viraj

4 Aralık 2009
TAYYİP Erdoğan’ın vereceği cevap hazır.

ABD Başkanı Obama, Türkiye’den Afganistan’a savaşacak asker gönderilmesi için bastırdığında, öğrendiğim kadarıyla, Erdoğan şu tezleri öne sürecek:

1-     Afganistan’da beş komuta kontrol bölgesi var. Kâbil bu bölgelerden biri. O bölgeyi eskiden Fransa ve İtalya ile birlikte Türkiye de kontrol ederken, şu anda oradaki komuta sadece Türkiye’de.

Tayyip Erdoğan, “Kâbil’de komutayı biz bir yıl daha götürürüz” diyebilir.

2-     Afgan ordusunun eğitime ve donatıma ihtiyacı var. Erdoğan, “Biz buna katkı yapabiliriz” diyebilir.

3-     Afganistan polisinin eğitilmesi gerek. Erdoğan, bunu da üstlenebilir.

4-     Ekonomik ve sosyal yardımda bulunacağımızı dile getirebilir.

5-     “Ben de terörle mücadele ediyorum, benim de askere ihtiyacım var” diyebilir.

Belki altı, yedi, sekizinci gerekçeleri de olabilir. Asker gitmeyecek. Bunu Obama’ya söyleyecek.

Yazının Devamını Oku

Apo havasız kaldı, PKK havalandı

3 Aralık 2009
“NEFES alamıyorum. Havasızlıktan durumum yarı baygın, yarı ölü gibidir. Buna ne kadar dayanırım, bilmem. Burada her an ölebilirim. Ölümüm sonrasında kanlı süreçler olur.”

Ömür boyu hapse mahkum PKK ele başısı Apo, İmralı’da yeni hücresinden şikayet ediyor:

“Eskiden 12 metrekarelik bir yerdeydim, şimdi 6 metrekarelik yere getirdiler. Pencerem eskiden alçaktı, şimdi tavana yakın, bu yüzden havasız kalıyorum. Havasızlıktan beyin hücrelerim ölüyor gibi. Kafeste gibiyim. Burada daha da ağırlaşan koşullar var. Sorumlu Türkiye değil, sorumlu olan AİHM ve Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesidir.”

Apo’nun şikayetleri bu türde uzayıp gidiyor. Şikayetlerini avukatlarına bir yazı ile bildiriyor. O yazı bazı sitelerde yayınlanıyor.

Sonuç gecikmiyor. İstanbul, Adana, Mersin, Kars, Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Urfa ile çevresindeki il ve ilçelere yayılan PKK gösterileri altı gündür almış başını gidiyor. Polise ve karakollara saldırılar, araba yakmalar, cam çerçeve indirmeler birbirini izliyor.

İKİ NEDEN VAR

Kürt açılımı derken, PKK açılımını yaşıyoruz. PKK’nın yeniden terör eylemlerine dönmesinde iki neden var.

İlki, PKK’nın kuruluş yıldönümünü kutlamak. İkincisi, Apo’nun şikayet ettiği koşulları protesto etmek. O koşulların değişmesini istemek. Yine de, eylemlerin asıl nedeni Apo’nun durumu. Yoksa, kuruluş yıldönümü şerefine eylemler bir günlük iş.

Bu arada traji komik çelişkiler dizisi yaşanıyor. Örneğin:

Yazının Devamını Oku

İran önerseydi çoktan alınırdı

2 Aralık 2009
DEVREYE iki Boşnak bakan giriyor. Nafile. Devreye Sırbistan’ın ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı giriyor. Nafile. Devreye Sırp Cumhurbaşkanı giriyor. Yine nafile.

Sırbistan’ın bakanları, başbakan yardımcısı ve hatta cumhurbaşkanı Türkiye’yi ikna edemiyor. Türkiye “ı-ıhh” diyor da, başka bir şey demiyor.

Kamyon fabrikası. Mercedes kökenli. Sırbistan’ın Priboj kasabasında. Bu kasaba Türklerin Sırbistan’da yoğun olduğu Sancak Bölgesinde.

Askeri kamyonlardan tutun da, değişik türlerine kadar, çeşitli kamyon üreten bir fabrika.

Bu fabrika satılık. Sırplar fabrikayı özelleştirmek istiyor.

Yazının Devamını Oku

Telefonlarımızı ayrıca Rumlar dinliyor

1 Aralık 2009
MEHMET Ali Talat’ın günlük İngilizce’si idare ediyor. Ahım şahım değil ama, İngilizce konuşurken hiç bir zorluk çekmiyor. KKTC Cumhurbaşkanı buna karşılık, Rum lideri Hristofyas ile yürüttüğü tüm resmi görüşmelerde İngilizce konuşuyor. Günlük dilde muhteşem değil ama, teknik müzakerede tam tersi, İngilizce’ye çok hakim. Hristofyas da öyle. Yanlarında yine de çevirmen var, ama ikisi de, İngilizce’de çok az teknik yardım alıyor.

Talat zor olanı yapıyor. Yabancı dilde günlük konuşma dilini kullanmak daha kolay. Asıl güçlük teknik deyimlerle dolu resmi müzakereleri götürmek. Kaldı ki, bu görüşmeler hassas. Talat yine de, İngilizce’den vazgeçmiyor.

YORGO HAZIR


Buna karşılık, Rumların da vazgeçemedikleri alışkanlıkları var. Ayıp ve kötü bir alışkanlık.

Telefon dinlemek.

Aralık başı Brüksel yine AB, yine Türkiye, yine tamam mı, devam mı nakaratı, buna bağlı olarak yine Kıbrıs.

Gerçi, Yunanistan’ın yeni Başbakanı Yorgo Papandreu KTC’ye ve Ankara’ya güvence veriyor: “Kıbrıs’ta elimden geleni yaparım.”

Yunan Başbakanı böyle derken, Kıbrıs Rumları ellerinden geleni ardına bırakmıyor. Başka ülkelerin dahi itirazlarına rağmen, KKTC telefonlarını dinliyor.
Telefon dinleme deyince, biraz geriye gitmek gerekiyor. Bu konuda Rumlar sabıkalı. Bize dönük, tarihte iki büyük örneği var.

LOZAN VE CENEVRE


İlki, Lozan’da. 1922, 23’te.
Lozan görüşmeleri sırasında telefon yok ama, şifreli telgraflar var. İsmet Paşa ile Mustafa Kemal arasındaki şifreli yazışmalarda, Rumlar şifreyi kırıyor ve telefon dinleme gibi, telgrafları okuyor.

Rumların ikinci büyük sabıkası 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında Cenevre görüşmeleri sırasında. Başbakan Bülent Ecevit ile Dışişleri Bakanı Turan Güneş arasındaki telefon görüşmelerini dinliyor. Ankara bunu bildiği için, Ecevit ile Güneş aralarında şifre kullanıyor. Barış görüşmelerinin tıkandığı bir anda Turan Güneş, Cenevre’den Ecevit’e:

“Ayşe tatile çıksın.”

Ayşe, Turan Güneş’in kızı. Rumlar şaşırıyor, “Bu Türkler galiba aklını kaçırmış, şimdi bunun sırası mı” diyerek.

Oysa bu cümle, “görüşmeler tıkandı, ikinci askeri harekat başlasın” anlamına geliyor.

Rumların dinlemesine karşı, bu şifreyi ikisi dışında kimse bilmiyor.

SAVAŞ VE CASUSLUK


Şimdi Kıbrıs’ta benzer bir durum var.

Rumlar KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın tüm konuşmalarını dinliyor. Talat bunu bildiği gibi, İngilizler ve Birleşmiş Milletler yetkilileri de biliyor.

O nedenle, Talat’la görüşmek isteyen yabancılar telefon kullanmıyor, doğrudan kendisine geliyor. Rumları mahkum eden bir tavır. Bununla birlikte, sanıyorum
Talat’ın şifresi bilinmeyen, dolayısıyla dinlenmesi mümkün olmayan bir telefonu hâlâ olabilir.

Devletlerin birbirini dinlemesinin iki hali var. Savaş ve casusluk. Her ikisi için de, pek çok örnek var. Casusluk deyince, akla Soğuk Savaş yılları geliyor. Aynı zamanda pek çok filmin konusu.

Rumların şu anda yaptığı casusluk. Aslında çok gereksiz. Rumların bu haltı yediğini herkes bildiğine göre, onlara düşen artık bu oyundan vazgeçmek.

Bizde olduğu gibi, huylu huyundan vazgeçer mi?
Yazının Devamını Oku

İzmir’e git kapının önüne yat

28 Kasım 2009
YABANCI bir gazoz, Türkiye’ye ilk kez giriyor. Tutar mı, tutmaz mı, lezzet testi gerek. Deneme yeri olarak İzmir seçiliyor.

Yeni bir bira, Türkiye’de var ama, plastik kasası değişecek. Tutar mı, tutmaz mı, testi gerek. Deneme yeri olarak İzmir seçiliyor.

Yıllardır piyasada bulunan bir makarna. Piyasaya yeni çorba ve puding sürecek. Tutar mı, tutmaz mı, testi gerek. Deneme yeri olarak İzmir seçiliyor.

Tanınmış bir yağ markası, piyasaya deterjan sürecek Tutar mı, tutmaz mı, test etmek gerek. Deneme yeri olarak İzmir seçiliyor.

Bugün değil, bu aktardıklarım 1970’lerin ortasından günümüze kadar yaşanmış deneyler. O gazozu da, birayı da, makarnayı da, yağ ve deterjanı da biliyorsunuz. Hepsi ünlü markalar.

İlginç olan, birbirinden tümüyle ayrı firmaların deneme yeri için İzmir’i seçmiş olmaları. Ve hala seçiyorlar.

İLK FARK EDEN

Piyasa araştırmaları yapan Bülent Tanla, deneme yeri olarak İzmir’in seçilme nedenini şöyle açıklıyor:

“İzmir Batıya açık, yenilikleri ilk fark eden ve o doğrultuda tepki veren kent. İzmir’de verilen tepki, Türkiye genelinde geçerli hale geliyor. Örneğin, bir ürün orada tutuyorsa, Türkiye’de de tutuyor. Tutmuyorsa, o üründen hemen vazgeçiliyor”.

Yazının Devamını Oku

60 baraj yurtdışına gitti

27 Kasım 2009
BUGÜN bayram, bugün aramızdan bazıları yurt dışına gidiyor ya da dünden gidenler var.

 Onlar dün ve bugün gidiyor, bayram münasebetiyle. Oysa, son altı yıl içinde, bayram değil, seyran değil, 60 tane Atatürk Barajı çoktan yurtdışına gidiyor. 2003-2009 arasında, AKP iktidarında giden gidene.

CHP milletvekili İlhan Kesici zaman zaman TV’lerde ekonomik analizler yapıyor. Kesici DPT eski müsteşarlarından. Ekonomiyi içerden ve dışardan iyi izleyenlerden biri.

Birkaç gün önce Kesici ART’de Ümit Zileli’nin konuğu. Yine herkesin anlayacağı bir dille, çarpıcı tespitlerde bulunuyor.

225 MİLYAR FAİZ

İktidarı döneminde AKP, Türkiye’yi rekor düzeyde borçlandırıyor. Rekor düzeyde dış borçlanma, beraberinde rekor düzeyde faiz ödemesi getiriyor.

Kesici’nin tespiti şu:

“2003-2009 arasında Türkiye 225 milyar dolar faiz ödüyor. 225 milyar dolar eşittir 60 tane Atatürk Barajı değeri.”

Siz böyle bir başka ülke biliyor musunuz? Altı yılda 60 baraj tutarındaki değeri faiz olarak ödeyen başka bir ülke var mı?

Yazının Devamını Oku

Memurla kavga etmek

26 Kasım 2009
25 lira. Beş kuruş ne eksik, ne fazla. Sadece 25 lira.

Dün eylem yapan memura AKP Hükümeti 2010 yılının ilk altı ayı için yüzde 2.5 zam yapıyor. Eline ayda bin lira geçen memur önümüzdeki yıl Hazirana kadar 1025 lira alacak. Haziran sonrasında yeniden yüzde 2.5 zam var.
Ne alabilir bu zamla? İstanbul’da yaşıyorsa, yüzde 33’lik metrobüs zammı aldı, götürdü bile. Başka
yerde yaşıyorsa, bir kaç tost, bir kaç ayran.
Grev ve toplu sözleşme hakkı için ayaklanan memurların, son maaş tablosu ve zamlarına bakınca, eylemlerinde ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor. Pek çok vatandaş dün, işi aksadığı için memurlara kızıyor. Bazı yerlerde kavga, dövüş.
Oysa, kavga çıkartanlar kendilerini bir an için memurların yerine koysa, kavga ettiklerinden dolayı, yüzleri kızarabilir.
TABLO ÇOK AYIP
Şimdi maaş tablosuna bakalım.

Yazının Devamını Oku

280 PKK’lının sırrı

25 Kasım 2009
TERÖR örgütü denilince, akla ister istemez PKK geliyor. MGK’dan terörle mücadele devam edecek, cümlesi içeren bildiri yayınlanınca, akla ister istemez PKK geliyor.

Oysa, Türkiye’de 38 terör örgütü var.

Kimi aşırı sol, kimi aşırı dinci, kimi bilmem neci. İç bağlantılar, dış bağlantılar. Çok farklı amaçlar peşinde koşan 38 terör örgütü üyelerinin bir bölümü hapiste. Diğer bölümü biliniyor. Bir bölümü ise, etkisini yitirmiş durumda.

Hepsinin üstünde PKK. Kürt açılımıyla birlikte, PKK terör eylemine şimdilik ara veriyor. Herkes beklemeye geçiyor.

YİNE ASKIDA

Önceki akşam Skytürk’te Aykırı Sorular programı.


Enver Aysever’in yönettiği programa AKP milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı,

Yazının Devamını Oku