Yalçın Doğan

Kelepçe, elleri değil dişleri kenetliyor

26 Aralık 2009
SABAHIN 5’i ve sonra kelepçe. Ve sonra bir kelepçe daha, bir daha, seksen kelepçeli insan.

Sabahın 5’i. Yine bir operasyon. Kürtler gözaltına alınıyor, PKK’nın şehir örgütlenmesine yardım iddiasıyla.

24 saat sonra, sabahın 9’u. Diyarbakır Adliyesi önü. Gözaltına alınanlar elleri kelepçeli.

Neden sabahın 5’i? Emniyette boşu boşuna geçen 24 saat.

Sonra o kelepçeler neden? Adamlar kaçacak mı? Bir yere bomba mı atacak? Birilerini mi bıçaklayacak? Silah mı çekecek?

O kelepçeler, bu manzarayı izleyen ılımlı bir Kürdü bile tepkili hale getiriyor. Bir Kürt daha, onların deyimiyle, TC’den, yani Türkiye’den uzaklaşıyor. Kelepçeli sahneyi izleyen, sokakta hiç bir eyleme karışmamış bir Kürt daha, yumruklarını sıkıyor, dişlerini kenetliyor.

Kelepçe, “ben devletim, ben adamı ezerim” gösterisi.

Kelepçe, “ben devletim, ben adamı hizaya getiririm” baskısı.BİZİM TEZİMİZ DEĞİL

Onların vekilleri daha sonra kürsüye çıkıyor. Mahmur Kampını ziyaret eden, kapatılan DTP milletvekillerinden biri Türkçe ve Kürtçe konuşmasında:

Yazının Devamını Oku

İşte size devlet adamı fotoğrafı

25 Aralık 2009
İSMET Paşa İstanbul Küçükyalı Belediye Başkanı (CHP) Senih Tongsir’i makamında ziyaret ediyor. Eylül 1968.

Senih Tongsir gazeteci arkadaşımız Oğuz Tongsir’in babası. Senih Bey ile geçen yıl, bir grup arkadaşla birlikte kafa çekiyoruz. 90 yaşına rağmen belleği son derece dinç, aklı saat gibi. Bilgi bol, espri su gibi. Keyifli sohbetin tadı, hepimizin damağında kalıyor.

Senih Bey İngilizce, Fransızca biliyor. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nün ilk mezunlarından. Emekli olmadan önce, Marmara Üniversitesi ile İstanbul’da Fransız ve İngiliz okullarında tarih dersi veriyor. Devrim Tarihi hocası.

Senih Bey geçenlerde aramızdan ayrılıyor. Geride pek çok anı, pek çok fotoğraf bırakıyor. Bunlardan biri de, gördüğünüz fotoğraf, İsmet Paşa ile birlikte.

Bir ara politikaya giriyor. İstanbul’da Küçükyalı Belediye Başkanı seçiliyor. İsmet İnönü onu o sırada Belediye Başkanlığı binasında ziyaret ediyor.

Fotoğrafa dikkatle bakın, koskoca İsmet Paşa nasıl oturuyor, dikkatle bakın.

İsmet İnönü ya da İsmet Paşa. Arkasında Kurtuluş Savaşı var. Garp Cephesi Komutanlığı var. Birinci, İkinci İnönü savaşları var. Mudanya Mütarekesi, Lozan Antlaşması var. Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı var.

Arkasında Cumhuriyet Tarihi’nin ilk yarım yüzyılı var. O tarihi yapan adam. Mustafa Kemal’den sonra, Şevket Süreyya’nın deyimiyle, o İkinci Adam.

Bir ilçenin belediye başkanı karşısında oturuşundaki tevazu müthiş. Belediye başkanının koltuğuna oturmuyor. Koca İsmet Paşa, başkanın karşısında bir koltuğa, şapkası dizlerinde, saygıyla oturuyor.

Yazının Devamını Oku

Cemaatlere dokunanı yakarım

24 Aralık 2009
“MİT ve Jandarma istihbaratı Erzincan’da çökertiliyor. Çökertilmeseydi, Reşadiye katliamı olur muydu? Çünkü, yedi şehit verdiğimiz o katliamda, PKK Reşadiye’ye Erzincan üzerinden geçiyor.”

Bu düşündürücü sözler CHP milletvekili Ahmet Ersin’e ait. Bu sözler Erzincan ve Erzurum’da yaşanan olaylar zinciri ile bağlantılı. Dehşet verici zincir Türkiye’de bir ilk.

Ahmet Ersin TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi. Erzincan ve Erzurum’a gidiyor. Dün Ersin’le konuşuyorum.

2007 Aralık ayı, Erzincan’da vali başkanlığında toplantı. “İsmailağa Cemaati küçük çocukları tarikat eğitiminden geçiriyor.”

Toplantıda bulunan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, bu iddia ile ilgili soruşturma başlatıyor. Yargıç kararıyla bazılarının telefonları dinlemeye alınıyor.

ZİNCİRİN HALKALARI

Soruşturma 2009’un Şubat’ına kadar sürüyor. Başsavcı bazı yerlerde polisle arama yapıyor, ama sonuç alamıyor. 23 Şubat’ta bu kez jandarma ile baskın yapıyor ve 16 kişiyi yakalıyor, onlardan 9’u tutuklanıyor.

Ahmet Ersin anlatmayı sürdürüyor.

O garip olaylar zincirinin ilk halkası.

Yazının Devamını Oku

B.M. flamalarıyla Mahmur dönüşü

23 Aralık 2009
HABUR kapısında görüntüler değişecek. PKK bayraklı otobüsler, davullu zurnalı, zafer işaretli görüntüler, yerini B.M. flamalı sakin otobüslere bırakacak.

Kandil Dağı’ndan değil ama,  Mahmur Kampı’ndan dönüşler bu otobüslerle yapılacak.

Eğer, Türkiye Birleşmiş Milletlerin (B.M.) önerdiği anlaşmayı kabul ederse.
B.M. haftalardır bekliyor. Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları ile defalarca görüşüyor. Ancak, Ankara garip bir suskunluk içinde, şu ana kadar herhangi bir yanıt vermiyor.

Oysa, B.M.’nin önerdiği anlaşma, hükümetin Kürt açılımında dönmesi gereken virajlardan birine katkı sağlayacak türde. Bir cümleyle, B.M. şunu öneriyor.

Yazının Devamını Oku

Tütün işçisine 4c yerine işte formül

22 Aralık 2009
HAFİF şaşırmış bir ifade kullanıyor Başbakan Erdoğan. O merakla soruyor:<br><br>“Hala çözülmedi mi, ben çözüldüğünü sanıyordum”.

Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu önceki gün Başbakan Erdoğan’a ulaşıyor. Kumlu günlerdir direnişte bulunan Tekel işçilerinin durumunu aktardığında, Başbakan sorunun çözülmüş olduğunu düşünüyor.

Ona aktarılan çözüm 4c formülü ki, işçiler bunu kabul etmiyor.  

4c ne? Memurlarla ilgili yasanın dördüncü maddesine AKP’nin eklediği (c) fıkrası. Özelleştirme sonucu işsiz kalanların en fazla on ay süreyle ve ayda 650 lirayla çalıştırılması.

Her on ay bittiğinde, yeniden on ay süreyle bir kamu kurumunda çalıştırılması.

Yazının Devamını Oku

Beyindeki fırtına: Hayattan korkmak

19 Aralık 2009
HER gün olduğu gibi, 4427 sayılı Bremen-Hamburg ekspresi dördüncü perona girecek. Saat 18.00’i 17 geçiyor. Tren, her gün olduğu gibi, zamanında.

Tam perona girecek, kulakları tırmalayan bir haykırış. İstasyon girişinde bir adam kendisini trenin altına atıyor. Korkunç bir tercih.

-----

Topu aniden koruduğu kalenin önünde görüyor. Bir şut ve gol.

Oysa, topu dakikalardır büyük bir dikkatle izliyor. Kaleci olarak ülkesinin en iyisi. Milli takım kalecisi. Maçta top bir oraya bir buraya gidip gelirken, şimdi onun koruduğu kaleye giriyor. Hayatının en belirleyici anlarından biri.

Yazının Devamını Oku

‘Farklı alanda’ ölüme yolculuk

18 Aralık 2009
“FARKLI bir alanda kömür çıkartıyor.”<br><br>Resmi raporda böyle yazıyor. Çalışma Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı’nın önceki gün ortak toplantısı. Orada bir rapor görüşülüyor.

“Farklı alanda kömür çıkarmak” cümlesini o rapordan aktarıyorum. O cümle Türkiye’deki belli bir düzenin özeti.

Bursa’da 19 işçinin hayatına mal olan maden ocağındaki patlama, işte o farklı alanda üretim yapılan yer.
Nasıl bir yer orası? Hikaye sıradan değil.

Bursa’da bir maden ocağı var. Onun yanında, üçüncü sınıf tarım arazisi bulunuyor. Tarım arazisinde kömür yatakları var. Maden ocağı sahibi o araziyi alıyor ve
kömür çıkartmaya başlıyor. Farklı alan işte orası.

Yazının Devamını Oku

Ne abartması, 15 günde 53 eylem

17 Aralık 2009
AĞRI’dan İstanbul’a...<br><br>Başbakan Tayyip Erdoğan, “bunlar münferit olaylardır, abartmayın”.

Hakkari’den İzmir’e...

Başbakan Tayyip Erdoğan, “bunlar lokal olaylardır”.  

Cizre’den Edirne’ye...

Başbakan Tayyip Erdoğan, “bunlar adli olaylardır”.

Van, Batman, Siirt, Adana, Tokat, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Ankara,Şırnak, Nusaybin, Doğubeyazıt, İdil, Mersin ve Muş.

Başbakan Tayyip Erdoğan, “medya abartıyor”.

Türkiye’nin dört bir köşesi yangın yeri. Ölenler, yaralananlar, araba yakmalar, karakollara saldırılar, molotof kokteylli taşlamalar dünyanın gözü önünde. Ama, “medya abartıyor”.

PKK’nın 1984’te ilk Eruh baskını. Başbakan Özal o baskın için, “bir kaç çapulcunun işi” diyerek, olayı hafife alıyor.

Yazının Devamını Oku