Yalçın Doğan

Berivan’ın çığlıkları

29 Ocak 2010
Neyiniz varsa, benim için feda edin, ben hapisten çıktıktan sonra çalışırım, size öderim.

Kurtarın beni buradan.

Ben niye buradayım? Benim suçum yok.

Kötü şeyler yaşıyorum burada, dayanamıyorum.’

Hapisaneden taşan “kurtarın beni buradan, kurtarın”, çığlıkları 15 yaşındaki Berivan’ın dayısına yazdığı mektuptan.

Siz 15 yaşında bir kızsınız. Mitinge katıldınız, katılmadınız, polise taş attınız, atmadınız, örgüt üyesisiniz, değilsiniz.

Siz 15  yaşındasınız. Üç aydır hapistesiniz. Bu iddialardan dolayı suçlu bulunuyorsunuz, tek celsede 7 yıl 9 ay hapse mahkum oluyorsunuz.

Ve bu arada vahim bir gerçek:

Duruşmaya çıkmadan önce hiç bir avukatla görüşmüyorsunuz.

Yazının Devamını Oku

‘Tayyip’i üzmek Allah’ı üzmektir’

28 Ocak 2010
CAMİLERDE dağıtılıyor. Bedava kitap. Camiye giren, çıkan herkese bir adet o kitaptan veriliyor. Kitabın üstünde “vatandaşa bedava dağıtılsın” diye not var.

Kitabın adı ilk bakışta masum, “İlahilerle Hakka Çağrı”. Genel bir başlık. Ancak, sayfalar açıldıkça, genel başlık özel ayrıntılara iniyor.

Kitabın yazarı F.D. adında bir kadın. İlkokul mezunu. F.D. şunu söylüyor:

“Eşi türbanlı, diye benim oğlumu ordudan attılar. Ben, dinime laf söyleyenlere sessiz kalmamak için bu kitabı çıkardım.”

F.D.’nin eşi emekli imam.

Yazının Devamını Oku

Tütün işçileri adına siyah çelenk planı

27 Ocak 2010
O TV programını bazı bakanlar ve belki de Başbakan yeniden izliyor. Sonra Tayyip Erdoğan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ile görüşme isteğini bildiriyor. Tütün işçileri direnişinin kırk üçüncü gününde.

CNN-Türk’te Cüneyt Özdemir yıllardır başarıyla sürdürdüğü 5n 1k programına geçen hafta Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’i konuk ediyor. Türkel o programda, bir soru üzerine “genel grev hükümetleri düşürür, ama tütün işçileri direnişiyle genel grev olmaz” diyerek, aklı başında sözler söylüyor.

“Genel grev” sözünü duyan hükümete yakın bazı aklı evveller, Türkel’in bu sözünü Başbakan Erdoğan’a muhtemelen “bunlar genel grevle hükümeti düşürmeye çalışıyorlar” palavrasıyla saptırarak yetiştiriyor. Erdoğan da, bunun üzerine celalleniyor.

Ama, program yeniden izlendiğinde, öyle bir şey yok. Ve ardından Türk-İş Genel Başkanı ile görüşme isteği.
AVRUPA PARLAMENTOSU

Yazının Devamını Oku

Özal uyguladı, Erdoğan nutuk atıyor

26 Ocak 2010
MADEM kendisini sık sık Özal ile karşılaştırıyor ki, uzak yakın yanına yanaşması mümkün değil, Tayyip Erdoğan’a bazı hatırlatmalar yapmak gerek.

Madem Özal’a da, kendisine yapılan yapılmış, o zaman Özal ne yapmış ona bakmak gerek.

Önce ciddi bir fark var. Özal döneminde tek bir darbe söylentisi yok. Buna karşılık, Özal’ın askerle ilgili iki ciddi tasarrufu var.

12 Eylül sırası ve sonrasında Genelkurmay Başkanlığı tarafından planlanan bir atama zinciri var. 1987-2010, yirmi yılı aşkın sürede, hangi tarihte, kim
Genelkurmay Başkanı olacak, türünde bir planlama ve buna uygun terfi listesi.

Yazının Devamını Oku

Tam 214. gün, hani borcum yaşamaktı

23 Ocak 2010
ÜÇ gündür aynı dizeyi tekrarlıyorum kendi kendime. Tevfik Fikret’in unutulmaz dizesini:<br><br>“Vatan için ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır.”

PKK’nın Dağlıca baskınında kurtulan askerler yargılanıyor, askeri mahkeme ölümden dönen askerleri mahkum ediyor:

“Çarpışmadınız, ölmediniz, onun için suçlusunuz.”

Ölmedikleri için sekiz askerin cezaya çarptırıldığı gün, Türkiye Taraf Gazetesi’nde yayınlanan yeni bir darbe iddiasıyla tanışıyor.

Darbe, yüzlerce sivil insanı ölüme gönderen sabotaj ve suikastlarla dolu. Hani borcum yaşamaktı?

Yazının Devamını Oku

Ergenekon’da Tuncay Özkan sahnesi

22 Ocak 2010
İKİ yüz gazeteci ve televizyon çalışanının yaklaşık yirmi yıllık arşivi. Hem iki yüz gazeteci, hem yirmi yıl, ohooo yüzlerce belge, CD, teyp kaydı, dosyalar, resimler, notlar.

Bunlar bir TV kanalına ait bir depoda duruyor. Aynı depoda, bu belgelerle birlikte, doğal olarak çalışanlara ve kuruma ait bazı eşyalar da var, adı üstünde depo.
Tuncay Özkan Ergenekon’dan tutuklu. 23 Eylül 2008 tarihinden bu yana, on altı aydır. Gözaltına alındığı günün ertesinde, sözünü ettiğim depoda arama yapılıyor. O deponun Tuncay Özkan’a ait olduğu iddiasıyla.
Asıl şaşırtıcı olay geçenlerde patlıyor.
OLAY AYNEN BÖYLE
Uzun bir bekleyişten sonra, Tuncay Özkan’ın mahkemede sorgusu yapılıyor, Özkan savunma hakkını kullanıyor.

Savunma hakkını kullanıyor, tahliyesini istiyor, aaa, bir de bakılıyor ki; bir buçuk yıl önce aranan o depoda elde edilen dosyalar, resimler, digital belgeler, toplam on iki klasör, “bunlar Tuncay Özkan’a aittir” diyerek, mahkeme başkanlığına sunuluyor.

Yazının Devamını Oku

Polis odaklı yeni örgütlenme

21 Ocak 2010
81 ilde mutlaka, ihtiyaç duyulduğunda ise, ilçelere kadar uzanacak yeni bir örgütlenme.

Vali ve kaymakamı hatta, savcı ve yargıcı denetim altına alabilecek, iktidarları yönetecek yeni bir örgütlenme.

Adı masum, hepimizin özlediği bir amaç için kuruluyor. “Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı”.
İç ve dış güvenlik ve terörle mücadelede görevli kuruluşlar arasında eşgüdümü sağlamak amacıyla, AKP’nin oluşturmak istediği bu müsteşarlıkla ilgili yasa tasarısı Meclis genel kurulunda.

CHP Konya milletvekili Atilla Kart bununla ilgili bir çalışma yapıyor. CHP adına o konuşuyor. Kart’ın konuşması çarpıcı ayrıntıları vurguluyor.
GENİŞ YETKİLER

Yazının Devamını Oku

Sekize üç çeyrek kaldı

20 Ocak 2010
SAĞDAN bak, 32 lira, soldan bak 114 lira. En düşük ve en yüksek aylık alan memur ücretlerine yapılan zam miktarı 32 lira ile 114 lira arasında değişiyor. Altı ay süreyle.

Bir büyük şişe rakı 29 lira 90 kuruş. Daha ötesi var. 29 lira 90 kuruşun 17 lira 3 kuruşu vergi. Yani, rakının fiyatı alsında 12 lira 87 kuruş.Bir paket sigara 7 lira. Daha ötesi var. 7 liranın 5 lira 47 kuruşu vergi. Yani, sigarının fiyatı aslında 1 lira 53 kuruş.
Bir paket sigara ile bir şişe rakı için ödenen vergi 22.5 lira.

32 liralık zammın 22.5 lirası bir paket sigara ile bir şişe rakının vergisine gidiyor.Bu, sigara ve rakı içen herkesten alınan vergi. Teknik deyimiyle, dolaylı vergi. Böyle yüksek oranlı bir vergi Avrupa’nın hiç bir ülkesinde yok.

Arıcılardan, tütüncülerden, memurlardan, eczacılardan ve dün doktorlara kadar uzanan çeşitli meslek grupları sokaklara dökülüyor. Herkes feryat, figan, ge-çi-ne-mi-yor. Aldıkları ücret buna yetmiyor.
MUTSUZ VE HUZURSUZ

Yazının Devamını Oku