Yalçın Doğan

Nostaljide “Maya” açılımı

17 Nisan 2010
MAYA’da kokteyl, 1954. Kokteylden bir fotoğraf. Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Vala Nurettin, Müzeher Va-Nu, Vala Ebuzziya.

Aynı kokteylden bir başka fotoğraf. Yaşar Kemal, Fikret Adil, Hakkı Tarık Us. Yanındaki fotoğrafta Sabahattin Ali, Mücap Ofluoğlu.

Maya’da yine bir sohbet toplantısı. Fotoğrafta Adalet Cimcoz, Ada, Şakir Eczacıbaşı, Vedat Nedim Tör.

50’li yıllar sürüyor. Sanat muhabirleri Maya’da bir araya geliyor. Fotoğrafta Oktay Akbal, Nevzat Üstün, Fikret Adil, Refik Halit Karay’ın eşi Nihal.

Sanatçıların uğrak yeri olan Maya Sanat Galerisinde 1953’te bir sergi açılıyor. Sergide eserleri bulunanlar arasında Avni Arbaş, Nuri İyem, Ferruh Başağa, Sadi Çalık, Bedri Rahmi gibi Türk resim sanatının devleri var.

Yazının Devamını Oku

Ben devrimin her halini severim, dijital bile olsa

16 Nisan 2010
CANIM bugün polisiye bir kitap okumak istiyor. Hemen şimdi. Hayır tarihi bir kitap okumak istiyor. Acele, şimdi. Yoo, içimden aşk kitabı geçiyor, tamam, telaşa gerek yok, ona göre tıklıyorum, kitap bir kaç saniyede önümde. Çık dışarıya, git kitapçıya, yok öyle bir şey.

Bilgisayarımda www.idefix.com adresine giriyorum. Karşıma kitap listesi çıkıyor. Fiyatıyla birlikte. Seçtiğim kitabın karşısına “satın alıyorum” diye yazıyorum, o kitap anında elimde, pardon bilgisayarımda. Bu anlattığım, kısa süre içinde gerçek olacak. Çünkü;
Kitaplar Türkiye’de elektronik ortama taşınıyor. Kitap alışkanlığımızın değişeceğine dönük ilk işaret.
Bu arada idefix, sabit fikir demek. Sabit fikirleri kitaplar çözecek.
HERKES KAZANÇLI
Mehmet İnhan elektronik mühendisi, aynı zamanda iktisat doktorası var. İki yıl önce bir firma kuruyor, kitabı elektronik ortama taşımak üzere.
Yayın evlerinin hazırlanması, e-kitaba her türlü cihazla ulaşımın sağlanması için TÜBİTAK’a proje sunuyor. Oradan görüş ve finansman sağlıyor. Yaklaşık bir milyon liralık bir yatırım.
Şu anda yazar kitabını yazıyor, yayın evine veriyor, kitap diziliyor ve matbaada basılıyor. E-kitapta dizgici kitabı e-posta sunumuna getiriyor. Okuyucu idefix adresine girerek, kitabı ya bilgisayarına aktarıyor ya da elindeki cihaza.

Yazının Devamını Oku

Adana CHP’de, çanak çömlek patladı

15 Nisan 2010
BİR CHP’li AKP’ye oy veriyor, iki CHP’li boş oy kullanıyor.

Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekilliği, kura ile de olsa, AKP’ye gidiyor.

Ayrıntılar müthiş, ama Adana’dan çıkan siyasal ders ondan da müthiş. Neden AKP hep ilerde ve kazançlı, muhalefet neden bu kadar beceriksiz ya da kim bilir hangi ayak oyunlarına teslim, Adana bunun somut örneği.

Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekilliği için önceki gün Adana Belediye Meclisinde seçim yapılıyor. Belediye Meclisinde AKP 13, CHP 10, MHP 9 üyeye sahip, iki de bağımsız var. Üç partinin de başkan vekili adayı var.

CHP artı MHP eşittir 19. Bağımsızlar AKP’den yana olsa bile, böyle bir seçimde, CHP ile MHP’nin anlaşması, AKP’ye üstün gelmek için yetiyor.

Ne var ki, üç CHP’li kendi partilerine kazık atıyor. MHP ve CHP’lilerin şaşkınlıkları arasında.

AKP VE MHP FİNALDE

Başkan Vekilliği için ilk iki turda gerekli üçte iki çoğunluğu hiç bir aday sağlayamıyor.

Üçüncü turda en çok oy alan iki aday, son turda yarışıyor. Kural öyle.

Yazının Devamını Oku

Anadolu Kaplanları da kamçıyı yedi

14 Nisan 2010
İLK halkada 720 kişi kendini hakarete uğramış hissediyor. Türkiye’deki ticaret odaları, sanayi odaları başkanları ile onların meclis başkanları.

İkinci halka daha önemli. İrili, ufaklı illerde fabrikalarda ve kahvehanelerde kendiliğinden tepki zinciri oluşuyor.
Sahip oldukları sermaye miktarı, üretimleri, ihracatları, çalıştırdıkları insan sayısı ile onlar Anadolu Kaplanları. Büyük sermayenin yanında, ekonomiyi ayakta tutan, son yıllarda atılım adına ne varsa, bunun önemli bir bölümünü gerçekleştiren kaplanlar. Tayyip Erdoğan’dan nasiplerini onlar da alıyor:
“Emeği sömürerek ben zengin oldum, demek olmaz”.
Erdoğan’ın bu sözü doğrudan TOBB üyelerine,doğrudan Anadolu sermayesine.  Onların işsizliğe çare bulmalarını istiyor. Durup dururken, Başbakandan onlar da fırça yemekten kurtulamıyor.
YERİNE GÖRE
Aslında Erdoğan’dan fırça yemeyen kimse pek kalmıyor.
Kendi bakan ve milletvekillerine, “söz ola, baş kesile” filan tarzında saldığı dehşetle, partide herkesin sesini kesiyor.

Yazının Devamını Oku

Bahçeli, Adana Geçidi’nde

13 Nisan 2010
MHP bugün kimden yana olacak? Yolları sık sık kesişen muhalefet kardeşi CHP’den mi, yoksa her fırsatta kıyasıya eleştirdiği AKP’den yana mı? Yerel çapta turnusol kağıdı.

Adana Büyükşehir Belediye Meclisinde bugün seçim var. Aytaç Durak’ın, yolsuzluk iddiaları üzerine görevinden alınması üzerine, yerine seçilecek Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili bugün belli oluyor.

Adana’da AKP, CHP ve MHP canını dişine takmış, başkan vekilliğini eline geçirmek için, müthiş bir kulis yürütüyor. Üç partinin de, başkan vekilliği için adayı var.

Üç parti de, sanki seferberlik ilan etmiş, nefes nefese bir çekişme. Partilerin Adana milletvekilleri ve bazı yetkilileri orada.
13, 10, VE 9
Adana Büyükşehir Belediye Meclisinde AKP 13, CHP 10, MHP 9 sandalyeye sahip, iki de bağımsız var. Toplam 34 üye. Seçimi bu 34 üye yapacak.

Yazının Devamını Oku

Ah o Malezya şirketi, ah şu pasaportlar

10 Nisan 2010
DÜNYANIN herhangi bir havaalanı girişinde, pasaport kontrolü yapan polis:<br><br>“Siz Mösyö Ahmet, siz Türk’sünüz, sizi şuraya alalım”.

Dünyanın herhangi bir sınır kapısında, pasaport kontrolü yapan polis:

“Siz Madam Ayşe, siz Türk’sünüz, sizi şuraya alalım”.

Dünyanın herhangi bir ülkesine karadan, havadan, denizden, ister özel jet uçağı ile ister özel yatla, ister tarifeli uçakla, ister özel otoyla, ne ile olursa olsun, başka bir ülkeye giriş yapan Türkler, Türk pasaportu ile 1 Nisan’dan itibaren, dokuz gündür, dokuz doğruyor. Girişte, başlarına “Sizi şuraya alalım” diyerek, ayrı bir yerde, bir süre bekletme pekâlâ gelebilir.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak taşıdıkları pasaportlardan dolayı.

Yazının Devamını Oku

AKP’den dört dörtlük muhteşem ret

9 Nisan 2010
“BİZ faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istiyoruz.”<br><br>Helal olsun, işte size demokrat bir iktidar.

“Faili meçhul cinayetler işleniyor, sonra darbe geliyor. Biz darbelere karşıyız, onun için faili meçhul cinayetlerin araştırılması gerek.”
Aslanım, koçum benim, demokrat iktidar dediğin böyle olur.
“Bir ülkede faili meçhul cinayetler aydınlatılmıyorsa, o ülkede gerçek demokrasiden söz edilemez”.
Yiğidim benim, demokrasi dedin mi, ağzından bal damlıyor.
Ağzından bal damlayan bu sözlerin sahipleri, demokrasi aşığı bugünkü iktidarın önde gelenleri.
MECLİS BAŞKANI YAZDI
Bu aşıklar kervanına Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin de katılıyor.

Yazının Devamını Oku

Aklım sokakta başını taşa vuran gençte ve Soner’de

8 Nisan 2010
CAN çekişiyor gibi, sokak ortasında yatıyor. 16-17 yaşlarında bir genç. Muhtemelen sara nöbeti geçiriyor.

Ankara’nın ana caddelerinden birinde. Başkentin göbeğinde. Delikanlı kendini yerden yere atıyor, başını taşlara vuruyor.
Özel arabalar, taksiler delikanlının yanından vızır vızır geçiyor, o kendini oradan oraya atarken, neredeyse ezecekler. Tek bir Allah’ın kulu, zahmete katlanıp, arabasından inmiyor. O dramatik sahneyi hepsi görüyor, ama yardım etmek sanki zül, kimse oralı değil.
Derken, yeşil plakalı bir araba duruyor gencin yanında. Diplomatik, yabancılara ait bir araba.
Arabadan şık tayyör giymiş, zarif bir kadın iniyor. Tipinden belli, o bir yabancı. Arabasını gence yanaştırıyor, son gücünü kullanarak, kadın, yerde yatan genci arabasına taşımaya çalışıyor.
Gencin acısını kayıtsız biçimde izleyen, kırmızı ışıkta durmuş bir kaç araba ile kaldırımdan geçenler, kadının genci taşımak için çabasını görüyor. İki kişi kadına yardım ediyor.Yabancı kadın, genci hastaneye götürüyor.
İNSANLIK ÖLMÜŞ
Olaya tanık olan bir arkadaşım göz yaşları içinde bu sahneyi anlatırken, ağzıma ilk gelen laf, insanlık ölmüş.

Yazının Devamını Oku