Yalçın Bayer: Yeter! Söz milletin






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

TBMM'li kooperatif rant kapısı oldu

TBMM Başkanlığı'na ve Adalet Bakanlığı'na duyurmak istiyorum. SS Parlamenterler Konut Yapı Kooperatifi, İstanbul Beylikdüzü'nde kuruludur. Kooperatifte 500 eski ve yeni parlamenter üyedir. Ancak bugün parlamenter kökenlilerin sayısı 50 dolayına inmiştir.

Bu kooperatife üye olmak herkes için kazık olmuştur.

İlk önce... Kooperatifler Yasası'nın değiştirilen 1. maddesi gereğince kamu kuruluşları adı ile kooperatif kurulamayacağını, aksi takdirde 6 ay hapis cezası gerektirdiğini kooperatifin kongresinde defalarca dile getirdim. Dinlenmedi.

40-50 bin dolara mal olması gereken daireler, düzenli aidat ödeyenler için en az 120 bin dolar ile (bir kısım ortaklar da bankadan 40 bin dolar borçlandıkları için) 160 bin dolara mal olmaktadır. Salon ve üç odalı bir konut, göstermelik havuz ve saunayla bu fiyatlara yükseltilmiştir. Bayındırlık birim fiyatlarına göre konutların en fazla 30-35 bin dolar olması gerekmektedir. Nitekim aynı bölgedeki Emlakbank'ın konutları 45, Adliye mensuplarının konutları 20-25, Jetpa'nınkiler de en fazla 35 bin dolara çıkmaktadır.

Kooperatif üyesi öğretmen oğlumun geliri olmadığı için kooperatifin aidatlarını ben ödemek zorunda kalıyorum. Oğlum ‘‘Baba bu kirli kooperatife beni ortak etme, ne yaparsan yap, bir öğretmen bu parayı nasıl öder?’’ diye beni uyarıyor.

Kooperatif yöneticilerine birçok kez yolsuzluk yapıldığını söyledim. Cumhuriyet Savcılığı'na birçok gerçeği de intikal ettirdim. Maalesef, zamanaşımına uğramadığı halde, zamanaşımına uğratıldı.

Birçok eski parlamenter bu paraları ödeyemediğinen ya ihraç oldular; ya devrettiler. TBMM, sadece reklam aracı olmuş ve rant yaratılmıştır. TBMM Başkanı Ömer İzgi'nin, Meclis'in haysiyetini koruması gerekmektedir.

Açıkça söylüyorum; ortada zimmet ve Kooperatifler Kanunu'na muhalefet ve emniyeti suiistimal suçları vardır. Bu suçların bugüne kadar takipsiz kalması karşısında acaba Jandarma Genel Komutanlığı'na mı müracaat etsem diye düşünmüyor da değilim.

Pazar günü kongrede bütün bunları konuşacağız.

Mehmet FEYYAT-E.C. Savcısı ve İstanbul Senatörü

Tütüncünün acısı

MECLİS'ten gece yarıları çıkarılan tütün kanunları ile açlığa mahkûm edildi tütün üreticileri, yazık oldu.

Akşam karanlığına kadar belimiz iki büklüm tütün dikmeye, çapalamaya, yatsılara kadar çizmeye, tütün paralarını üç beş ay geç almaya alıştık. Elimizin zifirini yıkamadan yemeğe oturmaya, bir parça dinlenmeden tekrar tarlaya tütün çapasına razı olduk.

Dönümden 300 kilo tütün alınan sulu arazilerimiz yok. En çok 35-40 kilo veren kurak arazilerimiz var, biz buna fit olduk. Bunca arazilerimizi bırakıp şehir kenarlarına göçüp gecekondu mu yapalım? Almanya işçi de almıyor, gayri ne edelim?

Gençlerimiz bile uzun saplı, gávur markalı sigara içmeye başladılar. Bizim tütünlerimizden sigara olmayacak mı gayri?

Sevgili milletvekillerimiz, bu kanuna el kaldırmadan önce Ege, Akdeniz, Karadeniz, Bitlis, Muş'a gitseydiniz, bu insanların çilesini öğrenseydiniz keşke.

Ama siz tütüncülüğümüzü öldürdünüz. Bunu unutmayın.

Ünal Şöhret DİRLİK-Taşyaka-FETHİYE

Hortumcu fil

CHP Kadın Kolları, Edirne'den Kars'a, Antalya'dan Samsun'a kadar 81 ilden topladığı imzalarla yolsuzluklara karşı duvar örüyor.

Türkiye'nin dört bir yanından gelen kadınlar yarın 11.30'da Tandoğan Meydanı'ndan, bir kilometrelik zincirden yapacakları yol ile Anıtkabir'e yürüyecekler. Üzerlerinde 'hortumcuları' simgeleyen filli tişörtlerle yolsuzlukları protesto ederken, aynı zamanda akordeonlar eşliğinde balonlar uçuracaklar. 400 bin imza ile hortumcular Ata'ya şikáyet edilecek.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Okuducu, ‘‘Bankaların içini boşaltanların ve buna göz yumanların; devlet kaynaklarını bir avuç gözü doymaz rantiyelere peşkeş çekenlerin; rüşveti teşvik edenlerin, çetelere omuz verenlerin ve bütün bunlara zemin hazırlayan siyasetçilerin hesap vermesini istiyoruz’’ diyor.

Bu eylem, cumartesi günkü CHP Kurultayı'nın ilk ateşlemesi... Bakalım Baykal, sık sık söylediği gibi siyaseti 'aşırı profesyoneller'den kurtaracak mı?

Bunu Kurultay'da seçilecek Parti Meclisi'nde göreceğiz.

Kroma da darbe

ÜLKEMİZ krom rezervinin % 70'ini elinde tutan ve 1500 kişiye iş sağlayan Eti Krom AŞ, 500 büyük sanayi kuruluşu içinde yer alıyordu. Eti Holding bünyesinde iken 60 milyon dolar ihracat yapıyordu. Kendi kendine yeterli, kárlı ve verimli bir kuruluştu. Bölgesine her ay ortalama 5 trilyon lira nakit para sağlıyordu. Doğu ve Güneydoğu'nun lokomotif bir işletmesiydi.

Ama... Özelleştirme kapsamına alındıktan sonra ürettiği kromu pazarlayamadı, stokları büyüdü. Öİ'den kaynak aktarılması durdu. Girdi bedelleri ödenemedi. Faizlerle birlikte borç yükü arttı. Ve tesis bugün üretimin durması ya da kapanmasıyla karşı karşıya kaldı.

Bunları anlatan Türkiye Maden İşçileri Sendikası Elazığ Şube Başkanı İrfan Cirit, ‘‘Yatırımların durma noktasında olduğu ve ihracat gelirine büyük ihtiyaç duyan ülkemizin bu güzide işletmesinin göz göre göre çürütülmesine, yol edilmesine göz yummak bizce ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. İnanıyoruz ki, ülkeyi yönetenler, ülkemize bu kötülüğü yapmamak için harekete geçecekler ve gerekli duyarlılığı göstereceklerdir’’ diyor.

Özürlüye şefkat

OKULLAR kapanırken çaylar, balolar verilir. Okurumuz E. Akatlı, geçen hafta Nefus Nakipoğlu Zihinsel Özürlüler Okulu'nun diploma törene katılmış. Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Ahmet Bahadırlı'nın organize ettiği Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey'in de katıldığı törene katılanlar arasında Lale Manço da varmış. Anlatıyor: Merhum Barış Manço'nun 'Dağlar, Dağlar'ı söylenirken gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Bayan Manço, Bahadırlı'ya özürlülere dönük çalışabileceğini söyledi. Bahadırlı şöyle dedi bizlere:

Biz topluma malolmuş insanları buralara çekmek istiyoruz. Maalesef toplum özürlülülere yeteri kadar ilgi göstermiyor. Bir de sizlere Atököy'deki Omurilik Felçlileri Derneği'ni (OFD) gezdireyim. Buraya Ümraniye'den bile gelenler var. Kendilerine yetmeyi öğreniyorlar. Atölyeleri var, çeşitli malzemeler ve gereçler üretip hem kendileri kullanıyor, hem de derneğe gelir elde etmeye çalışıyorlar. Yani hayatın içinde oluyorlar. OFD'ye Avrupa'da bile eşi olmayan rampalarıyla, engelleriyle bir tekerlekli sandalye eğitim pisti yapıyoruz. Sanıyorum örneği Avrupa'da bile yok. Yakında hizmete girecek. Türkiye'de 100 bini aşkın sadece omurilik felçlisi olduğunu düşünürseniz, buranın ülkemiz için model oluşturacağını düşünüyorum. Herkesi özürlülere yardıma koşmaya çağırıyorum.''

Tıpta transfer

BUGÜNLERDE bazı ünlü özel hastanelerimizde ilginç olaylar yaşanıyor; aşırı yatak ve ameliyat paralarının yüksekliği dudak uçuklatıyor.

Çaresiz insanlar ağır bedelleri ödemek için malını-mülkünü satmak zorunda kalıyor. Sigorta kurumları faturalara şaşırıyor; anlaşmazlık çıkıyor.

Bize anlatılanlar, hastane rekabetinin artık çirkin boyutlara ulaştığını gösteriyor.

Ünlü bir profesör, çalıştığı hastanenin yönetimine gidip ‘‘bana ve ekibime daha fazla olanak vermezseniz çeker giderim‘‘ diyebiliyor. Verilmediği zaman da ünlü bir cemaat liderinin adıyla özdeşleşen hastaneye gidiyor. Bir başka beş yıldızlı özel hastanenin yeni yönetimi ise, bazı doktorların 'transfer' tehditleri karşısında rahatsızlık duyuyor. Yönetim en sonunda ‘‘Bazı ünlü doktorlar, hastanemizi otel gibi kullanıyorlar. Bizi istismar ediyorlar. Artık hastanemizde cebine hizmet eden 'star doktor' değil, insan sağlığına hizmet veren doktor istiyoruz’’ diye tepki gösteriyor. Ünlü doktorların gittikleri, hep o ünlü hastane oluyor nedense.

Bunlar tıp etiğine yakışıyor mu?

Deli Dumrul

BÜLENT Ecevit, 1977 seçim kampanyasında Karabük'te konuşuyordu:

‘‘Bu düzen değişecekti .’’

Biri bağırmış:

‘‘Düzen hayatından memnun, düzülen ne zaman değişecek?’’

Hükümet 'Deli Dumrul' olduktan sonra vatandaş daha çok bağıracaktır; düzen değişene kadar.

Yazarın Tüm Yazıları