Paylaş
Vakıfbank'tan açıklama
‘BALLI Gezi (9.6.2001) başlıklı sorular yönelttiğimiz yazımıza noter kanalıyla bir açıklama gönderen, T. Vakıflar Bankası TAO vekili Av. M. Akif Uçar şu açıklamayı gönderdi:
Bankamız hakkında asılsız iddia ve beyanlara yer verilmiş olmasından derin üzüntü duyduğumuzu ifade etmek isteriz.
Geçtiğimiz yıl temmuz ayında Sayın Yüksel Yalova ve eşi, Öİ Başkan Yardımcısı Av. Kemal Kapulluoğlu ve (eski) eşi Av. Hale Kapulluoğlu ile birlikte bankamız bazı üst düzey yöneticilerinin özel uçakla Güney Afrika'ya gittikleri, özel uçağın bedelinin bankamızca ödendiği; yine Sayın Yüksel Yalova ile birlikte bankamız yönetim kurulu üyeleri ve bazı banka personeli ile özel uçakla Uzakdoğu'ya gidildiği iddiası tamamen gerçek dışıdır. Herhangi bir belgeye dayanmadan, yalnızca duyumlara dayalı olarak Türkiye'nin en itibarlı bankalarından biri hakkında böylesine asılsız bir iddiaya yer verilmiş olması, Bankalar Kanunu uyarınca suç teşkil ettiği gibi, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan ve somut bir belgeye dayanmayan ve bankamız nezdinde bu iddiaların doğru olup olmadığı hakkında en ufak bir araştırma yapmaya dahi gerek duymadan bu tür haber yayınlanması gazetecilik etiği açısından da, vicdanen de doğru değildir.
Dünyada ve ülkemizde son yıllarda yaşanan ve özellikle bankacılık sektörünü etkileyen birçok ağır ekonomik krize rağmen ayakta kalmayı başarmış ve Türkiye'nin en itibarlı bankalarından olduğunu bir kez daha kanıtlamış olan bankamız personeli, sektörde yoğun işten çıkarmaların yaşandığı bu dönemde çalışmakta olduğu bankası için büyük bir özveri örneği göstererek, kendi talebiyle ücretsiz izin talebinde bulunmuş ve bu talep yönetim tarafından uygun bulunmuştur. Bu uygulama bugünlerde diğer pek çok özel bankada da uygulanan personel ve yönetim dayanışmasının güzel bir örneğidir.
T. Vakıflar Bankası TAO Vekili
Av. M. Akif UÇAR
Okuyan, bütün milleti öpüyor
ÇALIŞMA Bakanı Yaşar Okuyan, sadece SSK ve İİBK'yı öpmüyor, yurtdışında çalışan vatandaşlar da dahil olmak üzere bütün Türkiye'yi öpüyor.
Sık sık yönetim elemanı değiştirmenin arkasında, yandaşlara ve tanıdıklarına menfaat sağlama amacı yatıyor. Bugün bir genel müdür 2 milyar alırken, emeklisi de 940 milyon almaktadır. Altı ayda bir genel müdür değiştirmenin altında yatan neden budur; yandaşlara, tanıdık ve akrabalara ve hatta geride kalanlara hak ettiklerinin üzerinde menfaat sağlamak... (Emeklilikten atananlar, bakan kontenjanından olmalı, işsizliğe rağmen...)
Bakanlık ve bağlı kuruluşlarda düzenleme yapmak amacıyla 2000 yılı sonunda yürürlüğe konulan KHK'lar, bilindiği gibi bir ay gibi kısa bir sürede Anayasa Mahkemesi'nce, yetki kanununun geçerli olmaması nedeniyle iptal edilmiş ve kamu düzeni gerekçesiyle 6 ay ile bir yıl arasında süre verilmiştir. Bu sürenin amacı, yeniden bu konularda düzenleme yapmak olup yargı kararları ile de sabit olduğu üzere idare bu süreler içinde iptal edilen hükümlere dayanarak işlem yapamaz. Ancak Sayın Okuyan, yurtiçinde iptal edilmiş bulunan KHK'lara dayanarak atamalar yapmakta ve Resmi Gazete'de yayımlanmakta olan kararnamelerde atanan kişilerin önceki görevlerine ilişkin bilgi yer almamaktadır. Bunun nedeni partizanca, Anayasa'nın 70. maddesine aykırı olan atama işlemlerini kamudan gizlemektedir.
Sayın 'halkın avukatı' Nusret Çakıroğlu'nun kulakları çınlasın.
Bahri GÜRSU-ANKARA
Liyakatin önemi yok mu?
SAYIN Cumhurbaşkanım... Türk toplumunun size kısa zamanda ısınmasının ana nedenlerinden biri, mütevazı kişiliğinizin yanı sıra, Çankaya Köşkü'ne getirdiğiniz yeni ölçülerdi. Bunlar arasında hükümetin size gönderdiği her kararnameyi imzalamamak da vardı. YÖK'ün bazı rektör atamalarında ya da hükümetin dayattığı kararnamelerde tutarlı davranmaya büyük özen gösterdiniz. Ancak Rekabet Kurumu üyeliğine eski ANAP Rize Milletvekili ve ziraat mühendisi Mustafa Parlak'ın atanmasına ilişkin kararnameyi tereddüt etmeden imzalamanızı yadırgadık.
Rekabet Kurumu eski siyasiler için vakit geçirme yeri midir? Rekabet Kurumu gibi özerk kurumlar da KİT Yönetim Kurulları gibi siyasi arpalıklara mı dönüşecektir? Sayın Cumhurbaşkanım, siz liyakat ve ehliyetten mi yanasınız, yoksa siyasetçlerin o çok iyi tanıdığımız zihniyetinin sürmesinden mi? Bizi hayal kırıklığına uğrattınız.
S.Ç.-İZMİR
Özel dershane olayına bakış
ANKARA'dan Nurettin Kaptan, üniversite giriş sınavlarına dört gün ilginç bir görüş sunuyor:
‘‘Bugüne dek özel dershaneyi üniversiteye giriş sınavlarında uygulanan 'test' kültürü ve alışkanlığı için gerekli sanırdım. Kazın ayağının hiç de öyle olmadığını, kızımdan bu sene öğrenebildim.
Meğer Milli Eğitim'in devlet okullarında ve özel okullarda uygulanan ezberci sistemle ne öğretmenler öğretebiliyormuş, ne de öğrenciler öğrenebiliyormuş.
Milli Eğitim Bakanı'nın ‘‘Artık sistemi değiştirdik. Öğrenci kültürü için müfredat programlarını uygulamaya koyduk’’ açıklamasını daha iyi anlıyorum.
Bir baba olarak kamuoyuna açıklıyorum ve öneriyorum: Özel dershaneler, okullaştırılsın, devlet okulları kapatılsın. Devlet, özel dershane okullarına yardım etsin, velilerin bütçelerine uygun giderde bulunmasını sağlasın.
Başka bir önerisi olan var mı?
Nurettin KAPTAN-ANKARA
Bu nasıl doluluk?
BODRUM'dan dört yıldızlı bir otelin sahibi Ali Yiğit'e İstanbul'dan dostları ‘‘Gelsek kalacak yerimiz var mı?’’ diye soruyormuş. Acı acı gülüyor.
‘‘Siz Antalya'yı, Bodrum'la karıştırmayın, biz burada sinek avlıyoruz. Her yer boş’’ diyerek... Yerli turistin de olmadığını söylüyor. Kamuoyuna yansıtılan doluluk oranı ile gerçeklerin farklı olduğunu belirterek şöyle konuşuyor:
‘‘Biz 80 odalı bir oteliz. Doluluk oranımız % 20-30 dolayında. Öger Tur, 20 kontenjan istedi; ancak iki odayı doldurabiliyor. Bu nasıl bir doluluk?’’
Üzülme Tarkan
II. Dünya Savaşı'nın kahramanlarından İngiliz Başbakanı Winston Churchill, parlamentoda konuşurken muarızları kendisine ‘‘homoseksüel’’ diye laf atarlar.
Churchill, hiç istifini bozmaz ve onlara şu yanıtı verir:
‘‘Olabilir. Ama ben memleketi popomla değil, kafamla idare ediyorum.’’
Paylaş