Paylaş
Topkapı'ya bunu yapamazsınız
SAYIN Murat Bardakçı'nın pazar günkü yazısına göre, Topkapı Sarayı'nda yapılan 'gizli toplantı'da Jerry Podany isimli arkeolog ve müzeci Amerikalı'nın tavsiyeleri de dikkate alınarak, depreme karşı vitrinlerden kaldırılan eşyalar koruma altına alınmış. Ziyaretçiler artık 'boş bir salon'la karşılaşacaklar. Dünyada bir eşi daha bulunmayan bu saray her gün biraz daha şöhretinden kaybedecek, turistler uğramaz olacak. Sayın Bardakçı, ‘‘Bu tedbirlerle geçmiş geleceğe taşınmakta, sahip olduğumuz tarihi hazinelerin asırlar sonraki nesillere bırakılmasına çalışılmaktadır’’ diye yazmaktadır. Ama burada şu soruyu sormak lazım; ‘‘Bu eşyalar kaç asır sonraki nesillere bırakılmak istenmektedir? Beş asır mı, On asır mı? 100 asır mı?’’ Oysa ki dünya üzerinde bulunduğumuz yerin jeolojik yapısı, bu sarsıntıların daha pek çok asırlar boyu süreceğini göstermektedir. İnsanları bunca asırlar boyunca bu eşyaları görüp incelemekten mahrum bırakmak çok yazıktır. Oysa ki depremle yaşamayı öğrenmek, depreme karşı gereken tedbirleri almak suretiyle bu eşyalar da rahatlıkla insanların görüşüne sunulabilir. Biz nasıl insanlarımızı depremden korumak için sarıp sarmalayıp kaldırmıyorsak, depreme dayanıklı konutlar öneriyor ve yapabiliyorsak, bu eşyaları da hem teşhir edip hem de depremden koruyacak önlemleri almak mümkündür. Bugünkü teknoloji buna müsaade eder. Yeter ki konunun üzerine titizlikle gidilsin.
Prof.Dr. Atila SESÖREN-Mühendislik Jeolisi uzmanı-İSTANBUL
Trafik Vakfı sorusu
İSTANBUL Valisi Erol Çakır, 'Trafik Vakfı sorgulanmalı'' (20.5.2001) üzerine arayarak, ‘‘Evet, yazdıklarınızı araştırıyoruz’’ dedi ve şu bilgileri verdi:
‘‘Evet, Trafik Vakfı'nda 24 Mart tarihinde 13 milyar 410 milyon çalınıyor. Ancak kasada bir zorlama yok. Bu nedenle 10 kişi görevden alınıyor. Polis soruşturmayı yürütüyor. Diğer iddialara gelince... Vali Yardımcı Hüseyin Ece'nin eşine tahsis edildiği bildirilen 34 CH 630 plakalı bir araç bulamadık. Personel Müdürü Atilla İşmen, 9-23 Şubat aralarında sağlık nedeniyle izinli gözüküyor. İstirahat süresince ücretini aldığı doğru. Bu nedenle hakkında vakıf müdürlüğü tarafından soruşturma var. Bursa Uludağ Üniversitesi'nde okuyan S. adlı öğrencinin burada çalıştığı doğru. Bursa'ya derse veya sınava gittiğinde ücreti kesiliyor. Ancak bir suistimal söz konusu değil.
- Vakıf denetleniyor mu?
- Hem de her ay, üç yerden; Kaymakamlıkça, Maliye elemanlarınca, Vakıflar müfettişlerince ve bir de Defterdarlık'ta oluşturulan komisyonca... Göz açtırılmıyor.
Vali Çakır, ‘‘Önemli bir şey daha söyleyeceğim’’ diyerek şunları anlatıyor: ‘‘Vakıf Mütevelli Heyeti, itibarlı insanlardan oluşuyor. Yılmaz Ulusoy, Sakıp Sabancı, Cefi Kamhi, Aydın Bolak ve bazı profesörler gibi... Her ay muntazaman toplanır. Vakfın sadece bir amacı vardır; gelirleriyle polisi desteklemek. Geliri bu hizmetler dışında hiçbir yere harcanamaz. Huzur hakkı, ziyafet, ağırlama gibi harcama yapılmaz. Vakıf ayrıca, başta polis olmak üzere kamu şoförlerininin aklı melekelerinin yerinde olup olmadığı konusunda eğitim verir. Çakır bir soru üzerine Mali Şube Müdürü Ayhan Mimaroğlu'nun İzmit'e atanmasıyla ilgili olarak kendisine bakanlıktan resmi bir tebligatın söz konusu olmadığını, sadece Emniyet Genel Müdürlügü'nden Emniyet'e böyle bir faksın geldiğini öğrendiğini söyledi.
Aynaya bakmak
19 Mayıs gecesi TV'leri izledim. TRT'de kutlamalar vardı. NTV güne uygun program yapıyordu. Ötekileri söylemeye gerek yok; toplumu eğiten hangi program vardı?
Toplumumuzun önemli bir kesimi gençti; onlara güvenmemiz gerekirdi falan filan ama zorla bayram gösterisine katılıp ilk fırsatta tüymenin yolu aranırken, özel izlenen kanallar gençlik bayramında Kemal Sunal, Keloğlan filmlerini gösterip, 'Biri Bizi Gözetliyor' ile programlarını sunarken biz siyasilerden niye yakınıyoruz.
Siyaset Meydanı'nda, Koç, Sabancı, Bilkent vb. özel üniversitelerde okuyup siyaseti, ülkeyi eleştiren gençlere, bu devletin bu duruma getirilmesinde acaba babanızın veya yakınlarınızın hiç rolü yok mu diye sorulmadı. Hangi siyaset gibi, ihale, rüşvet, vergi kaçakçılığı gibi.
Utanmayın suçunuz yok ama aynayı herkesin kendisine tutmadan önce bu ülkede yaşanmaz ve sorun çözülmez. Ülkemiz güzeldir ve değerleri vardır. Kıymetini bilen çoğunluğun tarafında olun, sorunlar aşılır.
Çiller, Seyrekli Başkanı'nın kulağını çekti mi?
MENEMEN'e bağlı Seyrek Beldesi belediye başkanını, DYP'li Bayram Düz'ü bundan bir süre önce köşemize konuk etmiş, 2500 dönüm belediye arazisini usulsuz bir şekilde toptan sattığını yazmıştık.
Bunun 2000 dönümünde sanayi sitesi yapılacaktı.
Bir köy belde başkanının yaptığı uyanıklığa bakın; rant için tarım topraklarını sanayi bölgesi ilan edebiliyor.
Allah'tan namuslu yöneticiler, yazdıktan sonra duruma el koydular, soruşturmalar yaptılar. ‘‘Her seçmene arsa vaat ederek’’ başkan olmayı beceren Bayram Düz'ü yargıya sevk ettiler.
Arsaların çoğu kurtarılmaya başlandı.
Şimdi bu belediye başkanının ne haltlar yaptığını, makam odasında yaralanan sekreterinin neler söylediğini ibretle okuyoruz.
Düz bundan sonra lideri Tansu Çiller'e bakalım nasıl hesap verecek?
Cezaevleri istemiyoruz
Trakyalı işadamları bildiri yayınladı:
TRAKYA Bölgesi'nde Adalet Bakanlığı'nın yapmayı plandığı cezaevlerine karşı tepkiler giderek büyüyor. Çorlu, Edirne, Hayrabolu, Keşan, Kırklareli, Lüleburgaz, Tekirdağ ve Malkara Ticaret Borsası ile Ticaret ve Sanayi Odaları Başkanları geçen hafta sonu toplanarak, bakanlığa hitaben bir bildiri yayınladılar. Bildiri şöyle:
‘‘Dünyada üretilmeyen tek şey topraktır. Bilinçsiz ve kontrolsüz sanayileşme yüzünden verimli topraklarını kaybeden Trakya'ya yapılması düşünülen cezaevi bu kaybı hızlandıracaktır.
Bütün tarih boyunca her zaman devletinin yanında ve kanunlara saygılı olan Trakya halkının yaşadığı ortamın cezaevleri yapılmasıyla halkın huzursuzluğunun artacağı kaçınılmaz bir gerçektir.
Bu durum karşısında Trakya'mızın eğitim, kültür, sağlık ve turizim etkinlikleriyle bezenmiş bir Avrupa kenti görünümü kaybolacaktır.
Yeterince göç almış, çarpık kentleşme yoğunlaşmış Trakya'ya düşünülen cezaevleri sosyal dengeleri tamamen bozacak ve çevrede huzur kalmayacaktır.
Ülke ekonomisine maddi katkıları yanında kültürel ve sosyal açıdan da öncülük eden modern görünümlü, üniversiteleriyle, serbest bölgeleri, havaalanları, limanlarıyla, dünyaya açılan kapılarıyla ihracata yönelik katkıları ve yarattığı istihdam kapasitesiyle örnek bölge Trakya'ya yapılması düşünülen cezaevleri son derece haksızdır.
Şu anda Tekirdağ'da 2 adet F tipi cezaevi yapılmış ve faaliyettedir. Yukarıdaki görüş ve endişelerimiz nedeniyle daha fazlasının yapılmasını bizler oda ve borsa başkanları olarak istemediğimiz gibi mevcutların daha fazla büyütülmesine de karşıyız.
İstanbul'a yakın olması istenilen cezaevlerinin, ekonomik ve tarımsal değeri olmayıp kullanılmayan ve de yerleşim bölgelerinin dışında olan Karadeniz kıyısındaki eski kömür ocakları çevresinde yapılmasının daha uygun olacağı görüşündeyiz.’’
(Not: Bir yüksek bürokrattan, Silivri'de özel şahıstan 4.2 trilyon liraya yapılan kamulaştırma üzerinde Ankara'da ciddiyetle durulduğunu öğreniyoruz... Biz Adalet Bakanlığı'nın yaptığı yanlışları, milletvekillerinin tepkilerini ve görüşleri aktarmaya devam edeceğiz.)
Adana'da şeytan üçgeni...
ADANA TCDD 6. Bölge Müdürlüğü'ne ait şehrin en güzide yerlerindeki arsalar son 4 yıldır teker teker ilçe belediyelerine peşkeş çekiliyor. Özellikle Seyhan Belediyesi, buraları da neyin karşılığında ise müteahhitlere ve benzincilere satıyor. Tabii ki bu işten en çok zararlı çıkan TCDD oluyor. Peki TCDD'nin Adana'daki taşınmazlardan sorumlu olan Sunay Midilli ve Derya Hallaçoğlu bu arsa talanına neden göz yumuyor? TCDD arazisinden, 20 katlı iş merkezi ve benzin istasyonu imar ruhsatlı 4 dönüm Selahattin Çolak'a verildiğini biliyor musunuz? Benzer bir şekilde Altın Kupa Restaurant ve Sular Sineması'nın yanında bulunan 4 dönümlük alan da yine geçen dönemki ANAP'lı Seyhan Belediye Başkanı Ahmet Cevdet Yağ'a ikram edildi. Yağ, çeşitli iddialardan Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. ‘‘ANAP'ı Adana'da bitiren adam’’ olarak anılan Yağ'ın, o zaman nasıl aday yapıldığını bize anlatacak birileri yok mu? Bugünlerde CHP'ye yanaşmaya çalışan Uğur Aksöz'e sorsak, acaba eski ANAP milletvekili size bildiklerini anlatır mı? (Yağ ve ekibi, şimdilerde Mersin Belediye Başkanı, DSP'li Macit Özcan'ın danışmanlığını yapıyorlarmış. Rastgele!)
Biz TCDD arsalarına devam edelim...
TCDD görevlileri Midilli ve Hallaçoğlu'nun, Ahmet Cevdet Yağ'a ve TCDD'nin 20 yıllık kiracısı Selahattin Çolak'ın bu ilişkilerini büyüteç altına almakta yarar var. TCDD 6. Bölge, işadamları ve belediye arasında kurulmuş olan 'Bermuda şeytan üçgeni'ni kıracak, hesap soracak bir makam yok mu? MHP'nin elindeki TCDD, peşkeşe karşılık uyumaya devam etmezse tabii... Siyasetçi elini devletten çeksin derken, sadece milletvekillerini anlamamak lazım, belediye başkanlarını da unutmamak gerekiyor.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Türkiye'de özel sektör zararlarını kamulaştırıyor, para edecek kurumları da özelleştiriyoruz.’’
(Zekeriya Temizel)
MESAJ
ÇAPA Tıp Fakültesi Temel Bilimler'in mikrobiyoloji laboratuvarına oğlumun bir tahlili için gittim. Orada bir görevli vardı; Nesrin Yavaş. Bize karşı tavrını bıraktım, işine de saygısı yok. Ne sorunu varsa çok sinirliydi. Bağırdı, küfürler etti. Doktorlar bile şaşırdı. Görevliler az maaş alabilir, moralleri bozuk olabilir. Zor günlerden geçiyoruz biraz saygı lütfen. Işık ARCA-KADIKÖY
Paylaş