Yalçın Bayer: Yeter! Söz milletin






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Nerede o eski CHP Kongreleri

CHP'nin Ataköy'deki Ahmet Cömert Spor Salonu'ndaki il kongresine girerken şaşırıyorsunuz. Heyecan yok, tartışma ve de kavga yok.

Ercan Karakaş, Mehmet Moğultay, Gürbüz Çapan ve ekipleri de yok.

Sadece eski yüzleri görüyorsunuz; kongreye katılanların yaş ortalaması 50'leri buluyor. Moralsiz bir hava...

CHP'nin bilinen kongrelerine göre alışılmadık görüntüler. Genel Sekreter Önder Sav'ın divan başkanı olması biraz garip karşılanıyor.

Eski milletvekili Ayhan Altuğ; ‘‘Nerede benim eski Cumhuriyet Halk Partim’’ diyor. Çok tepkili Ankara’ya.

Eski İl Başkanı Ethem Cankurtaran, ‘‘Bu partinin İstanbul'daki 32 ilçesinde örgüt organlarında 1600 kişinin görev alması gerekiyor; ne yazık ki salonda bu kadar partili yok‘‘ diye hayıflanıyor. Erdal Kalkan, Baykal'a karşı muhalifleri desteklemek üzere İstanbul'a gelmiş, ‘‘Bu partiyi bitirtmeyeceğiz’’ diye konuşuyor. Eski il başkanı Bozkurt Nuhoğlu, 13. maddeden partiye 8 bin kişinin kaydedilmesini eleştirirken. Ali Topuz’u hedef alıyor.

CHP'ye binlerce üniversiteliyi kaydettiğini açıklayanlara, ‘‘Nerede bu gençler’’ diye soruluyor. Bunun yanıtını kimse veremiyor.

PM üyesi Berhan Şimşek, DSP, ANAP ve MHP'ye ağır eleştiriler yönetirken, ‘‘Milliyetçilik ve mukaddesatçılığın artık iflas ettiğini, artık Türk-İslam sentesinin yerini de Türk-ABD sentezinin aldığını’’ söyledi. En çok alkışlanan konuşmalardan birini de eski il başkanı Mehmet Bölük yapıyor:

‘‘Genel Başkan'dan rica ediyorum; genel başkan partimizin babasıdır, evlatları birbirimerniden ayırmasın’’

Bugünkü seçimlerde Ali Topuz ile Cemal Özdemir başkanlık için çekişecek.

Demokrasiyi sulandırmak

DEMOKRASİNİN en önemli öğesi temsil öğesidir. Bazı insanların bir araya gelerek kendi aralarında seçim yarışı içine girmeleri ve bunu da demokrasi diye topluma yurturmalarına bir anlam veremiyorum. Seçim demokratik gelenek içinde bir biçim sorunudur. Fakat bu biçim içerikten yani 'temsil'den yoksun olursa, yapılan eylemi yani seçimi, demokratik diye nitelendirmenin anlamı olamaz.

Ülkemiz seçmeninin siyasete katılma olgusu zayıftır. Bunu yadırgamıyorum. Ekonomik sorunlarını çözememiş toplumlarda, insanların siyasete zaman ayırabilmeleri ve etkin katılım göstermesi, özellikle büyük kentlerde çok kolay değildir. Ülkemizin idari yapısı göz önüne alındığında, özellikle kentli insanın, yaşadığı çevreden haberdar olabilmesi, onu denetleyebilmesi, kararlara katılabilmesi olanaklı değildir.

Bütün bu gerçekleri görmezden gelip, örneğin İstanbul'da ANAP ya da CHP'de aktif siyasete katılanların sayısı bini bulmuyor. Bu kişilerin kendi aralarındaki seçime demokratik seçimler diyebilir miyiz? Ben diyemem. Çünkü siyasi yarışın taraftarı, sadece kendilerini temsil etmektedirler. Kimsenin kongresine gölge düşürmek haddimize düşmez. Tepkim 'demokrasi' kavramının sulandırılmasınadır.

Taşkın ESLEK

Trafik Vakfı sorgulanmalı

İSTANBUL Trafik Vakfı'nın 14 milyar lira parası Mart ayında kasadan çalınır. Bunun üzerine orada çalışan kasa sorumluları da dahil 10 kişi görevden uzaklaştırılır. Soruşturmalar sürer fakat bir sonuç çıkmaz. Para bir anda yok olmuştur. Ama fatura orada çok az ücretle çalışan bir kaç personele çıkar. Girişimlerine karşın bugüne kadar göreve başlatılmazlar. Bu işçilere kimse ne 'siz hırsızsınız, ne değilsiniz' der, ne de işlerine son verilir. 10 kişi aylardır maaş alamazlar, evlerine icra gelir.

İşçiler haklı olarak soruyorlar:

‘‘Eğer hırsızsak işimize son versinler, değilsek görevimize döndürsünler ya da tazminatımızı verip işten atsınlar. ’’

İstanbul Vali Yardımcısı Hüseyin Ece'nin bunlara yanıt vermesi gerekiyor. Ayrıca eşine tahsis edilen 34 GH 630 plakalı makam aracı vakfın mıdır?

Vakıf Genel Müdürü Ergun Öztaner'in işe aldığı 'S.' adlı öğrenci Bursa'da okuyup, vakıftan maaş alabilir mi?

Personel Müdürü Atilla İşmen, iş kazası gösterip SSK'dan para alabilir mi? Raporlu iken neden işe gelinir?

Trilyonluk geliri olan vakfın paraları nereye gidiyor?

Yoksa vakıf, arpalık oldu da Vali Çakır'ın haberi mi yok?

Eminönü'nde sürek avı

EMİNÖNÜ Belediyesi ekiplerini dün gece (önceki gece) Sirkeci'de başı boş köpekleri silahlarla öldürürken gördüm. Gözlerime inanamadım; iki köpeğin acımamızca katledilişini... Üç köpeği de kovalıyorlardı. Ölen köpeklerden birisi dakikalarca acı içinde kıvrandı. Bu uygulama orada bulunan herkesin tepkisine neden oldu. FP'li başkan Lütfü Kibiroğlu'na sormak gerekiyor; bu hayvanların suçu, günahı ne? Bunların günahını Allah katında nasıl verceksiniz? Turistik bir bölgede bunu yabancı turistler görse İstanbul'a hangi gözle bakarlar? Hani Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimse alamazdı. Hayvanseverler, gidin Kibiroğlu'nun insanlık dışı katliamını protesto edin. Ş. Edip METİNOL-İSTANBUL

İnsanlığımızı mı kaybettik?

ÇOK büyük bir facia yaşadık. 34 aslan gibi Mehmetçiğimizi kaybettik. Yüreğimiz kan ağlarken bazı özel TV'ler vurdumduymaz halde, baldırbacak gösterip, müzik-eğlence programları yayınlıyorlar. Ölenler bizlerin evlatları, abileri, kardeşleri değil mi? Hiç mi vicdanları sızlamadı? Nedir bu? Bu gibi facialarda veya afetlerde biraz saygılı olmak gerekmiyor mu? Ne oldu bizlere, yoksa insanlığımızı mı kaybettik?

Ömer YILGINCA-ADANA

Takıldım abi

HAKAN Peker, Popçular Derneği Başkanı mı nedir; söylemiş: ‘‘Tarkan'ın Aldo'dan farkı yok.’’ El insaf kardeşim. Sen adamı çekemiyor musun ne?.. Hadi dernek başkanı olmasan diyeceğim ki, adamın derdi olabilir. Ama sen bir sorumluluk taşıyorsun, bir yerin var. Hem bayram değil seyran değil. Neden öyle konuşuyorsun? Ayıptır. Siz Tarkan'ı Aldo ile nasıl aynı kefeye koyarsınız? Çekemiyorsunuz demek ki... Yoksa MHP'li Mehmet Gül'e destek mi olmak istiyorsun? Gizli bir tutucu musun, lütfen kendine gel ve düşünerek konuş.

Aydın TANRIVERDİ-İSTANBUL

Tek Donkişot biz miyiz?

BİR nevi Donkişot'luk yaparak AB ile GB'ye girdik. Sonuç ortada: 5 yılda 50 milyar doları aşkın ticaret açığı... Ama bunlardan şikáyetçi olan pek yok. Yoksa bir satıp iki alan Türkiye, 2000 yılında verdiği 27 milyar dolar dış ticaret açığından çok mu memnun? İthalat rantları çok mu tatlı geldi?

Ulusal Program'ı hazırladık ama GB'nin, krizi de yaratan zararından hiç söz etmiyoruz. AB'nin lobileri ise sadece 'insan hakları ve demokrasi' diyor. Bu işin ekonomik yönü hiç yok mu? Yoksa biz çok mu zenginiz? Lobiciler taktikleriyle 'yeni kapitülasyonları' güzelce maskeliyorlar. Bu durumda, esnafı ve KOBİ'leri çökerten bu ithalat patlamasına kim, nasıl karşı koyabilir?

AB ise ne krize karşı kılını kıpırdatıyor, ne de vaat ettiği yardımları yapıyor.

Allah aşkına, biz tam üye olmadan GB'yi hangi akılla kabul ettik? Buna karar verenler bu 50 milyar dolar açığı hiç düşünmediler mi? Değil tam üye olmak, müzakere masasına oturmak bile Kaf dağının arkasında iken, Türk ekonomisi bu kan kaybına nasıl dayanır? 13 aday üye içinde bizim gibi AB'ye teslim olan bir başka Donkişot var mı? TÜSİAD, TOBB ve İKV bu konularda neden susuyor?

Büyük umut bağladığımız Sayın Derviş, programında umarız GB faciasını da düşünür.

Mümtaz SARI-ANKARA

İnciser Hanım’a

ANKARA'dan bir okurumuz hatırlatıyor:

‘‘İnciser Garipoğlu hanımefendi, CASA uçakları konusunda çok şey biliyor. Ah bir konuşsa da olanları öğrensek...’’

Haberin Devamı

Adaleti taşeronlarla aramayalım

BİZİM insanımız (en tepedeki kanun yapıcılardan kanun uygulayıcılara, kanunu gözetenlerden uymak zorunda olanlara kadar), kurallara uymama ve kanunlardan korkmama gibi bir kötü alışkanlığa sahip. Bu ya bizim yapımızdan ya da mevcut kanunlardan kaynaklanıyor galiba.

Hürriyet'in 'Ben Olsam' kampanyasında yazılmış önerilerde, kimi önce eğitim, kimi sağlık, kimi ekonomi diyor. Sizin de gözünüze çarpmıştır. Fakat tüm bunların hepsi bir kısırdöngü ile birbirlerine bağlı konular. İyi eğitim sistemi için güçlü ekonomi; güçlü ekonomi için gelişmiş sanayi; gelişmiş sanayi için sağlam yatırım; sağlam yatırım için iyi eğitime gerek vardır.

Tüm gelişmiş ülkeler, her şeyden ama her şeyden önce, hukuk-adalet sistemlerini kurmuşlardır. Adalet sistemi hem yaşamın, hem de mülkün temelidir.

Yıllık gayrisafi hasılası 200 milyar dolara yakın olan Türkiye'nin bu gücünü doğru kullandığını düşünelim bir kere... Belki de bu güçle çok iyi bir eğitim sistemi, sağlık sitemi kurulabilecekti.

Sonuç olarak; herkes (kanunu yapan da, uygulayan da, işini yanlış yapan da veya hiç yapmayan da, kırmızıda geçen de, kırmızıda geçeni görmezlikten gelen de, kırmızıda geçip ceza yazmasın diye polisi sürgünle tehdit eden de, vergi kaçıran da, vergileri çarçur eden de) adaletten korkmalıdır.

Yoksa adalet taşeronlarla aranabilir veya daha kötüsü başka hukuk sistemi arayışları başlayabilir.

Oğuz BAYSAL-ANTALYA

Neden bekletiliyor?

EVLİLİKLERDE edinilen malların paylaşımıyla ilgili yasa hálá Meclis'te bekletiliyor. Nedenini hemen söylüyorum:

Vekillerin çoğunluğu ağa olduğu ve birçoğunun da beş tane eşi olduğu için...

Şenol ÖZTÜRK

MESAJ

TAŞUCU Belediye Başkanı'na bir okurumuz sesleniyor: Kıbrıs'ta askerlik yapanlar bilir: zordur, adadır, susuzdur. Mehmetçik bunları da göğüsler. Gel gör ki, vatani görevini yapmak için yola çıkıldığında kendisinde çok az olan ya da olmayan 10 milyon lirayı, Taşucu Belediyesi adeta haraç gibi alır. Belediyenin bu davranışına hiç kimsenin aklı ermiyor. Mehmetçik'ten bu para alınmasa belediye batar mı?

KÜÇÜKÇEKMECE yıllardır yerel yönetimin bakımından sıkıntılı bir ilçe. Durum böyle olunca sorunlar da büyüye büyüye bir dağ oluştu. Buna örnek Kanarya Mahallesi'ne lütfen bir gün misafir olun; size sorunları gösterelim. Küçükçekmece Belediyesi ilgisiz. Büyükşehir ilgisiz, İSKİ için bir şey söylemeye gerek yok. Yaralarımız kanıyor.

Ferdinaz KOYUNCU-KÜÇÜKÇEKMECE

Yazarın Tüm Yazıları