Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Vatandaşın torpili Ecevit

Her seçim öncesinde Erhan Göksel vardır. En çok tartışılan araştırmacıdır. Her liderle ilişkisi vardır. Bazısına göre, ‘nabzı’ en iyi tutandır; bazısına göre de ‘palavracı’... En güzel sözü de bir milletvekili söylemiştir: ‘‘O azarcı danışmandır, her lider ona danışır.’’

Kendisi de ‘‘ben doğrucuyum’’ der.

Türkiye'nin siyasal eğilimlerini çok güzel anlatır.

Özal, Kahveci, Demirel, Çiller, Yılmaz ve Baykal'la -2 ay- çalıştığını, Ecevit ve Erbakan'la ise profesyonel bir çalışma yapmadığını söylüyor.

Bu seçimde hiçbir liderle çalışmadığını bildiren VERSO'nun sahibi Erhan Göksel'le, seçimleri konuşuyoruz:

- 18 Nisan'da olabilecek en kötü tablo nedir?

- CHP ile MHP'nin barajı geçmemesi çok önemli değildir. Ama CHP barajı geçemez, MHP geçerse bu sistemin sonu olur. Çünkü, FP, DYP ve MHP ile 1970'lerdeki MC kurulur. Bu tablo geçerse başkanlık sistemine geçilmez. Demirel'in görev süresi uzar.

- CHP kendisini nasıl kurtarabilir?

- Üç büyük şehirdeki adaylarının alacağı oyla... Ama kurtulması çok zor. ÖDP, İP ve BP ile ittifak yapabilirdi ama artık geçti. Aslında CHP barajı geçse de kurtulamaz, barajın altında kalırsa kurtulur, yeniden örgütlenir.

ALEVİLER HAREKETLİ

- Alevi oyları...

- Bugüne kadar Türk siyasal hayatında son derece katı ve esnemeyen bir seçmen davranışı gösteren Aleviler'in ilk defa bu seçimde hareket halinde olduğu gözlemleniyor. Alevi taban kendi fikrini savunmaktan önce FP'yi durduracak partiye ya da adaylara yönelebilir. Bu CHP olmazsa, DSP olabilir. Bu bakımdan seçimlerde en önemli rolü Alevi kitlesi gösterecektir. Çünkü bir gecede oyları % 7-8 oynayabiliyor.

- Seçmeni yerel seçimler mi, milletvekilliği seçimleri mi ilgilendiriyor?

- Siyaset tarumar olmuş, halkın siyasetçiye güveni kalmamış apolitik bir tablo yaşıyoruz. Genel eğilim belediye seçimlerine önceliği gösteriyor. Belediyede tercih ettikleri adayın partisine de kısmen oy verecekler. O yüzden büyükşehir belediye başkan adayları çok önemli. Ecevit'in, istanbul'a Zekeriya Temizel'i koymasının nedeni de bu... Temizel'in oyları DSP'yi büyütecektir.

- Bu seçimler, 1989 seçimlerini anımsatmıyor mu?

- Evet ama tersine benziyor. 1989'da Özal rüzgárı durdurulmak isteniyordu. Özal'a kızan SHP'ye oy verdi; örneğin Dalan'ı indirdi.

KERHEN OY

- Dört büyük şehri neden önemsiyorsunuz?

- Evet, buralarda iddialı aday çıkartamayan partiler, DYP ve MHP ciddi biçimde oy kaybına uğrayacaklar.

- Aday mı, parti mi?

- FP hariç adaya seçmen bakıyor. Adaya bakarım diyenler yüzde 85... Eskiden bu yarı yarıyaydı. Partiler halkın gönlünde yok, kerhen oy veriliyor. Çünkü hiçbir parti birbirinden farklı değil. Geçenlerde bir aday, ‘dört partiden teklif aldım’ diyordu.

- Genel eğilim ne gösteriyor Türkiye'de...

- Türkiye genelinde yepyeni bir rüzgár esiyor. Apo olayından sonra Bülent Ecevit, ciddi bir rüzgár aldı. Bu olaydan sonra önceki son oy oranına göre, 5 ile 7 puan artacağını hesaplıyoruz. Bu da DSP'nin yüzde 20'nin üzerine çıkacağını gösteriyor. Burada ilginç bir durum var; seçmen, özlediği ciddi devlet adamlığını Ecevit'te, Apo olayıyla test etti. Araştırmalarımızda oyunu değiştiren seçmenlerden bu yanıtları aldık. Sonra, Ecevit'in Apo olayını istismar etmemesi, Apo'nun kasetlerinin dağıtımında medya arasında ayrıcalık göstermemesi, halkı kucaklayan icraatlar yapması, 55. hükümetin bütün iyi yanlarının Ecevit'in bakanlarına atfedilmiş olması, yine geçmiş hükümetin bütün olumsuzluklarından bağımsız tutulması böyle bir rüzgárı estiriyor. Örneğin, memur sınavlarının ÖSYM tarafından yapılacağını açıklaması, halkın torpilinin Ecevit olduğunun en önemli kanıtı sayılabilir. Değişmeyen kasketiyle halk, Bülent Ecevit'i kimliğinde görüyor. DSP'nin kampanya yapmasına bile gerek yok artık.

- Bağımsız Mehmet Ağar ne yapabilir?

- Elazığ'da en büyük partiye iki kat fark atar. Bursa'da da Naim Süleymanoğlu, göçmenlerden kayda değer oy alır.

DSİ Edirne 11. Bölge Müdür Yardımcısı Hüseyin Erkin'in, genel müdür olmak için bir siyasetçiye gönderdiği mektupla ilgili ‘Koltuk Hırsı’ (23.2.1999) yazısı üzerine arayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Prof. Ziya Aktaş, ‘‘İnceletiyorum, varsa bu tür memurları temizlemek lazım’’ dedi. DSİ Genel Müdürü Prof. Dr. Doğan Altınbilek ise müfettiş incelemesi sonunda ‘‘Mektubun Hüseyin Erkin tarafından yazılmadığının ve imzanın sahte olduğunun anlaşıldığını’’ bildirdi. Hüseyin Erkin de, mektubun düzmece olduğunu savundu ve ‘‘Çamur atılıyor. Benim mühendisliğim yargılansın’’ diye konuştu. Ancak biz Erkin'in bölge müdürü olabilmek için partilerin kapılarını nasıl aşındırdığını, milletvekillerine kendisine hangi yanıtı verdiğini biliyoruz. Yoksa, bu mektup kendisini karikatürize mi ediyordu?



Yazarın Tüm Yazıları