Paylaş
Bilican ve Oduncu'dan açıklamalar...
Çetelerin nefesi kesildi!
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne 3. kez getirilen Necati Bilican, dünkü yazımız üzerine üzüldüğünü belirtti. Uzun konuşmamızda, kendisine ‘‘Çeteler ne oldu’’ diye sorduk, ‘‘Geçen 11 aylık genel müdürlüğüm döneminde çetelerin nefesi kesildi’’ dedi. Söyledikleri şuydu:
‘‘Kararnamemin onaylandığı sırada bu yazının çıkması beni çok üzdü. Mahkeme kararının uygulanması için sessiz sedasız görevden ayrıldım. Bu 40 günlük süre içinde bir takım oyunlar oynandı. Elbette benden rahatsız olanlar vardır; kendi kusurlarını, özürlerini görmeyip hakkımızda çeşitli iddialarda bulunmaktadırlar. Teşkilatta arzuladığını bulamayanlar vardır. Ben idare-i maslahatçı değilim; her saniyesini dinamik tutan bir insanım. Yıllardır toplumun önünde bir insanım. Hayatımda aşırı bir şey yoktur, mütevazı yaşarım. Yanlış yapana müsamaha etmem. Polis teşkilatı benim dönemimde toplumun saygısını kazanmıştır. Eğitime benim kadar önem veren bir Genel Müdür yoktur. Atatürkçü, demokratik ve laik cumhuriyetin bir mensubu olarak, çeşitli kritik görevleri yüzümün akıyla yaptım, yapmaya çalışıyorum. Oğlum turizm eğitimi yapmaktadır. Koruma Kurulu'nun kararıyla iki korumasının olduğu doğrudur. Sözü edilen eğlence yerleri, herkesin bildiği yerlerdir. Şimdi Bodrum'da terasladıkları bir arsada bir takım hizmetler veriyor, arkadaşlarıyla, hamburger, gazoz satıyor. Kızımın düğününde havai fişek atılacağından haberi yoktu, Vilayetevi'nde bu olağan bir şeymiş.’’
Bilican, pazartesi günü makamına oturacağını da bildirdi.
Susurluk soruşturması devam ediyor
BAŞBAKANLIK Teftiş Kurulu Başkan Vekili Osman Nuri Oduncu, ‘‘Ben şimdiye kadar kimseden görev istemedim’’ dedi. Dünkü yazıda hakkındaki iddialar konuşunda şöyle konuştu:
‘‘1974 SBF mezunuyum. Bugüne kadar müfettiş olarak çalıştım, 1987'den beri de Başbakanlık Teftiş Kurulu'nda görevliyim. Kutlu Bey'den önce kurula 14 ay vekillik yaptım. Şimdi de yapıyorum. Kurul Başkanlığı'na atanmam için kararname dolaştırıldığını yazınızdan öğrendim. Bu konudaki kulisi yürüttüğü yazılan İlkay Karakoç'la SBF'deniz ama kendisi bizden 9 dönem önce mezun olmuştur. Bazen iş gereği telefonlaşırız ancak bir kez beraber olduk. Eğer böyle bir pazarlık olsaydı, 5 Haziran'dan beri vekaletle oturmazdım. Zor bir görev yapıyor, ciddi konularla uğraşıyoruz. Çalışmalarımızda bizi zedelemek, gölgelemek isteyen insanların olduğunu da biliyorum.’’
Başka konulara geçiyoruz. Başbakanlık'ta 20 müfettişin olduğunu, geçen yıl da 10 yardımcının alındığını, ellerindeki dosya sayısının 80-90'ı bulduğunu belirtti, ‘‘Sadece bu yılın başından beri Mesut Bey'den, Kutlu Savaş dönemi dahil, soruşturma veya sonuç için 90 dosya için ‘olur' aldık’’ dedi. ‘‘Ya Susurluk?’’ dedik:
‘‘Susurluk devam ediyor. Bazı soruşturma önerileri devam ediyor, biten raporları Başbakan'a gönderiyoruz, bazıları üzerindeki çalışmalarımız da hâlâ sürüyor.’’
Soruşturmalar doğru ama...
SAĞLIK Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği; Ankara Hastanesi Baştabip Yardımcısı Opt. Dr. Haluk Dervişoğlu ile ilgili olarak yazdığımız ‘‘Bu doktoru kim koruyor?’’ (15.7.1997) başlıklı yazıya, Bakanlık Personel Genel Müdürlüğü’nden aldığı bilgiyi aktarıyor:
‘‘Ankara Hastanesi Baştabip Yardımcısı Op. Dr. Haluk Dervişoğlu hakkında soruşturma yapıldığı doğrudur.
Ancak, soruşturma sonucunda hastane müdürü Nevzat Adıbelli'ye hakaret ve tehditlerde bulunduğu hususunda tanzim edilen fezlekenin Ankara İl İdare Kurulu'nda görüşülmesi neticesinde; İl İdare Kurulu'nun 28.10.1997 tarih ve 2/K-253 sayılı kararı ile adı geçenin Men'i Muhakemesi'ne karar verilmiş ve İl İdare Kurulu'nun Men'i Muhakeme kararı Danıştay 2. Dairesi tarafından onanmıştır. Yine aynı konuda düzenlenen idari raporda adı geçen şahıs hakkında teklif edilen disiplin cezası, Ankara İl Disiplin Kurulu'nun 3.2.1998 tarih ve 5/K-6 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Müfettiş raporlarındaki iddialarla ilgili olarak ilgili kurullarda ve yargı organlarında men'i muhakeme kararı ve disiplin cezası ile tecziyesinin reddine karar verilen Dr. Haluk Dervişoğlu hakkında ayrıca bir idari tasarrufta bulunulmamıştır.’’
Dervişoğlu'nun avukatı da, yaptığı açıklamada aynı bilgileri aktarırken, mevekkkilinin sık sık sık ‘rapor’ alması konusunda şöyle diyor:
‘‘Devlet Memurları Kanunu, memura hasta olma ve doktorlar tarafından uygun bulunduğu takdirde rapor alma hakkını tanımıştır. İnsanlar hasta olabilir. İyileşince de görevlerine devam ederler. Burada çarpık olan şudur; müvekkilimin gizli özlük dosyasındaki bilgilerinin hastane idaresi tarafından basına sızdırılması, sızdıran ve yazanlar hakkında tazminat ve cezayı gerektirdiği de açıktır. Müvekkilimin bir gecede sürgün yaptığı iddiasını ortaya atanlar ve yazanları ispata davet etmekteyiz.’’
Hukuk ve soruşturmalarda kimseye imtiyaz olmamalıdır!
Paylaş