Paylaş
Edirne'nin 'asayiş' dosyası karanlık
Edirne Valisi Mehmet Canseven'in açıklamalarını ve olayların ardındaki iddiaları aktarmaya devam ediyoruz:
Canseven'e uyuşturucu trafiğinin çıkış noktası olan Edirne'de polisin bu konuda hangi başarıyı gösterdiğini sormuştuk... Vali, uyuşturucu trafiğinin gümrük mühürlü TIR araçlarıyla yapıldığını, genelde ihbarlı olsun veya olmasın bu araçların gümrük görevlileri nezaretinde gümrük sahası içerisinde arandığını anlatıyor. Bu arada 29.4.1996'dan bugüne kadar Emniyet Kaçakcılık İstihbarat Harekat Şubesi'nce toplam 390 kg. eroin, 15 kg. esrar, 4.583 kg. asit anhidrit, 540.148 adet uyuşturucu hap, 550 kök hint keneviri ve 1.7 gr. kokain ele geçirildiğini bildiriyor. (Bunlar, polisin istihbaratı ile fiilen ele geçirilenler değil; gümrüğün yakalayıp ortak çalışma için polisin katıldığı olaylarda ele geçirilen uyuşturucular değil mi?)
PARK OTELİ NASIL KAPATILDI?
Vali, Park Otel'in kapatılma olayını şöyle anlatıyor: ‘‘24.3.1998'deki kontrolde genelevde çalışan Nurhayat Kantar ve Seval Güneş'in iki ayrı odada erkeklerle kaldığı ve şahısların genel kadın olduğu otel görevlilerince bilindiği halde oda verildiği tespit edilmesi üzerine görevlilerce tanzim edilen tutanak ilimiz Fuhuşla Mücadele Komisyonu'na gönderilmiş ve 15 gün kapatılmasına karar verilmiştir.’’ (10 Nisan Polis Günü'ne katılan Nurdan Torun ve saz arkadaşlarının 167 milyonluk otel harcamasının fatura edilmesine neden tepki gösterildi? Fatura daha sonra 60 milyona indirilerek ödendi. Polis, para istenmesinin hıncını turizm tescilli otele, genelevden iki kadın ve bir erkek gönderilip, sonra da basarak almadı mı? Ahlak Büro Amiri Murat İpek ile iki kadının patronu Mehmet Kula'yı daha önce otelde bir arada görenler can güvenliklerinden gerçeği açıklayamadıkları birçok kişi tarafından biliniyor. Otel yönetimi ise, vesikalı hiçbir kadını otele kabul etmediğini, kapatma tutanağından ise haberi olmadığını bildirip, yargıya başvurarak yürütmeyi durdurma kararı aldı.)
AH BİR KONUŞSALAR...
CEZAEVİ... Muazzez Ersoy'a Kervansaray'da silahlı saldırıda bulunan 7.5 yıla hükümlü Melih Yıldız'ın -1997 Kasımı'nda Tarım Açık Cezaevi'ne geldi- daha önce de otelde silah çekip barı boşalttığı iddiasına karşılık Vali, bu yolda polise bir müracaat ve ihbar olmadığını, bir duyum da alınmadığını bildiriyor. ‘‘Daha sonra polis ve savcılıkça yapılan soruşturmada, otel görevlilerinin ifadelerinde böyle bir olayın olmadığını beyan etmişlerdir. Otel görevlisi Mehmet Linga ise, Melih Yıldız olduğunu öğrendiği şahsın 6-7 ay önce otelin barında yine kendi arkadaşları ile kavga ettiğini, ancak silah çekme olayı olmadığını, şahısların beraberce ayrıldıklarını, bu olaydan polisin haberi olmadığını ve olay yerine gelmediğini söylemiştir’’ diyor. (Otel personeli Mustafa Bey ve Edirnespor kalecisi Serdar, baskı görmeseler de gerçeği bir anlatabilseler.)
POLİSİN AŞK TEKLİFİ...
‘‘Emniyet karakol ve birimlerinde 1997 ve 1998 yılı içerisinde kızlara aşk teklifi yapan polis şefi ya da memuru hakkında herhangi bir ifade alınmamıştır. Bu konuda herhangi bir müracaat ya da ihbar da mevcut değildir.’’ (Vali Bey, Edirne'de 1996 Nisanı'nda göreve başladığına göre, 1996 Haziranı'ndaki bir olayı yok sayıyor? Yoksa, başkomiser Murat Bey'in, aşk teklifi yaptığı Melodi Dilek Efe ile Semiha Diken'in bir karakolda alınan ifade tutanakları sizden saklanıp dosya kapatıldı mı? Şikayetçi kızların, ifadelerini alan komiser Kaan Yıkılmaz ve polis Recep Güneri'den olayın gerçeği öğrenilebilir.)
YAKALANMADAN BİLGİ İSTENDİ
İKİ SUÇLU KOLLANDI Vali Canseven, iki sanığın yakalanmadan suçlarının olup olmadığının Ankara'dan istenmesi olayı için de şöyle diyor: ‘‘Ayşe Kadın Polis Karakolu'na başvuran Dr. Turan Kür, İstanbul'da bir ev satışından dolayı dolandırıldığını sandığından kendisine yardımcı olunmasını istemiş, ön araştırma yapılmış, Tekirdağ, Saray nüfusuna kayıtlı Fikret Ergin Özalp ve Özden Bilgin Özalp isimli şahısların hangi suçlardan aranıp aranmadığı bilgi mahiyetinde Emniyet Genel Müdürlüğü, KİHBİ Daire Başkanlığı'na sorulmuş ve şahısların, çeşitli suçların -25 ayrı suç- faili olarak arandığı öğrenilmiştir.’’ (Yakalanmamış bir sanık için Emniyet Genel Müdürlüğü'nün gizli bilgilerin olduğu bir dairesinden bilgi toplanamayacağını Emniyet görevlileri bilmez mi? Sanık önce yakalanır, bilgi toplanır, soruşturma açılır, sonra savcılığa gönderilir. Suç yeri Edirne dışında olduğu için İstanbul'a neden bilgi verilmez? Yoksa, kollanan sanıkların suçlarının bilgisayara girip girmediğini öğrenmek için mi böyle kuraldışı bir işlem yapılmıştır?)
BU İHBARLAR NE OLDU?
Bu yazılar çıkınca elimize yeni belge ve bilgiler akmaya başladı. Gerçekten Vali'ye sormak gerekiyor? Kapıkule'de 1996 yılı sonunda PKK'nın gönderdiği bir bombacı grubu izleyen bir polis ekibinin, giriş yapan iki Rumen kadından rüşvet aldıklarına tanık oldukları polisler Mustafa Koca ve Sadettin Kalkan ile olaydan bilgileri olan Başkomiser Ramazan Bıçaklı ve Em. Amiri Nihat Bey'in adlarının geçtiği tutanak ne oldu? Yargıya intikal etti mi?
Bir polis memurunun, size 'Sayın Valim' diye hitap ettiği Kapıkule'deki rüşvet rezaletlerini anlatan mektup hakkında ne işlem yapıldı? İhbarda adları yer alan polisler hakkında soruşturma yapıldı mı?
Yine 1996 yılı sonlarında Ferid Aycan, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla Kapıkule'de bir ihbar sonucu yakalandı. Üzerinde iki sahte kimlik çıktı, kendisini 'itirafçı' olarak tanıtırken, İstanbul polisinin 'istihbaratçısı' olduğunu söyledi. Bir uyuştucusu kaçakcısı, polisin istihbaratçısı olabilir mi? Bu durumda Aycan nasıl yurtdışına çıktı? Olayla ilgili tutulan zabıtları, kendisine gönderilmesini isteyen Ankara'daki üst düzey Emniyet görevlisi kimdir?
Eski Ankara Emniyet Müdürü ve Elazığ Valisi olan Canseven, bu açıklamaları yaparken, soruşturmanın yapılması için mülkiye müfettişi istendiğini de açıklamasında bildiriyor. Canseven'in bu yazılardan rahatsız ve üzgün olduğu biliniyor... Geçen yıl ATV'nin 'Şok' programında 'Nicole Kidman'ın yılda bir kez Edirne Genelevi'nde çalışıyor' yolundaki şaka haberine inanıp, böyle bir kadının genelevde çalışmadığı açıklamasını yaptığı gibi...
Yağcıoğlu'nun ince vurgunu
SÜLEYMAN Yağcıoğlu, Özal döneminin milletvekilidir. ANAP'ın son Genel Kurulu'nda delegelere promosyon olarak çanta dağıtıp MKYK'ya girmeyi başarmıştır. Meclis kulislerinde kendisinden 'iş takipçisi' olarak söz edilmektedir.
Bu kişi, Çerkezköy'ün Veliköy Beldesi'nde, DYP Meclis üyesi Ahmet Uymaz'ı kullanarak, 100 dönüm kadar tarla kapatmıştır. Köylülere 100 milyar borç takmıştır. Ve de şimdi söylenen, bu tapuları teminat göstererek, Emlakbank'tan 600 milyar kredi aldığıdır. Bunu bize duyuran köylüler, ‘‘Mesut Yılmaz'ın haberi olsun; bizi kandırdı, onu bize teslim etsin, tarlalarımızı geri versin’’ diyorlar.
Paylaş