Paylaş
‘Süper Müfettiş’ Savaş, RTÜK'e gitmeden, gerçek faturaları getirtebilecek mi?
Ah şu gümrükler olmasa!..
Gümrüklerde yine fırtınalar esmeye başladı. Eski defterler birbiri ardına ortaya çıkıyor.
İpsala Gümrük Müdürü Hasan Yılmaz'ın, kızına beş yıldızlı bir otelde nişan töreni yapmasının ardından karşılıklı ihbar ve suçlamalar başladı. Bu arada Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ'ın geçmişteki uygulamaları da yeniden sorgulanmaya başlandı. Bunlar neler mi? Uludağ'ın, Gümrükler Genel Müdürü olduğu dönemde, müfettişlerin soruşturmaları sonucunda 59 bin 251 aracın Türkiye'ye kaçak olarak sokulmasından sorumlu olduğu belirtilen rapora ve verilen maaş kesme cezasına karşın bu göreve nasıl getirildiği... Osmanlı döneminden beri İstanbul'da kurulu bulunan Gümrük Teftiş Kurulu Başkanlığı ile İzmir bölümünün lağvedilmesi... Atamalarda yakınlarını kollaması gibi...
Bundan başka kaçakçılarla işbirliği yapan ‘Müfettiş Çetesi’ gibi olaylar Gümrükler'in yeniden mercek altına yatırılmasını gerektiriyor.
Bu arada, otomobil kaçakçılığının üzerine nihayet gidilmekte olduğunu, ancak bir takım güçlerin bunu engelleme çabalarına kalkıştığını öğreniyoruz.
Olayı hatırlatırsak... Geçen ay, binlerce Mercedes'in sahte faturalarla Türkiye'ye nasıl sokulduğunu ve Hazine'nin trilyonlarca lira zarara uğratıldığını uzun uzun anlatmış, bazı isimler ortaya atmıştık. Gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu da bizi arayıp açıklamalar yapacağını söylemişti. Maalesef bu açıklama bugüne kadar gelmedi.
MERCEDES VE BMW'NİN GÖREVİ
Ama biz öğrendiklerimizi aktaralım:
Önceki hafta Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan bir heyet ile Gümrük Başmüfettişi Bülent Ertem, İstanbul'da Mercedes Benz Türk AŞ ile BMW Türkiye mümessili Borusan'a gittiler. Bu heyete görevi, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş vermişti. Savaş da bu konudaki yazılı talimatı Başbakan Mesut Yılmaz'dan almıştı.
Mercedes ve BMW yetkilileri, daha önceki açıklamalarında, ‘‘Türkiye'ye sahte faturalarla sokulan arabaların orijinal faturaları bizdedir, istenildiği zaman bilgisayardan çıkarabiliriz’’ demişlerdi.
Israrlı yazılarımız üzerine harekete geçen ilgililer, firmalarla görüştüler. Firma yetkilileri, ‘‘Biz bunları size Ankara'ya getiririz’’ dediler ama bugüne kadar bir gelişme olmadı. Şimdi akla şu soru geliyor:
‘‘Sahte faturaların orijinallerini vermemek, ilgili suça iştirak anlamına gelmez mi?’’
Bu faturaların asıllarını istemek geçmişin Gümrükler Genel Müdürü, şimdinin Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ'ın görevi değil midir? Uludağ, yıllardır yapılan ihbarların üzerine gönüllü olarak gitmedi. Bu konudan neden rahatsız olduğu da pek anlaşılamadı.
Soruyoruz; kimler korunmak istenmektedir? Uludağ'ın Mercedes ve BMW yetkilileriyle bu konuda bir görüşmesi olmuş mudur? Türkiye'ye binlerce kaçak aracın girdiğini bilen Almanlar'ın üzerine neden gidilememektedir? Emniyet Müdürlüğü'ndeki bazı kişilerin bunda etkisi var mıdır?
SAĞIR SULTAN BİLİYOR
Uludağ hakkında sayısız iddialar olduğunu Ankara'daki sağır sultan bile biliyor. Ama bazı güçlerin kendisini kolladığı belirtiliyor. Zaman'dan Güntay Şimşek, ‘‘... gümrük müfettişleri, Uludağ döneminde kayıp olan araçları tespit etmişler; ama onun ifadesini 11 ay süre beklemelerine rağmen bir türlü alamamışlar. Uludağ sürekli olarak ifade vermekten kaçmış...’’ diye yazıyor.
Devlet geçmişte, halkı dolandıranları yakalayarak eli kelepçeli olarak getirmiştir.
Hazine'yi trilyonlarca zarara uğratanların üzerine cesurca gidilmemesi kişi ve kurumları zan altında bırakıyor. Trilyonluk kaçakçılığın Hayrettin Gökdemir'in oğlu Arif Gökdemir'e kadar ulaşacağından mı korkuluyor? Ispartalı olmak bir imtiyaz sayılmamalıdır. (Bir ihbara göre, Arif Gökdemir, Türkiye'ye 5 bin kaçak araba soktu...)
Olayın ayrıntılarına girdiğinizde dehşete kapılmamak mümkün değil. Gümrük teşkilatı mı bu bilgileri istemekte çekingen davranıyor, yoksa Almanlar mı domuzluk ediyor?
O bilgisayardaki gerçek belgeler ortaya çıkarılsa, bu soygunun boyutları gün ışığına çıkacak, kaçakçılar hak ettikleri cezaları göreceklerdir.
Hile-i şeriye!
BAKIYORSUNUZ dürüst görev yapmaya çalışan gümrük müfettişleri, eldeki bilgi ve belgelerin kendilerine aktarılmasını istiyorlar. Gümrükle ilgili çevreler ise bize ‘‘Haklarında çeşitli söylentiler bulunan Ramazan Uludağ Gümrük Müsteşarı, Şahin Sezer de Gümrük Muhafaza Genel Müdürü olarak kaldığı sürece bunları vermek kediye ciğeri teslim etmek gibidir.’’ diyorlar.
Uludağ ve Sezer'in yakın ilişkisine şu örneği aktarıyorlar:
‘‘Ali Akıcı, Uludağ ve Sezer'in en yakın adamıdır. Sezer'in de kirvesidir. Uludağ, kendisini başmüdür yapmak istemektedir. Akıcı'nın başmüdür olabilmesi için ya sınava girmesi, ya da sınavın koşulunun bulunmadığı Muhafaza'ya geçirilip daire başkanı olması gerekmektedir. Nitekim ikinci yola gidilir ve Akıncı, Adana Havaalanı Müdürü iken Gümrük Muhafaza Teşkilatı'nda daire müdürü yapılır. (Muhafaza'da hiç müdür yokmuş gibi...) Üç ay sonra Gümrük Başmüdürü olarak Habur'a atanır. Habur'da bir soruşturma geçirince merkeze alınır. Merkezde bir yıl kadar beklerken, müfettişler kendisini suçsuz bulurlar. Hemen Sinop'a geçici olarak Gümrük Başmüdürü olarak tayin edilir. Altı ay sonra da Yalçın Serinsöz'ün yerine Mersin'e verilir. Bu olayı eski Devlet Bakanı Ali Şevki Erek ve Ayfer Yılmaz çok iyi bilmektedir. Nitekim Yılmaz, o dönem Şahin Sezer'e 'senden memnun değilim, emeklilik dilekçeni ver' demiş, ancak Refahyol döneminde hükümet düşünce ne kadar şanslı oldukları bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bugün görevden alınmaya kalkılsa Uludağ'ın arkasında Ispartalı yakınları, Sezer'in yanında ise en az 20 milletvekili yer almaktadır.’’
Dürüst memur ne yapsın; ne devlete, ne mafyaya yaranabilmektedir.
Bu nedenle gümrükleri temizlemek zordur.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Faşist terörün tırmanışı ve Akın Birdal'a yapılan saldırı, Susurluk oyununun ikinci perdesinin açıldığını göstermektedir.’’
(CHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar)
Paylaş