Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı


Neredesiniz?


Kırklareli'nin Ergene kıyısındaki ilçesi Pehlivanköy'de pazar günü yapılan ‘‘Tertemiz Trakya, pırıl pırıl Ergene’’ mitingine, sınırlarında dereleri kirleten sanayilerin bulunduğu Çorlu (Ünal Baysan/CHP), Ulaş (Ömer Şakar/DYP), Çerkezköy (Dr. Remzi Garip/ANAP), Velimeşe (Mustafa Arslan/DYP), Veliköy (Hayrettin Dönmez/DYP), Kızılpınar (Adnan Er/ANAP), Muratlı (Salim Malcılar/ANAP), Uzunköprü (Ömer Kuldaşlı/DSP) belediye başkanları neden katılmadı? Böyle bir mitinge neden duyarlık göstermediler, halkı haberdar etmediler? Yoksa kendilerini suçlu mu hissediyorlar?

Tekirdağ Valisi Zeki Şanal ile Kırklareli Valisi Kemal Önal katılırken, Edirne Valisi Mehmet Canseven, niçin Pehlivanköy'e gelme zahmetinde bulunmadı?

Bunları çevreye duyarlı insanlar söylüyor. Ve ‘‘Bu mitingin ikincisi 15 Mayıs'ta Çorlu'da yapılacağına göre, inşallah kendilerini orada görürüz’’ diyorlar.

Çevreye duyarlı insanların seslerini yükselttiği bir sırada, Çevre Bakanlığı'nın, arıtması olmayan 19 tekstil fabrikasının kapatılması için 30 Mart'a kadar verdiği süreyi bu kez 1 Haziran'a kadar uzatması tepki yarattı.

İZMİT Şehir Tiyatrosu-Kızılay Kan Merkezi İşbirliğiyle 12-22 Nisan tarihleri arasında kan bağışı kampanyası düzenleniyor. Kampanya çerçevesinde Kızılay'a kan bağışında bulunanlara SEKA salonunda Şehir Tiyatrosu'nun 'Hamlet', 'Töre', 'Evlen-me', 'Avluda' ya da 'Devamı Olan Rüya' oyunlarından istenilen bir davetiye verilecek.

Küçük sanayiciye

yazık değil mi?

TÜRKİYE, yıllardan beri bir Avrupa devleti olduğunu kanıtlamak için uğraş vermektedir. Bunun için birçok uluslararası sözleşmeye -Paris, Münih, Nice, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü Sözleşmesi- imza koymakta ve yükümlülükler altına girmektedir. Bu anlaşmalar, Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde mekanizma veya şekil patenti alınan bir emtianın, Türkiye'de korunmasını sağlamaktadır. Protokol işlerini bilen uyanık Avrupalı firmalar, hiçbir yenilik unsuru taşımayan ve daha önceden bilinen modellere kendi ülkelerindeki resmi makamların hoşgörüsüyle patent almakta ve yukarıda belirttiğimiz anlaşmalara imza koyan Türkiye'de de haklarını koruma altına aldırmaktadırlar.

Yabancı firmalar, uygulamada mahkemelere patentini ibraz ederek, Türk firmalarının ürettiği malları toplatmakta, haksız rekabet davaları açmakta ve küçük sanayici son derece mağdur etmektedir.

Türkiye bu anlaşmalara, Avrupa Birliği'ne girebilmek için imza koymuştur. Ancak anlaşılmıştır ki Avrupalılar, bizi bu topluluğa almamak için ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır. Bugün biliyoruz ki Bulgaristan, Romanya hatta Güney Kıbrıs Rum Kesimi topluluğa alınacak, biz dışarıda bırakılacağız. Bu suretle, ‘‘Kabul etmezseniz AT'ye giremezsiniz’’ dendiği için onayladığımız ekonomik anlaşmalar nedeniyle Türk sanayicisi ağır darbeler yemektedir. Kanunları uygulamak zorunda olan mahkemeler, ister istemez uyanık Avrupalı'ya destek vermekte, küçük sanayicinin daha kaliteli olarak ürettiği ve piyasaya ucuz fiyatla sürdüğü mallar, mahkeme kararlarıyla toplatılmakta, sanayici kendi devletinden darbe yemekte, basit mallar için dışarıya döviz ödemekteyiz.

Bu anlaşmalara Türkiye, AB'nin kendisine getireceği ekonomik menfaatleri düşünerek girmiştir. Ancak menfaat elde edemediğimiz gibi, anlaşmalara uymak zorunda olduğumuzdan çığ gibi büyüyen zararlara uğramaktayız. Devleti idare edenlerin, mahkemelerin, mahkemeye rapor veren bilirkişilerin, bu hususları düşünmedikleri açıktır. Çünkü onlar salt kurallar içinde hareket etmektedir.

Malları, Avrupalı firmalarca toplatılan küçük sanayici, işine ve devletine küsmüştür. Üretmeme eğilimine girmiştir, satacak malı bulunmayan Türkiye'nin AB'ye girmesinin bir anlamı yoktur. Hükümetin, siyasi kısır döngüden kurtulup bu anlaşmaları askıya almasının tam zamanıdır. Aksi takdirde, Avrupalı firmalar Türkiye'de küçük sanayici bırakmayacaklardır. Hakimlerin ve bilirkişilerin de bu konuda hassas davranmaları gerekmektedir.

Yabancı ülkeler evvela kendi vatandaşını koruma altına alırlar. Bugün, bir Türk vatandaşı gerek Avrupa'da olsun, gerek Asya ülkelerinde, Türkiye'de patentli bir malı için yabancı ülke mahkemelerinden toplatma kararı alamamaktadır. Çünkü Türkiye'nin verdiği patentin dahi onlarca bir değeri yoktur.

Türkiye, maalesef hâlâ yükümlülüklerin ve menfaatlerin karşılıklı olması gerektiğini anlamamış ve Avrupa'nın kapitülasyonları altında kalmaya devam etmektedir.

İbrahim Eray BİLEN-Şişhane/İSTANBUL

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Yeni taban fiyatlarını 1998 yılı enflasyon hedefi kadar artırmayı planlıyoruz.’’

(Devlet Bakanı Işın Çelebi)













Yazarın Tüm Yazıları