Paylaş
Derviş, 1977 krizinde de görev almıştı
SAMSUN'dan S.Güzeloğlu, ‘‘Cem Boyner, YDH solcu partidir diyebilseydi, bugün tek başına iktidar olacaktı. O cesareti gösteremeyen Boyner, siyaseti bıraktı. Ancak kadroları Kemal Derviş ile iktidar ortağı oldu’’ diyor.
Ne tesadüf ki Kemal Derviş'in 1980 öncesinde de Türk ekonomisine neşter attığını öğreniyoruz. Kayseri'den dostumuz Recep Bulut, Derviş için, ‘‘Ne biz ona, ne de o bize yabancı’’ diyerek Emin Değer'in, ‘‘12 Eylül'e Doğru Türkiye-Oltadaki Balık Türkiye’’ başlıklı kitabının 251-255'inci sayfalarını göndermiş. Bu sayfalardaki Derviş ile ilgili yazıları okuyoruz.
‘‘İkinci MC'nin toplumda yeterli destek bulması sonucu, Ecevit'in yeniden hükümet kuracağının anlaşılması üzerine, 1977 sonlarında Dünya Bankası'ndan bir uzman gelir. Adı Kemal Derviş'tir. Attila İlhan, Derviş'in önceleri bir ara Ecevit'in danışmanı olduğunu yazıyor. Derviş azgelişmiş ülkelere ilişkin bir kalkınma programıyla gelir. Türkiye ile ilgili bir de rapor hazırlamıştır. Basına sızdırılan bu rapora göre...
Türkiye'nin sanayileşme stratejisinde değişiklik yapmak gerekmektedir. Bu ölçüde büyük bir ticaret açığı ile sanayileşme sorununu çözmek olanaksızdır. Onun için kimya, temel makine ve imalat, maden işleme gibi ağır sanayilerde gelişme beklemek gerçekçi değildir. Kaynaklar ihracata yönelik hafif sanayi dallarına kaydırılmalıdır. Ağır sanayiden gelişme beklenmemelidir.
Derviş, Dünya Bankası'nın Ecevit'in ekonomik programını öğrenmek ve ne yapması gerektiğini ona duyurmak için gelmişti. Yani uluslararası kurullar Ecevit'e tanı koymak isterler. Ne düşünüyor, ne yapacak? Türkiye, Ecevit döneminde sanayileşme hızını kesecek mi? Bunca borca ve sıkıntıya karşın kredi darboğazını aşabilmek için kendisinden istenilenlere 'evet' mi diyecek, 'hayır' mı? Bir araştırmadır Derviş'in yaptığı! Neden gerek görülmüştür bu araştırmaya, bu sorulara neden yanıt aranır?’’
1977'den 2001'e ne değişti?
Vatan haini aranıyor
TURİZM Bakanı Erkan Mumcu'nun Berlin'deki turizm fuarındaki Türk çadırı ile ilgili eleştirileri içine sindiremediği anlaşılıyor. Daha önce standı eleştirenlere ‘‘Beğenmeyenler vatanperver değildir’’ diye konuşan Mumcu, dün bu lafının dozajını artırarak, ‘‘Bunlar ahlaksız, bunlar vatan haini, verilemeyecek hesabımız yok’’ demiş. Ama ne yazık ki o somut sorulardan hiçbirine yanıt verme gereğini de duymuyor. O standın kime verildiğini, neden pahalı yapıldığını, diğer standlara göre rezil bir stand olduğundan hiç söz etmiyor. Gerçekler ortada ve bunları yazanları, söyleyenleri vatan haini sayıyor. Üç gündür yazdığımız yazılar içerisinde hesabının görülmesi gereken çok konu var. Ama o sorumluluk duygusu nerede? Bizce bu soruların yanıtını verip kamu vicdanını rahatlatan 'vatanperverdir'.
Bakan ayrıca ‘‘Sorumsuz otelcilerin canını yakarım’’ demiş. Peki ama turizmin başındaki sorumsuzların canını kim yakacak?
Turizmciliği bıraktım
BODRUM'dan Cihat Özer, ‘‘9 yıldır otelcilik yapıyorum. Ben de ‘Londra'daki gecekondu' rezaletine değinmek istiyorum.
Her yıl katıldığım ‘‘World Trade Market’’ Londra Turizm Fuarı, dünyanın en büyük turizm fuarıdır. Bu fuardaki standımız abartmasız tam bir 'gecekondu'. Fuardaki en kötü stand. Bir yıl önce yapılan standın çok kötü olduğunu, gelecek yıl daha iyi bir stand kuracaklarını söylemişlerdi. Peki bu yıl bu gecekonduyu oraya kim koydu? Turiste ihtiyacımız yok, Türkiye'ye gelmeyin der gibi bir halimiz var! Çok üzücü bir durum.
Daha da üzücüsü, geleneksel Türk gecesi adı altında Londra'da Hilton Oteli'nde her yıl yemek verilir. Ben bu yıl protesto ettim, gitmedim. Turizm Bakanlığı'nca finanse edilen bu gecede yemekler yenilir, göbekler atılır. Bu yıl da aynısı yapılmış ve 200 kişi katılmış. Bakanın kendisi kalkıp göbek atmış. Peki orada turizmin hangi sorununu çözdüler? Turizmin hangi yarasını sardılar? Nedir bu savurganlık, bu yemeğin maliyeti kaça patladı? Londra'da kurulan gecekondu gibi standı kim yaptı, kaça yaptı?
Bir ay kadar önce Bodrum Emniyet Amirliği'ne gittim. Ruhsatımın yenilenmesi gerektiğini söylediler ve benden 200 milyon lira bağış adı altında para istediler. Biz sinek avlarken nasıl yardımda bulunalım? Ruhsatımı almadan karakoldan çıktım. Ve çok sevdiğim turizm işini bırakmaya karar verdim. Bu tür rezaletlere dur diyecek biri yok mu koskoca ülkede?
ALMANYA'dan Oğuz Akalın, ‘‘Bakan Erkan Mumcu Beyefendi'ye göre ‘vatanperver olmayan' kişilerin Berlin Turizm Fuarı'ndaki Türk çadırı ile ilgili eleştirileri ve sizin bunları yayınlamanız beyhudedir. Bir sonuç alamayacağınızı bile bile boşuna 'mürekkep tüketiyorsunuz'.
Ben 60 yıldır bu tür şeyleri duyarım.
Kat ettiğimiz mesafe ortada, ne acı!’’
Allah böyle mi emrediyor?
DÜN akşam seyrettiğimiz hayvanlara yapılan katliamları görünce insanlığımdan utandım. Bu eziyet ve katliamlar maalesef ‘‘din’’ adına yapılıyordu.
Ey devleti yöneten, kanun yapan zatlar! Bu görüntülerden sonra bunları yapan hilkat garibeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Basın günler evvel AB temsilcilerinin gelip bayramda denetleme yapacağını söylüyordu. Nedir bu rezalet, yoksa AB'ye girmemizi istemiyor musunuz? Böyle bir rezillik dünyanın en vahşi ülkelerinde bile işlenmemiştir. Bir Türk ve Müslüman olarak bu yamyam insanlarla aynı topraklar üzerinde yaşamaktan utanç duyuyorum.
Ve soruyorum: Bu bayram mıydı, katliam mı?
Seyit ÖZDEN-PENDİK
LÖSEV'in çağrısı
ANKARA Lösemili Çocuklar Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Özer'in çağrısı: ‘‘Bayramın hastalara, yoksullara yardım, dayanışma bayramı olmasını istiyoruz. Çünkü her yıl 1200-1500 yeni çocuğa lösemi tanısı konulan ülkemizde çaresizlik, ümitsizlik ve en önemlisi maddi olanaksızlıklar nedeniyle yüzlerce çocuk tedavi imkánı bulamıyor. Yüzde 85'lere varan iyileşme oranı olan bu çocuklara, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE'yi kuran LÖSEV ücretsiz tedavi imkánı tanıyor.
Bağışlarla faaliyetlerini sürdürmeye çalışan ‘‘Lösemili Çocuklar Vakfı’’ halkımızın desteklerini bekliyor. (Tel: 0312-447 06 60, Hesap numaraları: İşbankası Mithatpaşa 473000, Ziraat GOP 190006, Şekerbank GOP 326666-7, Vakıfbank GOP Şubesi 202222).
AÇIKLAMA
BERLİN Başkonsolosu M.Asım Temizgil, ‘‘Çadır Rezaleti’’ başlıklı yazıda bir okurumuzun kendisine atfettiği iddialarla ilgili açıklama göndermiş:
‘‘Turizm fuarını ziyaretim sırasında stand hakkında olumsuz bir beyanda bulunmadığımı, keza Türk standına ilişkin kanaatimin de köşe yazınızda aksettirilmek istendiği şekilde olmadığını dikkatinize getirmek gereğini hissetim.’’
Paylaş