Yasalar Bakan Eroğlu’nun sorumluluğunu gösteriyor

“ÇEVRE ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu’nun İstanbul’daki dere ıslahı konusundaki açıklamalarından tahmin olmadığını” söylüyor eski CHP İstanbul Milletvekili ve PM üyesi Berhan Şimşek; “Halbuki, ilgili yasalar Eroğlu’nun sorumluluğunu gösteriyor” diyor.

Haberin Devamı

Şimşek, iddialarına ilişkin ilgili yasa maddelerini gösteriyor.

Diyor ki:

1- Sayın Bakan, 15.5.1959 tarih ve 7269 sayılı ‘Umumi hayata müessir afetler dolayısıyla alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlara dair kanun’un 2. ve 3. maddesine göre ‘su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskân Bakanlığı’nın teklifi üzerine DSİ’nin bağlı bulunduğu bakanlıkça meydana gelebilecek afetin sınırları harita veya krokilerle işlenmek suretiyle afete maruz bölge olarak belirtilir ve su baskınına uğrayabilecek yerlerde DSİ’nin bağlı bulunduğu bakanlıkça tedbir alınır “DSİ, Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlıdır” denilmesine rağmen Eroğlu, soruları DSİ’nin bağlı bulunduğu bakan gibi değil de adeta İSKİ Genel Müdürü gibi yanıtlıyor.

2- Eroğlu “İSKİ 1984’te Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandığında görevleri arasında derelerin ıslah     edilmesi gibi bir mesuliyeti bulunmuyordu” demesine rağmen, DSİ Genel Müdürlüğü’ün 15.2.2005 tarih ve 965 sayılı yazısında 2560 sayılı İSKİ Genel Müdürlüğü’nün kuruluş ve görevleri hakkındaki yasanın 2. maddesinin b bendi gereğince bu işin İSKİ’ye ait olduğu belirtiliyor. Oysa ki dere yataklarının ıslahı ve doğal afetlerle ilgili plan ve hazırlıkları yapmak 10.7.2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/u maddesine göre yetki Büyükşehir’e verilmiş ancak 7269 sayılı kanundaki DSİ’nin bağlı bulunduğu bakanın görevini kaldırmamıştır.

Haberin Devamı

3- Haliç’i Sayın Eroğlu değil, Sayın Bedrettin Dalan temizlemiştir; kamuoyu o zaman bunu ‘gözlerinin mavisi’ne benzetmiştir.

4- Eroğlu 20.12.2004 tarihinde derelerin ıslah edilmediğini yazıyor. Yalçın Bayer’in 23.9.2009 tarihli cevabi yazısında “... 33 dere ıslah ettik” diyor. Öyleyse ıslah edilen bu dereler niçin taşıyor? Allah aşkına, ıslah edildiği ifade edilen Alibeyköy Deresi’nde (Topbaş döneminde kaç kez taştı) hâlâ ıslah ve istimlak çalışmaları sürüyor. Ayamama’da da... Islah edilmeyen derelerde 7269 sayılı kanunun 2. maddesine göre istimlak bedeli ödemeye gerek yoktur, afete maruz kararı alınarak hak sahiplerine uygun yerden konut verilir.

Haberin Devamı

5- Bakanın ıslah ettiğini belirttiği 33 derenin tam listesini ve yapılan harcamaları (ve de müteahhitleri) bildirebilir mi?

Bu derelerden bugün hangileri sorunsuz durumdadır. Benim bu konudaki çalışmalarımdan sonra “Bazı dereler ıslah edilmiş gibi gösterilip paraları ödenmiş.. ve yoksa hiçbir işlem yapılmadı mı?” gibi bir soru aklıma geliyor.  Benim üzerinde de durduğum da budur.

6- Sayın Eroğlu, genelde derelerin ıslahı hususuna bir cevap değil, İSKİ Genel Müdürü olarak yapmış olduğu işleri ifade etmiştir. Oysa, derelerin ıslahı konusu DSİ Genel Müdürlüğü’ne aittir. DSİ de, gerek genel müdür gerekse bakan olarak 2002’den bu yana kendisine bağlıdır. Bu yukarıda işaret ettiğim gibi ilgili yasa maddesiyle açıktır.

Haberin Devamı

Bakanın açıklamasını okuyunca aklıma Osmanlı Maarif Nazırı Emrullah Bey geldi; ne diyordu:

“Okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdim.” Sayın Eroğlu da dereler, sel baskınları olmasa ne güzel Çevre Bakanlığı yaparım demeye getiriyor.

MHP ve AKP’nin yolsuzluk savaşı

HÜRRİYET Treni Isparta’ya geldiğinde Belediye Başkanı MHP’li Yusuf Ziya Günaydın, yerel gazetecilerin de bulunduğu ortamda belediyenin mali çıkmazını anlatırken, geçen dönemki AKP’li başkan hakkında ağır suçlamalarda bulunmuştu. Biz de bunu tarihinde köşemize taşımıştık.

Eğirdir’in, belediye başkanlığını DP’den alan AKP’li Belediye Başkanı da geçmişle ilgili benzer açıklamalarda bulunduğu için “Belediyeciliğin cılkı çıkmış” (17.9.2009) başlığını atmıştık. Isparta’nın AKP’li eski başkanı Hasan Balaman bir açıklama gönderdi ve halefi Günaydın için “Asıl belediyeciliğin cılkını çıkaran MHP’li başkandır” dedi. Balaman’ın açıklaması şöyle:

Haberin Devamı

“Geçen dönemlerde Belediye ve şirketlerini trilyonlarca zarara uğratmaktan yargılanan kişi kendisidir. Fakire dağıtılması için ayrılan parayı vermeyip, mezarlıklarda iş yapılmış gibi göstertip, hak ediş düzenleyerek haksız ödeme yapan ve bu durumlardan dolayı Yargıtay’da onanmayı bekleyen ceza sahibi kendisidir. Ceza onandığı andan itibaren başkanlığı düşecektir. Başkanlığında kendisine kaçak ev yapıp sonra kaçağı yıkılarak imar para cezası ödeyecek olan, fakat ödemeyen kendisidir.

Başkanlığı döneminde 5 yıl boyunca Belediye telefonunu evine bağlatıp, faturasını Belediye kasasından ödeten kendisidir.

Günaydın’ın böyle icraatlarını daha çoğaltabiliriz. 2004 yılında 19 trilyon ile aldığım bütçeyi 2009 yılında 150 trilyon ile devrettim. Belediyenin mal varlığı 2004’ten daha fazladır. Asıl yandaş ordusunu oluşturmaya çalışanlar kendileridir.

Haberin Devamı

Her belediyenin borcu vardır. Ben de Günaydın’dan yaklaşık 2004 yılı rakamları ile 30 trilyon borçla devraldım ve kendi dönemimde bu borçları ödedim.

Benim dönemimde de hacizler geldi. Ama demagoji yapmadım. Bu borçlar benim değildir demedim, borçları ödemeyeceğim demedim. 625 trilyon değer kaybı diye iddia ettiği tutarın belgelerini defalarca BEK’ye göre istedim, vermedi. Şu anda mahkemede. Çünkü böyle bir kayıp söz konusu değil.

MHP’li Belediye Başkanı iş yapmasını beceremediğinden dolayı sadece demagoji yapıyor, borç edebiyatı yapıyor. Ankara’dan benim dönemimde ne para yollanıyorsa, şu an da da aynı para geliyor.

Bunlar ancak bal yapmayan arı gibi vızıldarlar.”

Atçılık sektörü büyük darbe aldı

MARMARA’da 2 hafta önce yaşanan sel felaketinde atçılık sektörü büyük zarar gördü. Çatalca’daki İşgüden, Atlı ve Çelikoğlu haralarındaki ziyanın boyutu on milyonlarca lirayla ölçülüyor. Seyisbaşı’nın eşinin sel sularına kapılarak hayatını kaybettiği Özkan İşgüden çiftliğinde atçılık yapılması mümkün görünmüyor. Diğer iki çiftliğin ise hayata dönmesi 1 yıldan aşağı olamayacak. İşadamı Mehmet Kurt’a ait çiftlikte bulunan Kurt System adlı tay idman makineleri kullanılamaz hale geldi. Buradaki maddi kaybın on milyon lira civarında olduğu bildiriliyor. Çiftliklerde her birinin değeri yüz bin liraları bulan 6 baş at kayboldu; 7 baş at ise öldü. Sel sırasında onlarca saat su ve çamur içinde kalarak yarış atı vasfını büyük ölçüde kaybeden 23 baş at TJK İzmit Merkez Aşım İstasyonu’na gönderildi; 4’üne ötanazi yapılmak durumunda kalındı, 2’si kurtarıldı. Silivri Aşım İstasyonu’na gönderilen 26 baş at ise yaşıyor. Bölgede yetiştiricilik yapan atçılar; “Seldeki zararımızın at kaybı olarak değerlendirilmemesi gerekir. En büyük zarar çiftliklerimizin kullanılamaz hale gelmesi. Her birinin yemyeşil padoklarında şimdi 80’er cm. çamur var. Devletin bu afette atçıların yanında olması gerekiyor. Biz sadece yetiştirdiğimiz atlardan değil, bölgeye ve ülkeye ürettiğimiz katma değerden de olduk. Bu nedenle, başta Tarım Bakanlığı olmak üzere devletten yardım bekliyoruz” diyorlar.

 

Yazarın Tüm Yazıları