Paylaş
Darbe kalkışması sonrası gündeme gelen kitle halinde yargı mensubu ihracı, ‘yargı bağımsızlığı’ konusunda Türkiye’nin durumunu tartışmaya açtı. Teknik olarak, yasama ve yürütme karşısında yargının bağımsız olması, hukuk devleti olmanın temel ve vazgeçilmez şartı.
Yargıya dönük tasarrufların gözetimini ve denetimini yapan kurum olan, Avrupa yargı kurum ve kurulları yapısı içinde, AB aday ülkesi olarak Türkiye’yi temsilen HSYK’nın sahip olduğu gözlemci statüsü askıya alınabilir.
OHAL kararnamelerinin verdiği sınırsız yetkiye dayalı olarak, HSYK’nın yargı mensuplarını orakla biçer gibi biçmesi, gerekçe bakımından yeterli özenden yoksun bulunuyor.
Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanlığı da aynı endişeleri ve eleştirileri dillendirirken, bir adım öteye gidiyor, anılan tasarruflarının, uluslararası bir komisyon tarafından denetim altına alınmasını talep ediyor.
15 Temmuz sonrası, AİHS madde 15 uyarınca, bazı yükümlülüklerin askıya alındığı Avrupa Konseyi’ne bildirilmiş olmasına rağmen, ulus üstü kurumlar denetimlerini sürdürüyorlar.
Sözleşmesel hak ve özgürlükleri koruma yükümlülükleri ancak, ‘geçici, kısıtlı ve denetimli’ olarak askıya alınabiliyor, ‘layüsel’ uygulamalar, sözleşme ihlali olarak değerlendirilme tehlikesi taşıyor.
Yargı kurulları çatı örgütü de uygulamaları bu kriterlere riayet edilmediği iddiaları ile eleştiriyor ve HSYK’nın gözlemci statüsünü askıya alma müeyyidesine işaret ediyor.
OHAL uygulamaları ve AİHS arasındaki ‘hak temelli’ makasın kapatılması zorunluluğu var.
Kurthan KARABIÇAK
GÜNÜN SÖZÜ
“SAKARYA Üniversitesi’ndeki (SAÜ) FETÖ soruşturmalarında rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas yalnız bırakıldı. ‘Bana yardımcı olun’ dediğini buradan (Halk TV’de) söylüyorum. Rektöre destek olunmalı. Bu arada 15 Temmuz gecesi Büyükada’da CIA ajanı Henri Barkey’le toplantı yapanlardan birinin SAÜ Üniversitesi adına dışarıda okuyup, Sakarya Üniversitesi’ne hiç gelmeden Ankara’ya aktarılan bir isim olduğunu iddia ediyorum (ismini açıklamıyor). Sakarya Cumhuriyet Savcısı’na (Mustafa Ercan) çok iş düşüyor. Çok namuslu bir adam; bilgisi olan ona aktarsın.”
(Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emin GÜRSES)
TEDES’İN CEZALARI GERİ ÖDENECEK MİDİR?
TRAFİK kurallarına uyulmasını, can ve mal kaybının azaltılmasını, trafik düzenini bozan araçlardan kaynaklanan kazaların önlenmesini hedeflemesi gereken TEDES sistemi, maalesef yollara kurulan hız tuzaklarıyla vatandaşa fahiş cezalar keserek belediyelere ve bazı firmalara haksız kazanç sağlayan bir sisteme dönüştü. Sistemin peşini bırakmayan CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün karayollarında ‘vatandaşa tuzak, yandaşa kıyak’ haline gelen elektronik radar sistemi ile ilgili olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya şu soruları yöneltti:
“Kaç belediye TEDES sistemi kurdu; ayrıca kaç belediye başvuruda bulundu. Sistemin ortalama kuruluş maliyeti ve firmalar hangi kriterlere göre belirleniyor. (Cezanın % 30’u Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gidiyor.) Bugüne kadar kaç kişiye ne kadar trafik cezası kesilmiştir. Bu cezalardan hangi belediyeye ne kadar ödeme yapılmıştır? Belediyeler, kesilen trafik idari para cezasının yüzde kaçını firmalara ödemektedir? Firmalara ne kadar ödeme yapılmıştır? Bu şirketler denetlenmekte midir? TEDES ihalesini alan firmalar arasında hakkında soruşturma açılan FETÖ’cü ya da kayyumdaki firma var mıdır?
‘SU GELİR GÜLDÜR GÜLDÜR’
SANATÇI Sümer Ezgü, Burdur Gölü’nün kurumasına karşı projeler üretiyor. Diyor ki: “Gölü besleyen akarsulara set çekilmesi; yıllık % 10 su hakkının barajlardan bırakılmaması, damla sulama yerine vahşi sulama denen ve bitkinin ihtiyacından çok fazla suyu çamur deryası biçiminde bırakıp % 90’ı da buharlaşan salma sulama; fazla su çeken yanlış bitki ekimi vb konularla da 1/3 oranında göl su kaybediyor. Bu gidişle göl 10 yıl sonra kuruyacak. Dünyada endemik bitki ve kuş çeşitliliği bakımından önemi olan göl için seferber oluyoruz. Akademik araştırmaya göre Menderes Nehri’ne kaynaklık eden İncesu’nun yıllık taşkın suyunu kanalla göle aktarmak, gölün yıllık su kaybını karşılıyor. Burdur Gölü kurursa, ne olacağını söylemek bile istemiyoruz.
Suyu tükenen Burdur Gölü’ne dikkat çrkmek için klip çektim ve bilhassa ‘Su gelir güldür güldür’ türküsünü seçtim. Klipte Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz de oynayarak destek verdi. Ayrıca Antalya Harley Davidson ve Burdur Motor Kulübü’nden 50 kadar motor da klibe destek verdi.”
DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ KADER Mİ?
‘ENERJİ İktidarı...
Enerji kaynaklarını elinde tutan dünyayı elinde tutar...’ kitabının yazarı Necdet Pamir soruyor: “Enerji kaynakları bakımından zengin olan ülkelere yönelik işgallerin, sivil katliamlarının ardında büyük güçlerin ne gibi ihtirasları, kirli planları var. Türkiye’nin bir enerji politikası var mı? Dışa bağımlılığımız kader mi? Ne yapmalı?”
BİLİYOR MUSUNUZ?
- KADİR Topbaş’ın görevle yurtdışına gittiğinde vekâleti 1. başkanvekili Ahmet Selamet’in yerine 2. başkanvekili olan Erdoğan ailesinin damadı Göksel Gümüşdağ’a bırakması İBB Meclisi’ni AKP ve CHP kulislerini dalgalandırdığını...
- TÜRKİYE ve Bosna-Sancak arasındaki kültür bağlarını ileri seviyelere taşımak ve Boşnak kültürünü tanıtmak amacıyla ilk kez düzenlenecek olan ‘Bosna Sancak Kültür Günleri’nin 16-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapılacağını (www.bsavakfi.org)...
- CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, ‘proje okullar’ı İnsan Hakları Komisyonu gündemine taşıyarak her partiden birer milletvekili olacak şekilde bir araştırma komisyonunun kurulmasını önerdiğini...
- VODAFONE AŞ’nin, gazeteci Kemalettin Bulamacı’ya, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) 3 aylık pazar verileri raporunu eleştirdiği, ayrıca 17-25 Aralık sürecinden sonra attığı tweet’lerle firmayı eleştirdiğinden iki adet 100 bin TL’lik manevi tazminat davası açtığını...
MESAJ PANOSU
- BARIŞ mı, kan davası mı? Toplumsal gerçekliğin karşılığı elbette ki barıştır. Kan davasının toplumsal bir karşılığı yoktur, dayatmadır.
Naci SAPAN
- MEMLEKET ‘OHAL’de sen de ‘bu halde’sin.
Dr. Erdal ATABEK
Paylaş