Paylaş
Başbakanlık Konutu olarak başlayıp daha sonra Cumhurbaşkanlığı külliyesi’ne dönüşen yapılaşmanın hukuksuzluğu, ilgili meslek odaları tarafından yargılama konusu yapıldı. İç hukuk yollarından sonuç alınamadı ve son olarak AİHM’ye yapılan başvuru kabul edildi. Dosya şu anda incelemede...
Şartlı bağış konusu arazi Külliye’den, sonra (eğer satış gerçekse) ABD Büyükelçiliği olarak, yine bağışlama amacı dışında kullanılacak.
Gelişmeleri, hukukçu Sühan Özkan’a sorduk.
Yorumu şöyle:
“AİHS’nin 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi mülkiyet hakkını düzenliyor ve temel insan hakları arasında sayıyor. Dokunulmazlığına saygı gösterilmesini ilk kural olarak kabul ediyor.
Kamu yararı tartışmalı idari düzenlemeler ile hakkın özüne müdahale edilmesi, tam kanunsuzluk hali olup, hukuken himaye edilemez, aksine yargı kararları ‘hukukilik’ sağlamaz ve zamanaşımı konusu tartışmaya açık olup kesinlik fonksiyonu ifa edemez.
Şartlı bağış yapılan arazinin amacı dışında kullanımına dönük tasarruflar hakkın özünü ihlal eder. AOÇ arazisinin akıbeti, ciddi bir hak ihlali tehlikesi ile karşı karşıyadır.
T.C. devletinin bir numaralı kurucusunun, bir mülkiyet kalesi gibi milletine bağışladığı arazinin geleceği, Türkiye’nin geleceği kadar önemlidir.
Darbe teşebbüsünün baş imamının izi, ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nda pertavsızla aranırken, darbecilerin kainat imamı saydıkları kişiyi, ülkesinde pamuklara sarmış vaziyette saklayan ABD’ye Atatürk’ün arazisini satmak, ayrıca yakışıksızdır.”
Atatürk’e saygı böyle mi olmalı!
GÜNÜN SÖZÜ
“Dünyada başka yerlerde de turizmi sınırlayarak daha sürdürülebilir kılmak için önlemler alınıyor. Amaç, ille de sadece para kazanmak değil, çevreye ve kültüre saygılı bir turizm sunabilmek. Çünkü bu kavramlara, yeni kuşak turistler daha fazla önem veriyor.” Edip Emil ÖYMEN
YARIN KOCATEPE’DEYİZ!
ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği’nden: “Tüm varlığıyla bağımsızlık mücadelesi verenlere borcumuz var. Bunun için 26 Ağustos’ta Kocatepe’de; 30 Ağustos’ta meydanlarda, sokaklardayız. 25-26 Ağustos’da ÇYDD üyeleri ve gençleri ile Kocatepe Zafer Yürüyüşü’nde olacağız”.
NÂZIM’DAN KUVAYI MİLLİYE
Paşalar onun arkasındaydılar. /O, saati sordu. /Paşalar: “Üç” dediler, /Sarışın bir kurda benziyordu. /Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. /Yürüdü uçurumun başına kadar, /eğildi, durdu. /Bıraksalar /İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak /ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak /Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
ÇANAKKALE’DE MİLLET KONUŞACAK
CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, 27, 28, 29 günlerinde Çanakkale’de düzenlenecek Adalet Kurultayı’nda, kendilerinin değil katılımcıların konuşacağını belirterek, “Adalet Kurultayı milletin kürsüsü olacak. Milletimiz, emperyalist ülkelere karşı mücadelenin simgesi Çanakkale’den, adalet ve demokrasi talebini Türkiye ve dünyaya ulaştıracak dedi. Budak Türkiye’de adaletsizlik bitene, adalet ve demokrasi ülkemizde egemen oluncaya kadar, demokrasi ve Cumhuriyet’e inanmış vatandaşlarımızla birlikte mücadeleye devam edeceğiz, uyarısında da bulundu.
DÜNYA BEYİN CERRAHİSİ KONGRESİ’NDE ATATÜRK’E ÖVGÜ
16. Dünya Beyin Cerrahisi Kongresi (World Congress of Neurosurgery), Harbiye’deki İstanbul Harbiye’deki Kongre Merkezi’nde yapıldı ve beyin cerrahisi alanında yaşanan son gelişmeleri mercek altına alındı.
20 Ağustosta başlayıp bugün sona erecek kongre, tıp dünyasının en önemli etkinliklerinden biri sayılıyor... Yani beyincilerin ‘Birleşmiş Milletleri sayılıyor’ bu kongre... Türkiye’nin son yıllardaki en önemli etkinliğine ev sahipliği yapması dünyada büyük yankı uyandırdı. Toplantıya 2.500’e yakın beyin cerrahi katıldı; bunların yaklaşık 50 kadarı Türk doktorlardı.
Kongreye ABD’den Çin’e, İngiltere’den Brezilya’ya, Mısır’dan Rusya’ya dünyanın 90 ülkesinden, 2500 beyin cerrahı katılıyor. Asya ve Afrika ülkelerinin tümü katıldı.
Merkel’in çıkışları nedeniyle Almanya’dan katılım olmayacağı beklenirken, üç dört Alman doktorun gelmesi önemliydi. En büyük katılım Amerika’dan oldu. Rusya’dan katılan Kornolof, ülkesinin en büyük cerrahi sayılıyor.
UĞUR TÜRE’NİN ÇABASI
1957 yılından bu yana Dünya Nöroşirürji Dernekleri Federasyonu’nca (World Federation of Neurosurgical Societies-WFNS), 4 yılda bir organize ediliyor. Gazi Yaşargil’in öğrencisi Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Uğur Türe başkanlığında gerçekleştirilen kongrenin, Türkiye’ne yetirilmesi 46 yıllık bir çabayı kapsıyor.
Eğitsel ve etkileyici oturumlar, sempozyumlar ve sunumların yapılacağı kongre aynı zamanda genç beyin cerrahlarının yollarına ışık tutacak, ufuklarını genişletecek bir nitelik taşıyor.
GANDİ VE ATATÜRK
Kongrenin açılışını Hint asıllı Amerikalı Nöroşirurjiyen Anil Nanda tarafından (Distruptire Leadship İnnorations bty Ataturk and Gandhi’ isimli başlıkta toplaması büyük ilgi gösterdi.
Bir Amerikalı’nın, Atatürk’ün, modern laik Türkiye’nin kuruluşundaki liderliğini çok güzel sözlerle ifade etti. Aynı şekilde Gandi, Martin Luther King, Mandela’nın mazlum ülkelerdeki etkilerini anlattı
Bu konuları takiben dünyanın bu asırda hala hayatta olan bu bilim dalında sivrilmiş kişilere çok az sayıda bu unvanı hak eden kişilere, başta M. Gazi Yaşargil olmak üzere Dünya Beyin Cerrahları’na onur madalyaları verildi. Dünyanın dört yanından bu bilim dalında araştırmaları öne çıkan genç bilim adamlarına onur ödülleri ve ikramiyeleri verildi. Daha sonra Türkiye’yi temsil eden kongre başkanı ve diğer beyin cerrahlarla konuşmak ile İstanbul’un dünyadaki önemi ve yerine dikkat çekildi. Güzel bir klasik müzik dinletisi ile açılış yapıldı.
CENGİZ KUDAY DİYOR Kİ
46 YILLIK UĞRAŞ
Türkiye’nin ünlü beyan cerrahlarından Prof. Dr. Cengiz Kuday, Türkiye’den katılım az olmasına değinirken “Kişi başına 1050 dolar alıyor, ayrıca otel ve yemek harcamalarını da kendi karşılamak zorunda” dedi ve kongrenin Türkiye nasıl getirildiğini söyle anlattı:
“Bu kongreye olimpiyatlara başvuru yapılır gibi başvuruluyor. Bu çok önemli. 1968’denberi bu kongreyi Türkiye’ye taşımak için uğraşırız. Bazen az bir oyla kaybettiğimiz yıllar oldu. Demirel’in de büyük çabası olmuştu. Sonuçta, sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gayretleriyle bu kongreyi aldık. İki yıl önce Erdoğan, dünyanın tanınmış işadamları ile Dolmabahçe’de bir toplantı yapmıştı. Türkiye’yi tanıtması, bu kongrenin alınmasında etkili oldu. Kongre Merkezi’nin bir haftalığına 1.5 milyon Euro olduğuna göre, maliyetin yükünü hesap edebilirsiniz.
Ne yazık ki, görsel ve yazılı basınımızda bu tarihi olay pek yer bulamadı. Bu görkemli olayın açılışında ülkemizin ve şehrimizin idari kadrosundan bir kişi bile katılmadı. Kongremiz bugün sona erecek. Ülkemiz gelen binleri bulan bu güzide bilim kişilerine ülkemiz, şehrimiz bilim alanındaki becerilerimizi tanıtmaya çalışıyoruz.
Bu kongrenin yapılmasında özel gayret ve yardımları için Sn. Cumhurbaşkanı’na müteşekkiriz.”
ÜÇ KİTABA DİKKAT
- GAZETECİ Ümit Kıvanç ‘O Meslek Bunalımda: Gazeteciliğin kendine, neoliberalizm ve sanal âlemin basına ettikleri’ (Medya Kitaplığı) kitabında medya sektörünün sıkıntısını, gazeteciliğin bunalımını acı bir dille anlatıyor. “Gazetecilik hakikat arayışında insanın el feneri, dürbünü, büyüteci olsun. Bazen çapası, kazması, bazen defteri kalemi olsun.”
- İRAN’ı anlatan pek kitap yoktur Türkiye’de... Daha önce Hindistan, Suriye ve Ürdün’ü de yazmış, Mülkiyeli, Hesap Uzmanı Fazlı Bulut’un ‘Şiirin ve Gülleri ülkesi ‘kadim medeniyetlerin efsunlu coğrafyası’ İran’ı anlatan kitabı Doğan Kitap’tan çıktı.
- 35 yaşında ülkesinin ilk kadın başbakanı oluyor, suikastlara uğruyor, hapiste, sürgünde yaşıyor. 54 yaşında öldürülüyor. Yaşar Seyman’ın yazdığı ‘Benazir’ (Bilgi Yayınevi) kitabı İngilizce olarak Pakistan’da basılmış. Şule Bucak’ın kızı Selin Bucak çevirmiş. Teşekkürler, kadınlara...
FINDIK BORSASINDAN KORKUYORLAR
TOPRAK Mahsulleri Ofisi (TMO), ticaret borsalarının tescil edilmeyen ve resmi geçerliliği olmayan fındık fiyatı açıklamalarının, spekülasyona neden olduğunu ve TMO’nun mevcut regülasyon görevine de zarar verdiğini açıklamış!... Böyle bir komedi ancak bu ülkede olur. Beceri ve bilgisi olmayanlar ancak zorba bir anlayış ile sorunların üstesinden gelme peşine düşmüşler. Madem bu borsaların böyle bir yetkileri yok neden bu zamana kadar bu üreticileri mağdur ettiniz. Ayrıca açıklamada “Ticaret borsalarının tescil edilmeyen ve resmi geçerliliği olmayan fındık fiyatı açıklamalarının olduğunu...” ifadesi yer alıyor. Peki o zaman kanun dışı bir işlem olduğu ortaya çıkmıyor mu?
Madem böyle, bunu yapanlar hakkında bir kanuni işlem de yapılacak mı? TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ne diyor?
Ben fındık brokeri Osman Çakmak olarak soruyorum.
Paylaş