Paylaş
ANKARA'dan bir dostumuzla son günlerdeki gelişmeleri konuşuyoruz. ‘‘Ankara'nın işlerine akıl erdirmek güçleşiyor... Özelikle ‘‘denetleme mekanizmalarının’’ bir işe yaramadığı, daha doğrusu bilerek çalıştırılmadığı konusundaki kuşkularımız artıyor.’’
Ne gibi
- Örneğin kamuoyunun bir skandal sonucu tanıdığı İstanbul DGM eski Başsavcısı Oktar Çakır olayını anımsayalım... Çakır'ın, hakkındaki zehir zemberek müfettiş raporundan sonra ‘‘meslekten ihraç’’ edileceği beklenirken Eskişehir'e atanma kararına hálá inanmak istemiyoruz. Yoksa, ‘‘DGM Başsavcısı'nın aranan sanıkla olan ilişkisi, hákimlik mesleğinin onur, şahsiyet ve saygınlığını yıpratıcı bir davranış olarak görülmüştür’’ diyen Türkiye'nin değil de, başka bir ülkenin Adalet Bakanlığı mıdır? Ancak, ‘‘ikinci Susurluk'un’’ aktörü olarak tanımlanan DGM Başsavcısı Oktar Çakır, sürpriz bir kararla, 'kurtarıcı' rölünü üstlendi ve emekliliğini istedi. Böylece Eskişehir kurtulmuş oldu.
'Paraşüt' ve 'Balina' operasyonları ile gümrükler iyice kevgire döndü. Gümrük müşavirinden gümrüklere, Maliye müşavirliklerinden defterdarlıklara kadar herkes işin içinde.
-İyi ki hatırlattınız. Öyle sanıyorum ki Devlet Bakanı Keçeciler 'Paraşüt' ve 'Balina' operasyonlarından çıkan sonuçları gördükçe çok şaşırmıştır. Bakınız bir örnek de 'Paraşüt' operasyonunun göbeğinden. Keçeciler, ‘‘Gümrükler’’ için ‘‘Teşkilatımızı çok itham ediyorlar. Yalnış adamlara biz zaten cezasını veriyoruz’’ diyor ve kim ne biliyorsa kendisine bildirmesini istiyor... İnanılır gibi değil... Keçeciler'in bu sözlerinden sonra, müsteşarlıktan alınıp Başbakanlık Denetleme Kurulu üyeliğine atanan Ramazan Uludağ için ne düşüneceğiz? Yani şimdi, Ramazan Uludağ ‘‘Yanlış adam’’ mı sayılıyor, ‘‘doğru adam’’ mı?
ULUDAĞ-UTKU İLİŞKİSİ
Peki Ramazan Uludağ ile Ümit Utku arasında bir ilişki var mı?
- Bunu Güntay Şimşek Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde yazdı... Şimşek, Ramazan Uludağ-Ümit Utku ilişkisine değinmeden önce, Bakan Keçeciler'e bağlı Gümrük Müsteşarlığı'nda hálá ‘‘hokus pokus’’ yönteminin geçerli olduğunu ileri sürüyor... Atatürk Havalimanı A Kapısı yanında bulunan KTHY'ya ait ofisler, malum kişi Ümit Utku'nun yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde kendisine yönelik kaçakçılık yaptığı suçlamaları ile gündeme geliyor. Ümit Utku'nun yasalara aykırı olarak gümrüklü sahaya kapa açtığı iddia ediliyor... İddialar artınca, Ramazan Uludağ'ın müsteşarlığı sırasında görevlendirilen gümrük müfettişleri tarafından ‘‘kapı’’ soruşturuluyor... Düzenlenen raporla ‘‘KTHY ofisinde gümrükle sahaya açılan kapı yoktur’’ sonucuna varılıyor. Her ne hikmetse, Uludağ'ın müfettişlerinin göremediği kapıyı, KTHY'de Utku'nun azledilmesinden sonra Yönetim Kurulu Başkanlığı'na getirilen Sezer Özel, perçinlerle kapattırıp, ‘‘hizmet dışı’’ bırakıyor.
Sizce ne yapılmalı?
Biz, Ankaralılara gerek kalmadan, soruna rahatlıkla İstanbul'da çözüm getirilebilineceğini düşünüyoruz. O zaman da görev, İstanbul Defterdarı Kadri Boy'a düşüyor... Yetkisini kullanıp Mali Suçlar Araştırma Kurulu'nu harekete geçirmesini bekliyoruz. Defterdar Boy'un Lice'deki askeri birliğinde merakla beklenen Erdal Acar'a gösterdiği haklı duyarlılığı müzminleşen Ümit Utku olayına da göstereceğine inanıyoruz.
Birileri baltalıyor
DEVLET Bakanı Edip Safter Gaydalı'ya bağlı olarak çalışan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, röntgen, tomografi ve diş röntgeni muayenehanelerinde kullanılan cihazlara verdiği ruhsat için aldığı harç bedellerine 2000 yılında yüzde yüzün üzerinde zam yaptı. Örnek olarak tek röntgen tüpü ile çalışan cihaz için geçen yıl alınan harç ücreti 75 milyon liradan 160 milyona, çift tüplü röntgen cihazından alınan harç ücreti de 115 milyon liradan 250 milyon liraya çıkarıldı.
Aleme verir talkımı, kendi yutar salkımı sözüne bundan daha güzel bir örnek var mıdır?
Türk Tabipler Birliği, 2000 yılında röntgen laboratuvarlarının muayene ücretlerine, enflasyonun ilan edilen % 25'ler seviyesine düşürüleceği zannıyla çok düşük oranlarda zam yaparak hükümeti enflasyonla mücadelesinde inançla desteklemeye çalışırken, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu hükümetin tüm söylem ve icraatına aykırı bir tutum içinde bulunmaktadır. Kurumun yaptığı ruhsat işlemleri ne dövize bağlı bir masrafı ve ne de sarf malzemesi kullanmayı gerektirmektedir. Kullandıkları ölçüm cihazları fevkalede basit ve bir o kadar da ucuzdur. Ve bir tek ölçüm cihazı ile yıllar boyu ölçüm yapılabilmektedir.
Yani Türkiye Atom Enerji Kurumu'nun ruhsat ücretlerine, yüzde yüzün üzerini bırakın enflasyon oranının bile üzerinde zam yapmasını gerektirecek bir gideri yoktur.
Ne diyorsunuz Sayın Bakan Gaydalı?
Dr. Hikmet KESKİNEGE
Ders almadık, hep boşuna
övündük durduk
FELAKETİN çocukları biz Türkler, dünya üzerinde var olduğumuz günden beri hep acı çekmişiz. Ama hiçbir gün ders almamışız ve hep övünüp durmuşuz bu acılar tarihiyle. Sadece yüzyıl öncesindeki kahramanlık türküleri yazdığımız savaşları hatırlamışız ama bir daha o durumlara düşmemek için gerekli olan şeyleri unutuvermişiz.
Dünden ise hiçbir zaman ders çıkarmamışız.
Çocuklarımızı deprem felaketinde yitirmiş, evlerimizi kaybetmişiz. Çadırlarda yaşamışız, aç kalmışız ama ne önemi var, ders alıp önlem almaya ne gerek var. Yine savunmasız binalara girip yaşamımızı sürdürmüşüz.
Devlet, memuruna, emeklisine zulüm etmiş, senelerce aldırmamışız. Bize dokunmayan bir yılanmış devlet, biz onu kutsal saymışız. Devletin bizim için olduğunu hiçbir zaman öğrenememişiz, hep onun için çalışmayı milli duygulara bağlamışız.
Geçmişte düşünceleri için ölen gençlere hep anarşist demişiz, ama bugün üniversite öğrencisine bile düşünmeyi öğretememişiz. Hep 100 yıl öncesini tarih saymış, ders çıkartılması gereken çok şey olduğunu söylemişiz, yeter artık...
Şunu söylüyorum; tarih 100 yıl öncesinde değil, hemen az önce yitirdiğimiz dakikalarda. Bunu bir anlayabilsek o zaman kurtulacak bu millet bir sürünün sessiz parçaları olmaktan... Ama ne zaman? İnşallah geç kalmaktan korkar zaman.
Erdinç AKSOY-ZONGULDAK
12.8.2000 tarihli köşemizde Malatya'dan Cem Gıda Ürünleri sahibi Mehmet Arıcı'nın ‘‘Hayalciye KDV var bize yok’’ başlıklı yazısını yayınlamıştık. Yazımız üzerine Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehmet Ali Özyer şu açıklamayı gönderdi:
‘‘KDV Kanunu'nun 29. maddesinin 2 numaralı fıkrasına ilişkin olarak Maliye Bakanlığı'nca hazırlanan kararname taslağı Bakanlar Kurulu'na sevk edilmek üzere 19.7.2000 tarihinde Başbakanlığa gönderilmiştir. Henüz bakanların imzası tamamlanmadığı için kararname tekemmül etmemiştir.’’
Paylaş