EDİRNE Sarayiçi’nde tüm zamanların ‘en iyi güreş yazarı’ Ali Gümüş’le karşılaştık.
1959 yılından beri Kırkpınar’ı aralıksız yani 51 yıl izleyen Gümüş o günde 71 yaşına bastığını söyledi. Biz de “Bölge insanı olmamıza rağmen Kırpınar’ı ilk kez izliyoruz” dediğimizde “kayıp sayılmayacağını, eski yağlı güreşlerin artık kalmadığını” anlattı kızgınlık içinde. Güreş sporundan uzağız ya... Gümüş’le konuştukça ve 1500’e yakın güreşçinin çayırdaki mücadelesini izledikçe kültürel anlamda da olsa keyif alınıyor. Tribünlerde yer alan epey sayıdaki kadını da buna katmak gerek. ‘Konuşan Fotoğraflar’ ile Babıâli gediklilerinin otantik ve nostaljik masa muhabbetlerini anlattığı ‘General Duble’ (ajansa@kturk.net) kitabını hediye etti. Güreş lügati, Koca Yusuf, güreşlerin devleri, teknik güreş ve ustaları, güreş oyunları ve Kırkpınar tarihi gibi belgesel nitelikte 30 kitabı var. AIPS’ın Güreş Kurulu Başkanlığı’nı sürdürüyor. Gümüş, Uluslararası Amatör Güreş Federasyonu’ndan (FİLA) üç kez? dünya güreşine hizmet madalyası almış... 1991 de tüm zamanların en iyi güreş yazarı seçilmiş. Amerika’daki bir yayınevi de, hayatını anlatan ‘Mr. Wrestling: Ali Gümüş’ başlıklı kitabı üç aya kadar yayınlayacakmış. Gümüş dünyada bir numaralı ‘güreş otoritesi’ sayılıyor. ER MEYDANINDA TOMBALA! Kırkpınar, güreşçilerin ‘Kâbe’si’ olarak nitelendiriliyor. Kırkpınar’ın özellikleri son yıllarda bilinerek ya da ‘moda olsun’ diye budanmış, değiştirilmiş. Yenme-yenişme uygulaması değiştirilmiş, hakemlerin tarihi kıyafetleri ortadan kaldırılmış, rakipleri belirlemede ‘tombala’ usulü getirilmiş. Er meydanında ‘kura!’... Kırkpınar genel anlamda, 649. yıldır kıran kırana güreş yapılan ve dünyada örneği olmayan bir spor... Birinci yenen ikinci yenenle; üçüncü yenen dördüncü yenenle eşleşiyor. Halbuki kura ve tombalama çekilmesi, bu mücadeleyi anlamsız hale getiriyor. SUMOYA TEPKİ Kırkpınar’a Japonya sumo güreşçilerinin gelmesi klasik yağlı güreşçilerin tepkisini çekti. Ali Gümüş, “Japon Şinto dini mensubu olan, apış arası çocuk bezine benzeyen şeyle kapalı güreşçilerin Sarayiçi’ne çıkmalarını ayıpladım. Pehlivanlar, “Allah Allah illallah, erler çıksın meydana... Biri birinden merdane, biri ak, biri kara... Meydan her birine kuvvet vere...” nidalarıyla er meydanına salınır. Bizim pehlivanlar giydikleri kispetle, Kuran-ı Kerim hükümlerine göre, diz kapağının üstünden, göbeğinin altına kadar çıplak görüntü vermez” diyor. ALİÇO VE AHMET TAŞÇI Kispetler eskiden manda derisinden yapılır ve 12.5 kilo gelirdi. Şimdikiler ise dana derisinden yapılıyor ve 2.5 kilo geliyor. Kispet çıkarıldıktan sonra suyu alınıp, yağlanıp bir zembil içinde saklanır; özen gösterilmezse kispet çürüyor. Manda derisinden kispet yapan bir tek usta kaldı; o da Biga’da İrfan Şahin... Kispeti yırtılan ve edep yeri görülen güreşçi yenik sayılıyor. Yağlı ve karakucak güreşçileri daha çok Antalya, Ordu, Balıkesir, Manisa, Samsun, Kahramanmaraş, Erzurum, Ankara ve Tokat yörelerinden çıkıyor. Yağlı güreşte tuş olmak ‘göbek yıldız gördüğü an’ olarak tarif ediliyor. Cumhuriyet döneminden önce Kel Aliço, 26 yıl başpehlivanlığı kimseye vermemiş ve 57 yaşına kadar güreşmiş... İpsala’da bir köye adı verilen Kel Aliço’nun çırağı Adalı Halil... Altın kemeri ilk kez Ordulu Mustafa Bük almış. Pazar günü Karamürselli çırağına yenilen Ahmet Taşçı’nın, 9 yıl başpehlivanlığı var; iki kez altın kemer almış; ancak bir yıl kaybettiği için üçüncüsünü alamamış. Kel Aliço’nun rekorunu kırmak için en az 6 yıl daha güreşmeyi düşünüyor. ‘Tekirdağlı Hüseyin’ er meydanında asla şike yapmayan bir güreşçi olarak anılıyor. Edirne ‘Hudut’ Gazetesi’nden Sevcan Kalıpçinen (35) de iyi bir güreş yazarı. Babası, ilkokul 1’den beri Sarayiçi’ne götürüyormuş kendisini. “Çayırdan gelen pehlivandır, minderden gelen güreşçidir” dedi. ? Sonuç... Kırkpınar’da başpehlivanlık için ‘güreş’ kökenliler kapıştı. Mehmet Yeşilyeşil ile Ali Gürbüz... İkisi de üniversitede okuyorlar; ikisi de Antalya Belek Belediyesi’nin güreş kulübü sporcuları... Birbirlerinin stilini bildikleri için zevksiz bir oyun sergilediler... Zaten ‘oyun’ yok; puan peşinde sporcular. Seyircinin tepkisini çeken Yeşilyeşil 2. kez Kırkpınar’ı aldı. Edirne ve Kırkpınar’ı yazmaya devam edeceğiz.
Tantan’ın endişesi
“(Kırmızı Kitap tartışmaları üzerine) İktidara geldiği günden bu yana AKP, alt-üst kimlik tartışmalarıyla Türk milletinin zihinlerini ayrıştırmıştır. Türkiye’nin hangi istihbarat verilerine göre hangi çalışmayı yapabileceği tartışmalıdır. Çünkü, hafızası ve arşiv bilgileri paramparçadır. Acaba iktidar, Türkiye’de yeniden bir devlet modeli mi oluşturmaktadır? Amaç, Türkiye’yi kabile, aşiret, cemaat, şehir devletlerine dönüştürmek midir?” (YP Genel Başkanı Sadettin Tantan)
Mesajım BDP’ye
ŞEYH Said mi, Saidi Nursi mi? Hangisi size yakın... Şeyh Said, Kürt baronu. Saidi Nursi ise ‘Kürt emekçisi’, imam ve Kurmanç. PKK’da Kurmanç, siz ve ben de Kurmanç.... Şeyh Said’den bize ne! Bana sorarsanız; babamın duyguları ile inancının namusu Saidi Nursi idi. Felsefemin ve mantığımın namusu önce Mustafa Kemal, sonra İlhan Selçuk’tur. Mehmet FEYYAT-Eski savcı ve senatör
Biliyor musunuz
4’ü Bahçelievler’den olan 20 kişilik yönetimin 6’sı üniversite mezunu, 5’i kadın ile biri engelli; 12’si de Doğu ve Güneydoğu kökenli il örgütünün MYK tarafından onaylandığını açıklayan CHP İl Başkanı Berhan Şimşek’in İstanbul’dan bir ‘Kolej Takımı’ çıkarttığını, kimseyi mahçup etmeyeceklerini, ilk önce belediyelerdeki oyunları bozacaklarını” söylediğini... ? İSTANBUL bağımsız Milletvekili Ahmet Tan’ın, kendisi üzerinden yapılan bazı haberlerle, Anayasa Mahkemesi üyeleri üzerinde baskı oluşturulmak istendiğini belirtti ve yapılan bu haberlerin bazılarında kendisinin CHP’li olarak gösterildiğini ifade ederek, “Onları yalancı çıkarmak ve tekzip etmek istemem. CHP yönetimi takdir ederse, elbette onların bu hatasını bu vesileyle hayra çeviririm” dediğini... ? TUZLA’dan Y.Y.’nın “Sahilimiz yürüyüş yolu yapmak üzere ‘temizlendi; gazino ve kahveler yıkıldı. Pekik işlem Şifa Sahil Sitesi’ne gelince neden durdu?” diye sorduğunu...