LEVENT'teki binanın 8. katında asansör beklerken derin bir patlama sesi duyarsanız ne yaparsınız?
Doğal olarak irkilir, hemen dışarı bakarsınız.
Öyle yaptım.
Baktım; yeni açılan alışveriş merkezi 'Metrocity' yönünden bir duman yükseliyor.
Eyvah, yine bomba, yine dehşet!..
Saat 10.56.
Hemen aşağıya indim; herkes şaşkın bakışlarla ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Telaşlı koşuşmalar arasında bazısı olay yönünden geliyor; bazısı da oraya doğru gidiyor.
Zincirlikuyu yönüne doğru hızla adımlarla yürürken; 4. Levent metro istasyonu yakınlarına uzaktan gelen bir patlama daha duyuyoruz. Gültepe üzerinden dumanlar yükseliyor.
İki kilometre yürüdükten sonra Metrocity'nin karşısında camgöbeği rengte HSBC (Demirbank) binası adeta havadan bombalanmış gibi... Aynı geçmişteki Beyrut veya şimdiki Çeçenistan'daki görüntüler.
METROCİTY'NİN YÜZÜ AKTI
Metrocity mağazlar sorumlusu (teknik) Umut Korkmaz, ‘‘Biz çarşıyı boşalttık; şükür can kaybımız yok’’ diyor sevinerekten... Ancak binanın dış yüzündeki kaplamasanki 'akmış', yukardan pencere ve cam kırıkları yere düşüyor zaman zaman.
Kaldırımdankarşıdaki HSBC'nin önüne geçiyorum; patlayan su borusu 3. kattan akıyor. Maslak yönüne gitmekte olan 20 aracın hangi marka olduğu tespit dilemez durumda; herşey kırık dökük; enkaz halinde. Bir polis bağırıyor; ‘‘Doğalgaz kesildi mi?’’, İGDAŞ'tan olduğu anlaşılan biri ‘‘Tamamdır’’ diyor.
Binanın arkasında İSKİ'nin su deposu var; Allahtan onda bir hasar yok. Ya o da patlasaydı!
17 AĞUSTOS GİBİ
Cep telefonları çalışmıyor; hiçbir yerle iletişim kurulamıyor; çıldırmamak mümkün değil... Aynı 17 Ağustos depreminde olduğu gibi...
Bu bir deprem provası sayılabilir mi? Hele deprem kabusu yaşayan bir kent için hem de ciddi bir alarm...
Saat 11.33 oluyor.
Trafiği aşabilen iki itfaiye ve birkaç ambulans geliyor.
Aynı caddedeki İran kökenli 'Bank Mellat' bankası da harabe halinde; SSK Dispanseri ve komşu apartmanlar da...
Bir polis, itfaiyeciye sesleniyor: ‘‘Halil Taşköprü adlı vatandaş asansörde kalmış; babasına cep telefonu ile haber vermiş; o da bizi arıyor.’’
YANGIN MERDİVENİ KURTARDI
Bazı itfaiyeciler hemen HSBC'nin arka tarafından binaya girmeye çalışıyor. Öğreniyoruz ki, tavanları çöken katlardan 450 çalışanı yangın merdivenlerinden kendilerini dışarı atabilmişler. Çoğunun dili tutulmuş gibi konuşamıyor.
Plakalarını 34 VE 9900, 34 UP 3501, 38 AF 890 olarak saptadığımız araçlar kavrulmuşlar... Daha ileride iki adet 4x4 de aynı durumda. Birinin bagajından etrafa greyfurtlar dağılmış.
Az ötede naylonla örtülmüş bir cesedi işaret ediyor polis; ‘‘Aman dikkat edin’’ diye; insanın morali bozuluyor.
11.30'larda bir helikopter Levent'in üzerinde dolaşmaya başlıyor.
Biri uyarıyor ‘‘Şu arabanın sinyali çalışıyor; akü patlayabilir.’’ Hemen müdahale edilip bağlantı kesiliyor.
Yine heyecanlı bir ses; ‘‘Beyler bu araçta da bir ölü var!’’ diyor. Evet başında saç olmayan bir kurban; belki değerli tiyatro sanatçısı Kerem Yılmazer'di bu.
Ortada bir sessizlik hüküm sürüyor; kimse ne yapılacağını bilmiyor. Belki de kanıtların toplanması; belki de amirlerin talimatı bekleniyor.
BÜYÜKŞEHİR'İN ARAÇLARI NEREDE
Ve 11.45'lere doğru sivil bir görevli ‘‘Buradan uzaklaşın, HSBC binası çökebilir’’ diye uyarınca Zincirlikuyu Mezarlığı'nın duvarına çekiliyoruz.
Artık resmi ve sivil polis ekipleriyle Levent kontrol altına alınabiliyor. Herkes yakınlarını merak ettiğinden Levent'e yığılmış artık. O 'meraklı' kalabalığa da ne söylenebilir ki!.. Özellikle de annelere...
Büyükşehir Belediyesi'nin, depreme karşı Kağıthane'de kurduğu 'Afet Koordinasyon Merkezi'ndeki teknoloji harikası güzelim araç ve gereçlerin hiçbiri henüz gelmiş değil.
Beyoğlu'nda İngiliz Büyükelçiliği'nde ikinci patlama ekipleri daha da çaresizliğe sevkediyor. Endişeli yüzler... ‘‘Kadıköy'de de patlama varmış..’’...‘‘Teyzemler Tarabya'da duymuşlar’’ vs. biçiminde yayılan spekülatif haberlerin gerçek olmamasını diliyor.
LEVENT ESNAFIMAHVOLDU
Özel ambulanslar gereksiz sirenleriyle Levent Çarşısı'na dalıyorlar.
Onları yönlendiren kimse yok; trafik karmaşası devam ediyor.
11.55'de bir askeri ambulans da geliyor.
Bir polis, arkadaşlarına, 100 çevik polisin trafiği aşmak üzere olduğunu ve sahanın ondan sonra kontrol altına alınabileceğini iletiyor.
Levent'teki Şirvan kebapçısından başka Levent Çarşısı içindeki dükkanların çoğunun camları inmiş... Bu arada ağlayan bir genç panik içinde HSBC'de çalışan kardeşinin sağ olup olmadığını soruyor. Ve onu az sonra bulup hanhıraç biçimde 'Mustafa' diye haykırdığı abisiyle kucaklaşıp donup kaldıklarına tanık oluyoruz.
Sabırlı insanlar kabusu yenmeye başlıyor. Bir kentin düzensizliğine, trafik rezaletine, insanların özensizliğine, duyarsızlığına, özensizliğine ve ihmalkarlığa karşın lanetler yağdırıyorsunuz
Kime mi? o canilere karşı! Sinmeyelim, korkmayalım, dirençli olalım, güven duygusunu hiçbir zaman kaybetmeyelim. Biz bu zorlukları elbirliğiyle aşarız; elimizi kolumuzu bağlatmayız.
Hizbullah’ı AKP affetti
ORTADOĞU kökenli bir örgüt olan Hizbullah'la ilk büyük mücadele İçişleri Bakanı Sadettin Tantan döneminde başladı.
2000 yılında 3.355 örgüt mensubu yakalandı. 2001'de 1.596, 2002'de ise 710 kişi yakalandı. AKP döneminde ise yakalananlar 200'ü bulmuyor.
Acaba operasyonlarda bir gevşeme-yumuşamı mı oldu? AKP'nin, CHP'nin tepkisine karşın çıkarttığı 'Eve Dönüş Yasası'ndan yararlanan 100 kadar Hizbullah militanı dışarı çıktı; 400 kadarının da dilekçeleri inceleniyor.
Yeni teröre dikkat
HİZBULLAH örgütünün çökme sürecine girdiği 17.1.2000'den önce ve sonra yazdığı ‘‘Kod Adı Hizbullah’’ ve ‘‘Batman'dan Beykoz'a- Hizbullah'ın Kanlı Yolculuğu’’ adlı kitapları ile dikkati çeken Cumhuriyet Yurt Haberler Servisi Şefi Mehmet Faraç ‘‘Kaos yaratmak için eyleme hazırlanan bir sürü hücre örgüt, her an yeni şeyler yapabilir’’ dedi.
Faraç'la konuşuyoruz:
İstanbul'da seyyar bomba dolaşıyor diyorsunuz.
- Militanlar kaç İsrail ve ABD hedefi için plan yapıyorlar. Hücre çöktü mü, ayakta mı? Polis bu soruna yanıt bulduğunda başta İstanbul olmak üzere büyük kentler nefes alabilecek, dedim. İşte yanıtı bugünkü (dünkü) eylemlerle geldi. Görülüyor ki, hücre ayakta ve başka hücreler de var aramızda. Bunun için AKP'nin emniyet içindeki kadrolaşmasına bakmak gerekiyor. En az 20 yıllık terörle mücadele deneyimi olan insanlar nerede?
Sinagog patlamalarının ertesi günü (pazar) ‘‘Direksiyonda kim vardı?’’ diye sormuştum. Ve 24 Ekim günü öğle saatlerinde polis telsizlerinden Göztepe Taşmektep Sokak'taki sinagogun yanında 06 plakalı bomba yüklü bir araçla ilgili anonslar yapıldığını yazmıştım. Ne yazık ki bu araç, Neva Şalom'da patlayan aynı araç çıktı. İstihbaratla ilgili sorun burada çıkıyor. Acaba yeterli takip yapılamadı mı?