BANKALAR, kart sahiplerini (visa-master) günde en az on sefer arıyor.
Kart alacaklarının sigortası için ‘telefonda ikna çalışmasını’ taciz boyutuna vardırıyorlar. Bankaların birden bire alacaklarının derdine düşmesi, tahsiliatı garantiye bağlamak adına sigortayı devreye sokması bir kaygı değil mi? Kart sahiplerinin ödeme güçlüğünün artacağından şüpheye düştüler belli ki.. Sigorta, yeni bir gelir, yeni bir ürün ama ekonominin nereye varacağının da bir göstergesi? Dünyanın hiçbir ülkesinde bankaların bu kadar ‘kaynağı’ yoktur. Vatandaştan küçük küçük tırtıklanıyor. Herşey aleni ve bilinerek yapılıyor. Zaten bankaların karlarına bakarsanız maşallah karlılıkta rekor kırıyorlar! Bir faaliyet sonucu mu, kredi mi veriyorlar? Maalesef hayır... Vatandaştan bir yolla haberimiz olmadan yaptıkları kesintilerle... Bunun adını ‘vurgun dünyası’ koyarsak yanlış yapmamış oluruz değil mi? Metin ALTAY
Bu nasıl demokrasi ve eşitlik anlayışıdır
SEÇİMLERE bir yıl kala başbakanımız, falanca vilayetin AKP kadın kolları semineri, filanca vilayette AKP gençlik kollarının toplantısı ya da açılışlar ile TOKİ anahtar dağıtım şölen turlarına başlıyor. Buraya kadar diyecek bir şeyimiz yok, zaten de olamaz ama! Bu toplantılarda başbakanımız eline mikrofonu alıp konuşmaya başlar başlamaz, hemen hemen tüm kanallar programlarını keserek canlı yayına geçiyor. Hadi bunu da hoş görelim, elbette bir ülkenin başbakanının yapmış olduğu etkinlikleri duyurmak medyanın görevidir diyelim. Ama konuşmaları izleyince, kazın ayağının hiçte öyle olmadığı görülüyor. Başbakan bulunduğu ortamın konularından çok, siyasi içerikli ve seçim propagandalarını andırır konuşmalar yapıyor. Başta muhalefete ve güncel siyasi konularda muhataplarına tek taraflı verip veriştiriyor. Bu nasıl eşitlik ve tarafsız yayın anlayışıdır anlamakta güçlük çekiyoruz. Üstelik bu tür sözüm ona yanlışları kendilerini yansız ve yandaşsız olarak niteleyen ulusal kanallar yapıyor. Yüksek Seçim Kurulu, seçim sathı mahalline girilmediği için kendini görevli addetmiyor. Medyada etik davranmayınca da toplumun bakış açısı, seçimlere bir yıl kala, tek taraflı ve gayri eşit şartlarda etkilendiriliyor. Bu nasıl demokrasi ve eşitlik anlayışıdır? Anlamakta güçlük çekiyoruz. Kazım ÇİLOĞLU
Hollanda polisini kınıyorum
TÜRKİYE Cumhuriyeti tarafından verilen yeşil pasaport sahibiyim (1.dereceden emekli). Ziyaret vesilesiyle ilk kez yurtdışına, Hollanda’ya gittim, 12 mayıs 13.55 PC 672 uçuşu öncesinde Amsterdam Havalimanı’nda Hollanda polisi tarafından aşağıda özetini sunacağım onur kırıcı uygulamalara maruz kaldım. Az bir İngilizcemle pasaportun yeşil olduğunu hatırlatmama rağmen görevli polisler el çantamı didik didik aradılar, free shoptan almış olduğum çikolataların içlerini tek tek aradılar, Türkiye’den kaç euro ile geldiğimi, şu anda ne kadar para ile döndüğümü söylememe rağmen cüzdanımdaki para v.s belgelere baktılar. Üstelik bu da yetmiyormuş gibi kapalı odaya alarak, bir hırsız gibi detaylı olarak aradılar. Yoksa bizi esrarkeş veya hırsız mı sandılar? Birinci dereceden emekli olmuş birisi olarak bu uygulamalar çok ağırıma gitti. Bu aşağılanmaya bir şey yapamamanın ezikliği altında kaldım. Bu uygulamalarını şiddetle protesto ediyorum. ‘Sanmıyorum ki bizim polisler de Hollanda vatandaşlarına mütekabiliyet esasına göre bu şekilde davransın.’ Hollanda polisini şiddetle protesto ediyorum. Ertuğrul KÖSE
Kısa...Kısa.
ÇANKAYA Belediyesi, ORVAK ve TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesinin birlikte düzenlediği ‘Madımak Anıtı Yarışması’ sonucu birinci seçilen Evren Aysev Deneç, Fatmagül Aslaner Gegeoğlu ve Yasemin Şahiner’in projesi 25 Mayısa kadar Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde izlenebilir.