Yalçın Bayer: Vergiler, Anayasa Mahkemesi'ne gidecek mi?

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Vatandaş, deprem vergileri konusunda sıkıntı yaşıyor. FP ve DYP, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini açıkladılar.

Ancak nedense bugüne kadar bir girişimleri olmadı, sadece kafalar karıştı.

Bu açıklamalara dayanarak olumsuz propaganda yapan bazı kesimler de, emlak ve araba vergilerinin ödenmemesini, nasıl olsa Anayasa Mahkemesi'nce iptal edileceğini fısıltı halinde yayıyorlar.

Bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesi kararları geriye doğru işlemiyor.

Böyle bir başvurunun yapılması, görüşülmesi, gerekçeli kararın yayınlanması uzun süre alıyor.

Süresi içinde ödenmeyecek oto ve emlak vergileri için yüksek faizler var; aylık yüzde 15, yıllık da yüzde 145... Bu yüksek oranlar düşünülürse, bu söylentilere inanan vatandaşın sırtına sonradan nasıl ağır bir yükün geleceği hesap edilmiyor.

Propaganda yapılarak vergilerin ödenmemesini isteyenler, vatandaşa iyilik yapmıyorlar. Vatandaşa ıstırap çektiriyorlar.

Yasalar yanlış olabilir ama sonuçta Anayasa Mahkemesi'nden geri dönebilir.

Bu nedenle partiler başvuru yapıp yapmayacaklarını açıklamalıdırlar; vatandaşa da 'sen bu vergileri faize kalmamak için öde' diye doğru yolu göstermelidirler.

Bunlar cepleri ilgilendirdiğinden vatandaş ne yapacağını bilemiyor.

Maliye de vatandaşın yanında yer alarak, kamuoyunu bilgilendirmelidir.

AB'ye girerken Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu, vatandaşını kazıklamadıağını göstermesi gerekiyor.

BİLGİSAYARLAR

İstanbul'da Ziraat Bankası'nın ek vergiyi tahsil ederken 'trafik cezası' adı altında kesmesi skandalı köşemizde yer alınca birçok banka ve belediyeyi uyandırdı. Ziraat Bankası da bir açıklama yapma cesaretini gösteremedi.

Hata kimin; bankanın mı, programı hazırlamayan bilgisayar firmasının mı?

Ek vergilerle ilgili yasa 26 Kasım'da Resmi Gazete'de yayınlanıyor. Bankalar ve belediyeler üç-dört gün sonra uyanıyor; hazırlığı olmadığı için de vatandaşa güven veremiyorlar.

Sarıyer Belediye Başkanı M. Sedat Özsoy, bize yaptığı açıklamada bu sıkıntısını açıkça şöyle ortaya koyuyor:

‘‘Ek vergi kodunun işlenmesi için belediyemizin anlaşmalı bilgisayar firması Sanpaş AŞ'ye 2 Aralık tarihinde bildirdik. Firma, belediyemize gelerek günlük, haftalık, aylık olmak üzere ek vergiyi programa aldı. Fakat makbuzlarda 'ek vergi' sözcüğünü yazmayı başaramadı. Bunun üzerine sizin de uyarınız dikkate alınarak 'ek vergi' kaşesi yaptırılarak, vezne önünde makbuzlara basılmaya başlandı. Bilgisayar firmasının ek vergi kodunu 13 Aralık'ta vereceğini taahhüt etti. Şirket hakkında da gerekli işlem yapılacaktır.’’

Belediyelere bilgisayar satan firmaların halini görüyorsunuz. Amaç sadece para kazanmak, hizmete ne gerek var!.. Bu kanun çıkacağı bilinirken, ne bir ön hazırlık var, ne de bir önlem...

Olan hep vatandaşa oluyor.

GÜNÜN UYARISI

‘‘Sina Koloğlu, Milliyet'teki köşesinde İÜ İletişim Fakültesi'nin medya ödülleri için 'silme vitrin isimler' diyor. Bu ülkede başarılı başka gazeteci-TV'ci bulunmuyor mu? Deprem bölgesinde evleri yıkılanlar, ölenler, sakat kalanlar neden hiç anımsanmıyor; aylardır bölgede güçlüklerle görev yapan medya mensuplarının ürettiklerini neden görmüyor bu fakültenin sorumluları... Yoksa, popüler olmayan isimleri seçerse ekrana çıkamayacaklarından mı acaba? Yazık.’’

BOLU, Gerede Devlet Hastanesi polikliğine gittim, o kadar çok türbanlı bayan vardı ki, kendimi İran ya da S. Arabistan'da sandım. Üzüldüm. Saptadığım isimleri size bildirdim. ‘Türban demokratik bir hak değil’ sonucuna varan Danıştay, 'türbanı çıkarmamakta direnen memurun işine son verilmesinde' usul ve yasalara aykırılık görmemiştir. Sizi göreve çağırıyorum.

Nurettin KAPTAN-GEREDE

'BABANIN shansı artir' (12.12.1999) başlıklı yazı Türkmence değil, Azerice'dir.

Buğda ATSIZ

Bayındırlık

yanlış yapıyor

BAYINDIRLIK Bakanlığı resmi inşaat işi yaptırdığı müteahhitlere akaryakıt fiyatlarının artışından dolayı beton ana girdisi olan kum, çakıl ve çimentoya nakliye fiyat farkı ödemektedir. (Fiyatlar yılbaşında tespit edildiğinden ilerdeki aylarda akaryakıta yapılan zam betonun içinde kullanılan kum, çakıl ve çimentonun nakliyeden dolayı fiyatını arttırdığından bu zam fiyat farkı olarak müteahhitlere ödenmektedir.)

Ancak siz betonu şantiyede hazırlarsanız bu fiyat farkını alırsınız, laboratuvar şartlarında hazırlanan daha iyi beton olan hazır betonu kullanırsanız devlet sizi cezalandırır ve betonu hazır satın aldın diye içindeki kum, çakıl ve çimentonun nakline akaryakıt zammından dolayı doğan fiyat farkını vermez. Devletin sayıştayı da bunu titizlikle kontrol eder, çimento ve çakıl faturasını arar. (Hazır betonda yalnız beton faturası olur.)

Sonra da teknik adamlar, medya 'Aman hazır beton kullanın depremde evler yıkılıyor' diye bangır bangır bağırırız.

Dileğim Bayındırlık Bakanlığı bu hatasını, hazırlamakta olduğu 2000 yılı birim fiyat ve rayiçlerinde düzeltir.

Yılmaz ERGÜN-Yük. İnşaat. Müh.- ADANA

IMF, SSK'yı

batıran

siyasetçiden de

hesap sorsun

ÇALIŞMA Bakanı Yaşar Okuyan'ın SSK'yı bir anda 'tu-kaka' yapmasının ardında gene bir şeyler yatıyor. Tartışmalı sosyal güvenlik yasası çıkarken de, kara tablolar sergilemişti.

Peki SSK'yı kim bu hale getirdi? Siyasetçiler soydurmadı mı?

Emekli işçi Bekir Arda'yı dinliyoruz:

‘‘O katrilyonluk suiistimallerin bir günde yapıldığını kimse söyleyemez! Bu kurumların yönetim kurulları yok mu? Var ise ne iş yaparlar? Peki bu işler yapılırken nerede imişler acaba? Yıllardan beri söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Ama derdimizi kimseye anlatamadık. Sosyal güvenlik kuruluşlarını devlet bütçesinin 'kara deliği' haline getirenlerin işçi, memur ve emekliler olmadığını hep söyledik durduk.

Devlet zaman geçirmeden bu kuruluşlardan elini çekmelidir. Ama öncelikle aktüeryal hesaplarının yapılması koşuluyla. Sonuçta devletin bu kuruluşlara abartmıyorum, en az 10 trilyon dolar borçlu olduğu ortaya çakacaktır.’’

İdris Karayük'ün önerisi de şöyle: ‘‘Siz bu kurumu özerk hale getirin, gerçek sahiplerinin yönetimine bırakın. Bu kurum batmaz.’’

Bir başka okurumuz Nesrin Uygun da, ‘‘Emekliye yapılacak zam konusunda yarım puan artışa izin dahi izin vermeyen IMF'nin, şu anda bir katrilyon olan ama eşelendikçe sonu nerelere varacağı belli olmayan bu yolsuzluk konusu hakkında sessiz kalması garip değil mi?’’ diyor.

Gerçekten garip!

Yazarın Tüm Yazıları