İki gündür faks ve e-mail yoluyla bizlere ulaşan okurlarımız,
‘‘İnsaf, bu kadarı da fazla’’ diyerek tepkilerini dile getirdiler.
İstanbul'dan yazan
Fikret Eryılmaz, ‘‘Ben manavlık yapıyorum. Ayda 200 milyon lirayla iki çocuğumu okutmaya çalışıyorum. Bugüne kadar hep şükrettim. Vatan sağolsun dedim ama bu düğün görüntülerini gördüğümde düzene isyan edeceğim geldi. Şimdi ilkokulda binbir güçlükle okuttuğum çocuklarıma ben bunu asıl anlatırım’’ diyor.
Hüseyin Aksu ise
‘‘Görüntüleri izlediğimde insanlığımdan utandım. Bilmiyorum Sayın Ekdi de utandı mı?’’ diye soruyor.
Antalya'dan
Tuğba Kaymaz ise tepkisini şöyle dile getirmiş:
‘‘Bu düğünü yapanlara, oraya katılanlara soruyorum; acaba asgari ücretten haberiniz var mı? Bu ülkede milyonlarca kişi 107 milyon lirayla bir ay ev geçindirmeye çalışıyor. Sayın Ekdi'ye Kanal D'deki 102 milyon lira yarışmasına katılıp insanların nasıl yaşadıklarını anlamaya çağırıyorum’’
MAKBUZ NEREDE?
Bu arada İstanbul Defterdarlığı'nın kendisini Siirtli bir aşiret reisi olarak tanıtan
Bedrettin Ekdi'nin oğlunun medyada yayınlanan bir milyon dolarlık sünnet düğünü görüntülerinden sonra başlattığı inceleme derinleştirilerek sürdürülüyor.
Defterdar
Kadir Boy, düğünde sahneye çıkan 25 sanatçı ve mankenin bugünden itibaren teker teker defterdarlığa çağrılarak yazılı ifadelerinin alınacağını bildirdi. Vergi denetim elemanları başta
Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Muazzez Ersoy, Seda Sayan, Adnan Şenses, Burak Kut, İbrahim Erkal ve diğer sanatçılara,
‘‘Sahneye çıkmak için para aldınız mı? Aldıysanız makbuz nerede?’’ diye soracak. Düğüne katılan sanatçı ve mankenlerin vergi dosyalarını açacak. Sanatçıların bu parayı gelir beyannamelerine sokup sokmayacakları da takibe alınacak. Defterdarlık kendisini Siirtli aşiret reisi diye tanıtan
Bedrettin Ekdi'nin
Nişantaşı'nda olduğunu söylediği 400 daire ile
Siirt'teki 150 köyünün gerçek olup olmadığını tapu dairelerine yazı yazarak sordu. Ayrıca kiradaki mülkleri için kira sözleşmelerinin yapılıp yapılmayacağı da araştırılacak.
Bu görgüsüzlere ders olsun.
Ilgaz'ın evi restore edilecek
‘Rıfat Ilgaz'ın evi unutuldu’ başlıklı yazımız üzerine
Atatürkçü Düşence Derneği (ADD)
Cide Şube Başkanı
Huriye Öztürkoğlu bir açıklama gönderdi.
Ilgaz'ı sevenleri rahatlatacağını düşündüğümüz açıklama şöyle:
‘‘1996 yılında
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)
Cide şubesi olarak
Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Festivali'ni başlatıp
Rıfat Ilgaz'a ve anısına sahip çıkmayı amaçlamıştık.
Bu amacımız Genel Merkez Yönetimimiz tarafından onaylanmış ve Kültür Bakanı
İstemihan Talay ile görüşülerek bakanlığın desteği sağlanmıştır.
Sayın
Talay hiç tereddüt etmeden gereken maddi desteği verdi ve festivali gerçekleştirdik.
Cide'deki çalışmalarımız sırasında,
Rıfat Ilgaz'ın doğduğu ev
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak satın alınmaya,
‘‘Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Evi’’ olarak düzenlenmeye ve yaşatılmaya karar verilmiştir. Bu kararımıza
İstemihan Talay büyük bir heyecanla katılarak destek festivallerin gerçekleşmesine, elde edilen gelirlerle de evin satın alınmasına katkıda bulunmuştur.
Bugün
Rıfat Ilgaz'ın doğduğu evin büyük hissesi, Genel Merkezimizle beraber yürütülen çalışmalar sonucunda
Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından satın alınmış durumdadır. Geriye kalan küçük bir bölüm hisse ise veraset nedeniyle çok kişiye aitti ve bir araya getirilmeleri olanaksızdı. Bu sorun da Kültür Bakanlığı tarafından yapılan kamulaştırma çalışmalarıyla çözülmüştür.
Bu işlemler yasal süreci içinde sürdürülmüş ve bugün itibarıyla da tamamlanmış bulunmaktadır. Evin restorasyon projesinin yapımı için ise ilgili meslek odaları ve sanat kuruluşlarının katkıları istenecektir.
Projenin tamamlanmasından sonra restorasyon çalışmaları, Kültür Bakanlığı tarafından yaptırılacaktır. Kısaca bu çalışma,
Rıfat Ilgaz'ın yaşamı gibi, zorlu ve engebeli uzun ince bir yol oldu.
Ülkemizde, düşün ve sanat insanlarımıza sahip çıkılmasının, aydınlanma ve çağdaşlaşma yolunda üzerimize düşen temel görevlerden biri olduğu düşüncesi ile
‘‘Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Evi’’ çalışmamıza katkıda bulunan başta Kültür Bakanı
İstemihan Talay'a, festivallerimize katılan sanatçı dostlarımıza, il ve ilçe yöneticilerimize ve tüm Rıfat Ilgaz dostlarına teşekkür ediyoruz.
Bu arada Kültür Bakanı
İstemihan Talay arayarak,
‘‘Ilgaz'ı sevenler merak etmesin. Cide'deki evinin restorasyonu için ne gerekiyorsa yapacağım’’ sözünü verdi.
Otobüs
İNGİLİZ tarihçi
Frans Ezra Adcock, bundan 62 yıl önce
Cambridge Üniversitesi'nde
Roma tarihinin bir kesimini anlatmak için şöyle söylemiş:
‘‘Ülke sanki içindekilerin yarısının direksiyona geçmek için şoförle dalaştıkları, diğer yarısının da bilet parası toplamak için birbirlerine girdikleri bir otobüsü andırıyor.’’
Günümüz
Türkiye'sine benziyor mu bu sözler?
(Cüneyt Koryürek'e teşekkürler) Çıldır'ı da mahvediyoruz
ÇILDIR Gölü, çevresi 120 km'yi bulan 1959 rakımlı bir göl... Ne yazık ki,
Doğu Anadolu'nun ikinci büyü gölü olan
Çıldır'ın korunmasında yetki karmaşası yaşanıyor. Gölün,
Ardahan'ın mı
, Kars'ın mı sınırlarında olduğu konusu hálá çözülemedi.
Gölün, çevresinde bulunan 9 köyün yapılan referandum sonucu önceki yıllarda
Ardahan'ın
Çıldır İlçesi'nden ayrılarak
Kars'ın
Arpaçay İlçesi'ne bağlanmasıyla sorunlar başladı. İdari açıdan gölün yarısı
Ardahan'ın, yarısı da
Kars'ın...
Çıldır Gölü, doğal SİT alanı olarak kabul ediliyor. Ama yeterince korunmuyor. Avlanma yasağına uyan yok. Eline silahını alan avcı, kuş katliamı yapıyor. Balık avlanma yasağına da uyulmuyor.
Akçakale Adası'nın ağaçlandırılması ile pelikan, yaban kazı, yaban ördeği, angut, balaban, balıkçı, karatavuklar yavruladı. Hiç görmediğimiz kanarya kuşları ile dolup taştı. Bilinçsiz avlanmaya
Tarım İl Müdürlükleri kulaklarını tıkamış. İçilecek kadar suyu temiz olan gölde
sazan, aynalı sazan, alabalık, şafak, kızılkanat, tahta, tatlısu kefali, karabalık, kaya balığı çeşitleri yakın bir gelecekte kalmayacak.
Ardahan ve
Kars valiliklerine yaptığım başvurulardan bir sonuç alınmaması bizleri endişeye düşürdü.’’
Ercan ŞİRİN-Çıldır Belediye Başkanı-ARDAHAN MESAJ
SAĞLIK Bakanı
Osman Durmuş'a
Muğla'dan
Mustafa Ardıç sesleniyor:
‘‘
BİZLER Muğla'nın
Milas İlçesi
Hacıabti Mahallesi sakinleriyiz. 15 yıl önce burada
Milas Devlet Hastanesi bulunuyordu. Hastane genişletmesi denilerek şu anda oturuduğumuz evlerin bulunduğu bölge istimlak alanı içine alındı. Bu istimlak alanı içinde 20 hane bulunuyor. Fakat devlet hastanesi başka bir yere taşındı. Bu durumda eski hastane binasının genişleme diye bir durumu kalmadı. Ama bizler 15 sene önce alınan bu istimlak kararından dolayı mağdur durumdayız.
Sağlık Bakanlığı bu kararı kaldırmadığı için ne evimizin dökülen yerlerini onarabiliyoruz, ne de kat çıkabiliyoruz. Sayın Bakan, sizden sorunumuza çözüm istiyoruz.’’
İTÜ Makine Mühendisliği 3. sınıf öğrencisiyim. Üniversitemizin yaz okulunun ders saati ücretleri Türkiye'deki tüm üniversitelerden daha fazla. Boğaziçi Üniversitesi'nde 23 milyon, İTÜ'de 30, YTÜ'de 11 milyon, Gazi Üniversitesi'nde 10 milyon. Bizim suçumuz
İTÜ'lü olmak mı?
Ömer Faruk ATAK İSTANBUL
İLGİLİSİNE not...
Pendikliler Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı olduğunu bildiriyorsunuz ama isminizi yazmıyorsunuz.
Pendik'teki bir marketten sakız çalmakla suçlanmanız karşısında bu firmayı mahkemeye verdiğinize göre, şikayet dilekçenizi gönderir misiniz?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne nasıl gideceksiniz?