Paylaş
Kitaplarımız İstanbul Üniversitesi matbaasında 1.5 yılda basıldı, devletin verdiği mütevazı telif ücretimizi de %15 gelir vergisi matrahımızı da ödeyerek aldık. Şimdi yine Türkiye’ye mahsus yeni ve çok komik bir yazı almış bulunuyoruz. “2009 yılında ödemesi yapılan ekli listede belirtilen fakülteniz öğretim üyelerine ait telif ücretleri için kesilen %15 oranındaki gelir vergisinin, telif ücretlerinin Serbest Meslek Kazancı olarak değerlendirilmesi nedeniyle %17 (dar mükellef olmaları halinde %25) olarak düzeltilmesi gerekmekte olup...” %2’lik fark olan ...TL’nin ilgili öğretim üyelerinden toplanarak... yatırılması vs... Yıllardır bu oran %15 olarak tahsil edilmekteymiş. İster misiniz şimdi eskiden yazılmış kitaplar için de (hem de faiziyle!) geriye dönük olarak üniversite hocalarından vergi istesinler! Sayıştay böyle uygun görmüş! Gelir İdaresi Başkanlığı’nın rehberinde ‘serbest meslek kazançlarında vergi tevkifatı’ bölümünde ‘ders kitabı’ diye bir terim göremedim.
Makale, bilimsel araştırma var. “Bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde edilen kazançlar istisnasından yararlananlardan %17” deniyor. Sadece devlet üniversitesinde satılacak olan bir ders kitabı için bir devlet memuru olan bir öğretim üyesinin aldığı telif ücreti gelirinin serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi ilk kez bu hükümet zamanında yapılmıştır. Neyse umarız dar mükellef olduğumuza karar verilmez de! Ne dersiniz yazmaya değer mi yoksa vaka-i adiye mi?
Prof. Dr. Nuriye AKEV-İ.Ü. Eczacılık Fakültesi
AKP’den noter bile korkmuş
SHP’de Karayalçın döneminde İl Başkanlığı, Genel Sekreterlik görevlerinde bulunan İlhan Göğüş bir mektup göndermiş; bir noterin ‘AKP korkusu’nu şöyle anlatıyor:
“Geçtiğimiz pazartesi günü SHP’den istifa ettim. Konuya ilişkin gerekçeli istifa yazımı noter aracılığı ile SHP Genel Merkezi’ne göndermek için bir notere gittiğimde karşılaştığım reaksiyon ilginçti.
Noter başkâtibi, açıklamalı istifamı göndermek istemedi. Nedenini sorduğumda, içinde AKP karşıtı ve kurucu iradeden yandaşça söz eden metinden ürktüğünü belli etti. Biliyorsunuz “Ergenekon meselesi” dedi. Hayretle karşıladım, hanımefendi siz yanlızca imzamı tasdik edeceksiniz, içindekiler benim sözlerim, sorumluluğu bana ait dediğimde, bir yerlere telefon edip, gerçekten o cümlelerden kendisinin başının belaya girmeyeceğinden emin oldukdan sonra kabul etti. Toplumda, Ergenekon davasının nasıl bir korku yarattığının somut bir örneğini görmüş oldum.” Eskiden düğünden önce çocuklar ‘sünnetçi korkusu’ korkusu yaşardı; bugün AKP korkusu yaşıyor büyükler; vay, vay, vay!..
Yazıcı’dan mevlit izni
EYÜP Sultan Camii’sinde cuma, cumartesi ve pazar günleri mevlit okutulmasına izin verilmemesi üzerine önceki gün köşemizde yer alan yazıya Devlet Bakanı Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı yakın ilgi göstermiş... Bakanın danışmanının aktardığına göre, bakan Eyüp İlçe Müftü Yardımcısı Faik Aktaş ile görüşerek kendisinden bilgi almış; “Cuma, cumartesi ve pazar günleri ziyaretçi akınından ötürü ilkesel olarak mevlit okutulmasına izin vermediklerini” öğrenmiş. Konuyla ilgili olarak Rizeli Lokman Koçanzadegiloğulları ile konuşulmuş ve 19 Temmuz pazar günü için bu karara rağmen bir kerelik mevlit için izin çıkmış. Bakana teşekkür gerekiyor.
Otomotivci müdürün ‘hurda’ önerisi
İMKB’ye kote Ege Endüstri ve Ticaret A.Ş.’nin Genel Müdürüyüm. Otomotiv sanayiinde bir canlanma olduğu haberleri abartılarak yansıtılıyor. Ticari araç üretimi aylardır durmuş durumdadır ve bu gruptaki yan sanayi de durmuştur. Şu an on binlerce kişi işini kaybetmiş vaziyettedir ve işinde uzmanlaşmış sanayi çalışanları da sektörde iş bulma umudunu yitirmiştir. Son olarak, resmi bir açıklama yapan Anadolu Isuzu (İMKB’ye kote olduğu için), 20 Temmuz’a kadar fabrikasını kapattığını duyurmuştur. Avrupa standartlarına göre çok yaşlı, eski teknoloji, masraflı, çok yakıt harcayan, çevreye çok duyarsız, simsiyah egsoz dumanları çıkartarak trafikte yol alan kamyonlar hâlâ yollarımızdadır. Yavaş gidebildiklerinden sollamayı tahrik etmekte, kazalara yol açmaktadırlar. Ticari vasıtalar için hurda indirimi veya KDV indirimi veya başka bir canlandırıcı tedbire acilen ihtiyaç vardır.
Mehmet ATTİLA
Türkiye’yi bir yerinden yakalamak
DOĞU Türkistan’da Han kökenliler, azınlık Uygurlara saldırıp linç ediyorlar. Amaç Uygurları ata yurtlarından kaçırmak. Uygurlar direnince de polis katliam yapıyor. Buna karşılık Türkiye dahil Batı’da çıt yok! Neden? Çünkü Batı’nın çıkarı Uygurların hayatının önünde. Çin onlar için çok önemli. Peki Türkiye önemli değil mi? Türkiye’deki azınlıklar için yapmadığı baskı ve suçlaması kalmayan Batı’nın Çin’e ağzını açmaması normal mi? Tabii ki çok normal. Türkiye’yi bir yerinden yakalamış inletiyor.
Zafer ÖZGÜR
Büyükşehir, yeşil alana bu kez ‘pazar’ kuruyor
ORTAKÖY ve Levazım Mahallesi sakinleri feryat ediyor: Ortaköy Dereboyu Caddesi Çayır Sokakta (37 pafta, 30 ada, 2 parsel) yeşil olarak görünen yerde, Büyükşehir tarafından ruhsatsız olarak yeni bir ‘Ulus (sosyete) Pazarı’ kurulma çalışmaları başladı. Boğazın geri görünüm bölgesinde; ruhsatsız olarak yapılan yerde ağaçlar kesildi.
Büyükşehir ne hak dinliyor, ne hukuk! Tamamen yasalara aykırı hareket ederek ‘Teksas kanunları’ uygulanıyor. Karşı çıktığımız için pazarcılar tehdit savurarak “Kim bizi mahkemeye verirse arkadaşızda Büyükşehir Belediyesi var, açığınızı bulur üzerinize gideriz” diyorlar. Büyükşehir, bu yerin Vakıflar ve Emlak Müdürlüğünden kiralandığını belirtiyor.
Ortaköy zaten Boğaz Köprüsü’nün dibine yaslanan rezidans ve alışveriş merkeziyle rezil edilmişti.
İstanbul Valiliği niye susuyor; Anıtlar Kurulu ve Mimarlar Odası niye harekete geçmiyor. Bir yangında itfaiye oraya nasıl girebilir. Belli ki pazarcıların arkasındaki ‘organizasyon’u var.
Beşiktaş Belediyesi önceki gün alanı mühürledi ama Büyükşehir dinler mi? İnşaata devam.
Büyükşehir’in bu dayatması İstanbullular için korunması anlamında utanç vesilesi olmalıdır.
Paylaş