Dün, iki işadamı ile konuşurkan, 'ismimlerinin yazılmaması' koşuluyla ağızlarından ilk olarak şu cümleler döküldü:
‘‘Sahipleri,
Türkiye'nin en büyük alışveriş merkezi
olmakla övündükleri
Akmerkez'de
Türk markası istemiyorlar. Bunun sonucu da artık
Türk markası kalmayacak. Çünkü ilginç ve tuhaf bir uygulamaya geçmiş görünüyorlar.’’
Globalizm gerçeği diyoruz ama ne de olsa konu cansıkıcı:
‘‘Türk markaları alışveriş merkezinden bir bir çıkartılıyor ve de yerlerine genellikle yabancı markalar alınıyor... İyi ama bu ülkenin iyi markaları burada satılamaz ise nerede satılacak?.. Uzayda mı? 5-10 milyon dolarlık ciroya ulaşmış KOBİ'lerimize kıyılmamalıdır.
'MARKA KATİLİ'
Sıkıntı nedir?
-
Akmerkez'in çeşitli hukuk ve icra oyunları ile sıkıntıya giren yerli markalarımız kapı dışarı edilebiliyor. Çünkü kira kontratları çok karmaşık ve hukuk tuzakları ile dolu... Bu mağazaların yerlerine de tamamen dışarda üretim yapan ve hiç
Türk katkısı olmayan markalar alınıyor. Bu gidişle
Akmerkez'de
Türk markası kalmayacağa benziyor.
(Dünyada yerli markaları ezip yaşama şansı bırakmayan güçlü sermayeli dünya markalar için 'Marka Katili' tanımı yapılıyor) Sırada birçok
Türk markasına ait mağaza da tahliye edilmek için için icra ve tahliye davaları ile uğraşıyorlar. En basit kira davasının bile yıllarca sürüncemede de kaldığı ülkemizde
Akmerkez'le ilgili tahliye davaları tahliye-yargı süreci de dahil olmak üzere inanılmaz bir hızla sonuçlandırılıyor! Acaba
Türkiye'nin geleceği ile oynandığının farkında olunuyor mu?
TÜRKLÜĞÜ UNUTMAK
Akmerkez yönetiminde kim var?
- Dinçkök ve
Tekfen'den başka ortakları da vardır; bunlar çok güçlü sermaye sahipleridir. Yönetimde karar sahibi olmakla övünen
Akmerkez yöneticilerinden Bay
Aslan Bady ile Bay
Mahir Kasuta, Türk vatandaşı olduklarını ve de bu ülkede yaşadıklarını unutmuşçasına
Türk markalarına karşı inanılmaz derecede önyargılılar...
Kira ödenemiyorsa tabii ki hukuk yoluna gidilecek.
- Kira yıllık M2 2 bin $..
New York'ta da aynı... Tamam da en ufak bir sorunda düşmanca bir tavır ve üstü kapalı bir tehdit sergileniyor. Zaten bu konudaki şikayetlere ‘Biz artık
Akmerkez'de
Türk markası istemiyoruz' şeklinde küçümsenen bir
Akmerkez'e yakışmıyor. Unutulmasın; en küçük krizde ilk kaçıp gidenler yabancılar oluyor. Bugün kovmaya kalktıkları
Türk markaları,
1994, APO, deprem, 2001 Şubat ve
11 Eylül krizlerinde de
Akmerkez'de vardı. Kiralarını bazen geç de olsa ödüyorlardı.
'Seve Seve' kampanyasına yabancı markalar katılmaya tenezzül bile etmedi. Neymiş imajları bozulurmuş!
Türkiye'nin en seçkin markalarından
Derishow tahliye edilerek yerine
Avrupa'nın tartışmalı markalarından
İspanyol Zara getirildi. Hazır giyimin devi
Zara'nın inanılmaz fiyatlarla mal sattığı için
İtalya'ya girmek isterken, tüm sendikalar ve
İtalyan Markalar Birliği'nin ayağa kalktığını, yapılan ilanlarda
Zara'dan yapılacak her alışverişin bir
İtalyan emekçisini işinden edeceği şeklindeydi.
Türkiye'ye gelen her yabancı markanın 500-1000 işçinin işsiz kalmasına yolaçtığı abartı sayılmamalıdır.
Hiper-süper marketler/bakkallar savaşında
kentiçi sınırlaması getiren Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın yerli-yabancı markalar konusunda da alacağı önlemler olmalı değil mi?
GidenlerDerishow, İGS, Desa, Atalar, İpekyol, Selim Triko, Beta Ertuğrul, Panço, Fatoş Oyuncak, Limon, Kığılı, Yeni Moda Çanta, Cevza, Mithat, Toskana, Stones, Aprido, Yeni Moda Terlik, Vepa.Gelenlerİspanyol Zara, Tommy Hilfigers, Nautica, Faconnable, Esprit, Dockers, Edwards, Diesel, Burberrys, Virus, Morgan, Miss Sixty, Nine West ile
Toys For Big Boys ve
Spor Point, Vetrina ve
Bag Fun. Çiçek Arif'ten Çiçek Gibi
ADANA Osmaniye'den
'Nalbant Hasan'ın oğlu, yayıncı, fotoromancı, film yapımcısı, yönetmeni, senarist ve bar işletmecisi; kültür ve sanat çevrelerinin kadim dostu
Arif Keskiner'in (Çiçek Arif) beklenen kitabı çıktı:
Çiçek Gibi.. Anı değil, sanki aydınımızın bohem tarihi...
(Doğan Kitap)
Renkli kişiliği ve sohbetleri ile bilinen
Keskiner kitabında
‘‘Ben Yaşar Kemal'in oğlu olarak büyüdüm’’ diyor.
Yılmaz Güney'le
'Lefter'deki rakı sohbetleri ile başlayan ve
Yeşilçam'a uzanan çile ve mutluluk yolunun geçmişin ünlü
'Kulis' barına taşıyan anıları ve tarih olan yüzlerce isim...
Abidin Dino'dan
M.Ali Aybar'a,
Zeki Müren'den
Melina Mercuri'ye,
Egemen Bostancı'dan
Metin Oktay'a uzanan yalın ve sevecen dostlukları
Beyoğlu'nda bir keyif turu attırıyor size. Ortağı
Azmi Yılmaz ve
Sanlı Arslan başta olmak üzere
'bar ekibi'nin
Sıraselviler'in basık tavanlı mekanında rengarenk insan moziği
Keskiner'e yeni çiçekler açtıracak gibi...
Dostları ve barının müdavimleri;
Şerif Gören, Zeki Ökten,
Ali Özgentürk, İsmet Ay,
Erdoğan Şenay, Osman Berkmen,
Nurer Uğurlu, Tarık Akan,
Ferhan Şensoy, Derya Baykal,
Ali Poyrazoğlu, Korhan Abay,
Okay Gönensin, Tanju Gürsu,
Hamit Benli, Alaattin Aksoy,
Mehmet Yaşin, Atıf Yılmaz,
Demirtaş Ceyhun, Tunç Başaran,
Melih Aşık, Sezen Aksu,
Mustafa Oğuz, Birol Kutadgu,
Aydemir Akbaş, Tevfik Yener,
Meral Okay, Nevzat Şenol,
Adnan Akgünel, Rafi Portakal,
Cengiz Alpman, Tuna Durmaz,
Mazlum Göknel, Faik Çetiner,
Ali Sirmen, Komet,
Ergin Ertem, Necati Doğru,
Tilda-Erol Tezman, Samim Baki,
Bülent Tanla, İbrahim Tatlıses,
Aydın Boysan, Tarık Akan,
Adnan Polat, Bilal Meşe,
Faik Gürses, Cengiz Yalvaç,
Arzu Başaran, Umur Bugay,
Nuri Dikeç, Mustafa Alabora,
Can Ok, Halit Çapın ve
Hüseyin Baş ‘Çiçek Gibi'den sonra yenisini bekliyorlar?
Meclis araştırması
‘‘ÇARŞAMBA Ovası'na iki adet mobil santral kuruluyor;
Samsun'a yeni zehir geliyor’’ (28.2.2002) başlıklı yazımızın yankıları büyüyor.
Dalaman, Fethiye ve
Bartın'dan sonra siyasilerin
Samsun'a aldırdığı
'yüzer-gezer' santralların ne yazık ki
'kalıcı' yapılması Samsunluları çileden çıkarıyor.
AK Parti Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya ve arkadaşları, Meclis Araştırması açılmasını isteyen bir önergeyi TBMM Başkanlığı'na vererek
‘‘Bu santralların Samsun'
da kurulması kararının bilimsel gerçeklerden uzak olduğunu’’ savundular. Santralların bu ekimde faaliyete geçirilmesinin planlandığı bildirilen gerekçede,
‘‘Bölgeye ekonomik katkı sağlamaktan uzak olan bu santrallar, yörenin mevcut tarım potansiyelini de olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca yer seçimi ne kadar doğrudur?’’ denildi.
TEPKİLER
‘‘Ölüm kusacak’’ santrallara karşı Samsun Tekkeköy'de çarşamba günü büyük miting düzenleniyor.
KBİ'nin sattığı arsalarda iki 'mobil' santralın kurulmak istenmesi karşısında Samsun Spor Eğitim ve Tanıtma Vakfı (Sam-Sev), Samsun Doğayı Koruma Derneği ve Karadeniz Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Forumu'nun öncülük ettiği eylemler önümüzdeki hafta başlıyor. Salı günü
Samsun'da Prof.
Nazmi Polat'ın
'Mobil Santralın Samsun'a vereceği zararlar ve alternatif enerji kaynakları' konferansından sonra çarşamba günü de
Tekkeköy Meydanı'nda
'Mobil Santrala Hayır' mitingi düzenleniyor.
Kente dağıtılan
‘‘Senin üzerine gelen oyunu boz’’ başlıklı duyurularda ‘‘Samsun'a zehir kusacak mobil santralların kurulmasına az kaldı. Bunlar
'sömürge tipi' santraldır; geri kalmış, plansız, enerji politikaları olmayan 3. dünya ülkelerinde kullanılmaktadır. 6 numaralı
fuel-oil petrol ülkelerinde çöllere dökülmektedir. Hem bizi zehirleyecekler hem de bizim vergilerimizle birilerini zengin edecekler. Bu kararla
ÇED raporlarından ve çevre mevzuatından muaf tutularak
Türkiye'nin geleceği karartılmaktadır’’ deniliyor.
Şen olsun siyasetçiler
GÖREV yaptığı 11 yıllık süre içinde Zonguldak milletvekilleri
Veysel Atasoy (DYP), Adnan Akın (DYP) ve İ. Hakkı Cerrahoğlu'nun (MHP) hışmına uğrayarak 10 kez sürgün edilen
Devrek eski İlçe Tarım Müdürü
Adil Örenli sonunda siyasi baskılara dayanamayarak emekliliğini isteyip memuriyetten ayrıldı. Atatürkçü ve demokrat kişiliğiyle tanınan
Örenli, 16 yıllık idarecilik döneminin 11 yılını
Devrek'te geçirdi. Tarım, hayvancılık, seracılık alanlarında göstermiş olduğu başarılardan dolayı takdirnameler aldı. Müfettişlerin
‘‘Kirazlıpanır Çeşmesi'nin yanındaki çakıl taşlarının arasına neden fidan diktin? Memurlara neden iyi davranmadın? MHP'nin aleyhine neden konuştun? Neden makam aracıyla evine gittin?’’ biçimindeki sorularına muhatap olan Örenli, son görev yaptığı Diyarbakır
Hani'den mesleğe veda ederken şöyle seslendi:
Şen olsun siyasetçiler... Bu polisleri kutlarım
SAMSUN Kavak'ta yaptığım trafik kazası nedeniyle bir saat misafir olduğum karakolda yaşadıklarım karşısında polis teşkilatı hakkında ne kadar yanlış düşündüğümü anladım. O gün (25.2.2002) görevli memurlardan ikisi fakülte, biri yüksekokul, biri de AÖF'de okuduğunu, diğerinin lise mezunu olduğunu gördüm. Biraz konuşunca ne kadar kültürlü, nazik ve kibar oldukları anlaşılıyordu. Amirlerini görünce bu şaşkanlığım daha da arttı. Başta
Samsun İl Emniyet Müdürü ile
Kavak İlçe Emniyet Amiri'ni ve personelini kutlarım.
Olgun Didem BAYRAKTAR Meteorolojiye övgü var, para yok
PROF. Ramazan Mirzaoğlu'nun yürüttüğü Devlet Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Meteoroloji İşleri'nde çalışan personele
TBMM'de ücret artışı veya döner sermayeden kár verilmesine ilişkin reddedilen herhangi bir ücret artışı görüşmesinin olmadığı belirtilerek,‘‘8.4.1990'da çıkartılan kararname ile mühendis, meteoroloji uzmanı ve üstü idari görevler kadro karşılığı sözleşmeli olmuştur. Meteorolojinin teknolojik yapısına uygun nitelikli kariyer sahibi personelin istihdamı için çıkarılan bu kanun 3254 sayılı kanunda sayılan nitelikleri haiz personel yararlanmaktadır’’ denildi. Açıklamada ayrıca,
Bakanlar Kurulu'nca
Kırşehir, Afyon ve
Tokat'ta Bölge Müdürlüğü kurulmasına karar verildiği belirtilerek şöyle deniyor:
‘‘Bir tarım şehri olan Kırşehir'e Meteoroloji Bölge Müdürlüğü'nün kurulması art niyetli insanlar tarafından yanlış aktarılmaktadır.
(Bölükbaşı'na kızgınlıktan ötürü Menderes tarafından) İl iken ilçe yapılan siyasi hesapların kurbanı olan
Kırşehir de Türkiye Cumhuriyeti'in bir vilayetidir. Devlet Bakanı
Ramazan Mirzaoğlu bir önceki dönemde siyasi hesaplar için Meteoroloji Meslek Lisesi'ni alıp
Giresun'a götüren bakanlar
(Eski ANAP'lı, şimdiki DYP'li Burhan Kara) gibi kendi vilayetine götürmemiş, ilk icraat olarak yeniden okulu
Ankara'ya getirmiştir. Teknolojik olarak yenilenen ve hava tahmininde tam isabet kaydeden bu güzide kurumun aslı olmayan iddialarla karalamaya çalışılması üzüntü vericidir.’’
AB KAPISI
NE çok bilinmezli hale getirdik şu AB kapısını/Partisine, kurumuna göre değişik algıladık yapısını/Çok bilen; ey yetkili makamlar, kurumlar, öze gelin/Aklın yolunu bulun, rahatlatın vatandaşımın kafasını.
Vasfi AYAZ-GÖZTEPE MESAJ
DENİZLİ/Tavas Kızılcabölük’teki
Halkbank'ın yıllık cirosu 3 trilyon; şubat ayında tahsil ettiği elektrik faturası 350 milyar; 2 bine yakın vatandaşa
Bağ-Kur ve
SSK'dan emekli maaşı veriyor.
Kızılcabölük'ün GSMH'ye katkısı yaklaşık 8.5 trilyon... Bankamızı kapatıp 7 km ötedeki
Tavas'a bağlamakla büyük yanlış yaptı Ankara'dakiler...
Adnan ÇIRALI