Türkçe'yi kirletmek

‘TÜRKLER 'out', yabancılar 'in'’ başlıklı yazınızdaki düşünce açıklamalarınıza katılıyorum.

(Akmerkez'den bazı esnafın, yerli giyim markalaramızın yabancı markalar karşısında ezilmesini eleştiren görüşleri) Gerçekten bu konu yalnız Akmerkez için değil ülke çapında düşünülmeli; temel yabancı mal tutkusu ya da yerli malı tüketmenin ülkeye kazandıracağı olanaklar düşünülmüyor. Özde bilinç eksikliği söz konusu; bir silkinim gerekir. Ancak başımızdakiler suskun. Devleti 'ya devlet başa ya kuzgun leşe' özdeyişine uygun yönetmek zamanı. Bir yürekli çıkıp da Akmerkez'e gitmeyelim diye bayrağı neden ele almaz.

Şimdi sizi bir konuda eleştirmeme izin veriniz. Yazınızın başlağında kullandığınız 'out' ve 'in' sözcükleriyle düşünceleriniz çelişmiyor mu? Ekonomi, yabancı mallar, Akmerkez olayı, atılan kazıklar ve 'Türklüğü unutmak' gerçek olmasına gerçek de, bilerek-bilmeyerek yabancı sözcükleri kullanarak Türkçe'yikirletmeye ne demeli? Yalnız siz değil; birçok köşe yazarı ve gazete bu 'out' ve 'in' sözcüklerini (kuşkusuz bunlarla sınırlı değil) bilinçsizce ve ilgi çeksin diye kullandı, hep eleştirdim. Eleştirmeyi de sürdüreceğim. Türklüğü, ulus bilinci unutmanın bir yolu da dil değil mi?

Özellikle son senelerde İngilizce daha doğrusu Amerikanca sözcükler ısıtıla ısıtıla, yavaş yavaş öylesine dilimize yerleştiriliyor ki, böyle giderse 5-10 sene sonra Osmanlı'da olduğu gibi yapay ve halkın anlamadığı bir dil ortaya çıkacak. Ben diyorum ki, benim güzel Türkçeme hep birlikte yüksek özen ve saygı gösterelim.

Çetin AŞÇIOĞLU

Yargıtay Onursal üyesi


Başkandan açıklamalar


EMİNÖNÜ Belediye Başkanı SP'li Lütfi Kibiroğlu, ‘‘Eminönü'nde neler oluyor?’’ (8.3.2002) başlıklı yazımıza ‘‘Yazdıklarınız tamamen gerçek dışıdır’’ dediği bir açıklama gönderdi.

Kibiroğlu’nun 2.5 sayfa tutan açıklaması yanında bizim de yanıtlarımız olacak...

Kibiroğlu ‘‘Belirtilen inşaatlarla ilgili 1 Nolu Koruma Kurulu'nun 9.1.2002 tarihli kararı mevcuttur. Belediyemizce hiçbir ruhsatsız ve kaçak inşaata müsaade edilmemektedir’’ diyor. Halbuki biz Kurul'un 2863 sayılı yasanın 65. maddesine göre kaçak inşaatlara neden işlem yapılmadığını sormuştuk. Ankara'daki Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Nermin Beşbaş'ın, 1 nolu Kurul'a, tarihi dokularda yapılan inşaat ve hafriyatlarla ilgili uygulamaların durdurulması isteyen talimatı neden görmezlikten geliyor? Mülkiye müfettişlerinin, raporlarında, eski başkan Ahmet Çetinsaya döneminde 468 adet kaçak inşaatın yıkılmasıyla ilgili bugüne kadar ne gibi işlem yapıldı acaba? İstanbul Valisi Erol Çakır imzalı yıkım talimatına neden uyulmuyor?

Listesini yayınladığımız kaçak inşaatların bazılarının 'ruhsatlı' olduğunu söylüyor Başkan... Ama verilen 'tadilat, badana, boya' gibi ruhsatlarla bodrum, pasaj, dükkan, çıkma katlar karşılık 'bağış' alınarak göz yumulmuş olmuyor mu?

İmar Müdür Yardımcısı İlyas Bozyurt'un ortak olduğu iki adet pansiyonun (aslında otel, gecesi 80 $) ruhsatlı ve iskanlı olduğunu söylüyor. Peki, 3628 sayılı mal beyanı yasasına göre bir devlet memurunun böyle bir servet edinmesini araştırdı mı?

Kibiroğlu teftişlerde, iki danıştay, birer de savcılık ve Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla Eminönü'nde 'otopark yolsuzluğu' olmadığının kanıtlandığını, 1998'de 88.6 milyar olan gelirlerin 2001'de 1.6 trilyona yükseldiğini belirterek ‘‘Bu kadar başarı nasıl yolsuzluk olarak tarif edilebiliyor’’ diyor.

Yarın: EKİBİ NE YAPAR?

MEB nasıl izin verdi


EMİNÖNÜ Belediye Başkanı Lütfi Kibiroğlu'nun, SP'li Kütahya Belediye Başkanı gibi yazdırdığı dün akşam TV'lerde geniş şekilde yankı bulan 'yatak tavsiyeleri‘‘nin yeraldığı seks kitabına Milli Eğitim Bakanlığı'nca izin verildiğini söyledi. Cinselliği, İslami kurallara göre tarif ederken, diğer din mensupları nasıl sevişecek Kibiroğlu... Eminönü'nde oturan Ermeni, Yahudi, Rumve Süryani vatandaşlarımız için de kitap yazdıracak mısınız? TV'deki sorulara sıkışınca ‘‘Kadının okşanmak istediğini gösteren çok sayıda Türk filmi vardır’’ demek kolay.

Talim Terbiye Kurulu, irtica kokan böyle bir kitaba nasıl izin verdiği açıklamalıdır.

Leylekleri öldürüyoruz


ADANA'daki çevre örgütü ÇETKO Başkanı Ümit Atay ve Yönetim Kurulu üyesi Tahir Bıyıkoğlu yaptıkları açıklamada ‘‘Kuş göç yolları üzerinde yer alan Enerji Nakit Hatları (ENH) her yıl binlere kuşun, özellikle de leyleklerin ölümlerine neden oluyor’’ diyerek, ilgililere şu uyarıyı yapıyorlar:

‘‘Yüksek gerilim hatlarının direklerinin konsol uçlarına konan kuşların kanatları kısa devre oluşturmakta, vücutları üzerinden akan yüksek akımla anında patlayarak ölmektedirler. Bu durum, nesillerini de korumakla görevli olduğumuz kuşlar açısından çok hazin olmasının yanında ENH'lara da çok zarar vermektedir. Teknik olarak kuşları elektrik tellerinden uzak tutmak için 'kuş teli' uygulaması yapılmaktadır. Fakat bazı direklerde bu kuş telleri eksik yahut bulunmamakta, bazı direklerde de boyları kısa olmakta ve dolayısıyla yersiz kalmaktadır.

Özellikle kuş göç yolları üzerinde bulunan yerel TEDAŞ yöneticileri bunları baştan sona kontrol ederek eksiklik ve yetersizlikleri gidermelidirler. Bu bölgelerin halkı da bu konuda iyi gözlem yaparak gerektiğinde TEDAŞ yetkililerini uyarmalıdırlar.’’

Yetim ilçem; Fındıklı


RİZE, Fındıklı'dan Alper Göktürk, Belediye Başkanı Gürhan Süleymanağaoğlu'nu ilçe sorunlarına duyarlı davranmamasından ötürü eleştiriyor:

‘‘İlçem iki tarafından derelerin aktığı şirin fakat yetim kalmış bir ilçedir. Neden, ilçemize sahiplik edecek bir belediye başkanımızın olmaması... Parke taşı döşeli bir caddemiz yok. En son dört ay önce kanalizasyon çalışması yapıldığı halde bir grayderle çakıl ve kum döşenmediğinden yağmurdaki halimizi düşünün. Musluktan akan çamurlu su 240 kolibasili içeriyor. Sağlık ocakları ishal vakalarıyla dolu. İçme suyunu halk çevre köylerden araçlarla taşırken, Belediye Başkanı Süleymanağaoğlu da gece makam aracıyla kendisine su getirtiyor. Kendisine bu konu söylendiğinde ‘‘Fındıklı'ya temiz su akıtmaya mecbur muyum?’’ diyor.

Sayın Başkan Fındıklı Voleybol Takımı'na gösterdiği özeni bizlere de göstermeli.’’

Bartın Valisi ölümle tehditten yargılanacak


SAMSUN'da kurulacak olan iki mobil santralının daha önce Bartın'da; turistik İnkumu Plajı yanına, Bartın Boğazı'na yeşil doğa içine kurulması düşünülüyordu. Ancak geçen yılın nisanındaki bu girişim üzerine sivil toplum örgütleri ayağa kalktı. 20 bin kişi protesto yürüyüşü yaparak, Türkiye'nin en büyük çevre eylemini gerçekleştirdi.

Bu arada gerçekleri yansıtan, 78 yaşındaki Türkiye'nin en eski gazetelerinden 'Bartın' gazetesi sahibi Esen Aliş'i, Bartın Valisi Fatih Eryılmaz, o zaman daha Enerji Bakanı olmayan Bartın Milletvekilleri Zeki Çakan ile DSP'li Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun da bulunduğu santralleri tanıtma toplantısında ‘‘Seni gebertirim’’ diye tehdit etmişti. Ayrıca, kendisine ‘‘Beyefendi' diyen Orman Fakültesi'nden Yrd. Doç. Erdoğan Atmış'ı da ‘‘Bana Sayın Vali’’ diyeceksin diye haşlamıştı. Bu olay ulusal TV'lerde yayınlanmıştı.

Gazeteci Aliş, vali hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Gelen mülkiye müfettişleri ise suç unsuru olmadığını belirttiler. Bunun üzerine Aliş'in itirazda bulunduğu Danıştay valinin yargılanmasına karar verdi. Dosya komşu il olan Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilerek talimatla tanıkların ifadeleri alındı. Ancak Adalet Bakanlığı'nın uygulaması gereği, en yakın il olarak Karabük tespit edildiğinden Bartın Valisi'nin yargılanması için dosya bu kez Karabük Ağır Ceza'ya gönderilecek.

Aliş'e bu durumu sorduk. Bir valiye karşı açılan hakaret davası için üzgündü:

‘‘Vali Bey 1998'deki selden sonra 'devlet nerede, halk mahvoldu, devletin valisi gitti evinde yattı, belediye kepçesiyle sabah evinden çıkarıldı’’ diye yazdığımdan ötürü beni mahkemeye verdi; ancak kaybetti. Bu nedenlerden ötürü bize husumeti vardı. Santralla ilgili toplantıda ise konuşmadığım halde beni tehdit etti; ben de şikáyetçi oldum. Sanıyorum ilk kez bir vali tehditten yargı önünde hesap verecek.’’

Oktay Ekşi geçenlerdeki yazısına vali, hákim ve polis yetkililerinin bu tür davranışlarına karşı 'Derebeyleri' başlığını boşu boşuna atmamış...

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Diyet aptal işidir; akıllı insanlar kilo almazlar.’’

(Mehmet Selvi)

MESAJ


DENİZLİ/Tavas'ın Kızılcabölük Beldesi'ndeki Halkbank'ın yıllık cirosu 3 trilyon; şubat ayında tahsil ettiği elektrik faturası 350 milyar; 2 bine yakın vatandaşa Bağkur ve SSK'dan emekli maaşı veriyor; bir o kadar da Bağkur ve SSK primi yatırılıyor. Ödenen vergilerle birlikte Kızılcabölük'ün GSMH'ya katkısı yaklaşık 8.5 trilyon... Bankamızı kapatıp 7 km ötedeki Tavas'a bağlamakla büyük yanlış yaptı Ankara'dakiler...

Adnan ÇIRALI-Kızılcabölük-DENİZLİ


NİĞDE'nin Ulukışla İlçesiÇiftehan Kasabası İlköğretim Okulu'na kütüphane oluşturmaktayız. Duyarlık gösterenler uzeyir.ari@veezy.com'a yazabilir.


GAZETECİ-yazar Doğan Katırcıoğlu'nun 'Ayıp Sokağında Aşk' (Market Press) adlı kitabı okurlarıyla buluştu. Katırcıoğlu, 5. kitabında 40 yıl önceki İstanbul'un tarihi genelevi 'Abanoz Sokağı'ndaki insanların gerçek yaşam öykülerini anlatıyor. Dün akşam tanıtımı yapılan kitabın kapağında ‘‘Polis-adliye muhabirlerinin duayeni, 18 ödüllü, başı dik ödünsüz yarım asırlık gazeteci’’ diye yazıyor. Katırcıoğlu'nun sloganı; ‘‘Düşersen dara; arkadaş Doğan'ı ara’’

ŞİLE
50. Yıl Çok Programlı Lisesi Okul Aile Birliği ve Koruma Derneği'nden: Okulumuz 17 ağustosta hasar görerek kullanılmaz hale geldi. Öğrenciler o tarihten bu yana ilkokulda öğrenim görürken perişan oluyor. İMKB okulumuzu finans kaynağı sağlayacağına söz verdi. Ancak ihalenin bakanlık tarafından onaylanması geçikiyor. Kaynak hazır ne yazık ki lisemiz yapılamıyor; böyle bir rezalet olur mu?

ADANA'daki çevre örgütü ÇETKO'dan: Kuş göç yolları üzerinde yer alan Enerji Nakil Hatları'nın (ENH) direklerinin konsol uçlarına konan kuşlar özellikle de leylekler, kanatlarının kısa devre oluşturması sonucu yüksek akımla ölüyorlar. Leyleklerin hem nesilleri yok oluyor, ENH'lara da çok zarar veriyor. Kuşları, tellerden uzak tutmak için TEDAŞ 'kuş teli' uygulamasına niye özen göstermiyor?
Yazarın Tüm Yazıları