Paylaş
Gerçek anlamda dil bilmek demek 4 beceriyi ustalık derecesinde yapabilmeyi gerektirir.
- Dinlemek, dinlediğini doğru anlamak.
- Okumak, okuduğunu doğru anlamak.
- Yazmak, yazdığını okuyanın doğru anlaması.
- Konuşmak, konuştuğunu karşıdakinin doğru anlaması.
Bu becerilerin, öncelikle anadilde, ilköğretim sırasında artık bir bardak su içme becerisi gibi sorunsuz, öğrenciler tarafından kazanılmış olması gereklidir. Bu gereklilik yerine getirilmediği zaman dil bilinci gelişmemiş bireyler yarım yamalak hayatlar yaşamaya mahkûm edilirler.
Dil bilinci gelişmemiş bireylerle, değil 40.000 İngilizce öğretmeni, Kral VI George’un konuşma terapisti bile uğraşsa gene yabancı dil öğretemez.
Neden? Çünkü anadilinde tam ustalaşmamış kişi okuduğunu anlayamaz, yazdığını doğru yazamaz, konuştuğu kelime sayısı çok sınırlıdır, konuştuğunu karşısındaki doğru anlayamaz. En önemli beceri olan dinlediğini doğru anlama becerisi gelişmediğinden ise hayatı cehenneme döner ki ona artık karşıdan karşıya geçerken yaya geçidini kullanması gerektiği bile öğretilemez.
Düşünürken anadilimizle düşünürüz, anadilimizi bildiğimiz kadar düşünürüz, ne kadar kelime biliyorsak o kadar düşünürüz.
Düşünen bir öğrenci etrafında bu kadar yabancı dilde kelime, bu kadar yabancı dilde dükkan ismi, bakkallarda bu kadar ithal ürün, bu kadar yabancı dilde yayın yapan televizyon kanalı varken gözünü kulağını açar bir şeyler kapar.
Düşünemeyen öğrenci ise birisinin gelip, kafasını ortadan yarıp içine yabancı dili koymasını ve kafasını belli olmayacak şekilde eski haline getirmesini bekler.
Bu işlemi başarabilecek yabancı İngilizce öğretmenleri varsa tabii ki Türk İngilizce öğretmenlerini çöpe atabiliriz.
Özel okullarda, devlet ve özel üniversitelerin hazırlık okullarında ise İngilizce eğitimi daha farklıdır. Çünkü ilgili, uzman Türk İngilizce öğretmenleri buralarda çalışırlar.
Bu İngilizce öğretmenleri, öğrenciyi tanır, ciğerinin içini bilir, yaptığı hataları neden yaptığının farkındadır, nereyi anlayıp nereyi anlamadığını gözüne bakınca anlar, öğrencinin okuma, anlama, dinleme, konuşma becerilerini bir arada geliştirmek için uygun çalışmayı yapar. Çünkü kendisi de o yollardan, sıkıntılardan geçmiştir.
Çeviri yapmaz, sınıfında Türkçe’yi ne zaman kullanması gerektiğini bilir, sadece o kadarını kullanır. Öğrencisini düşündürür, kültürlendirir, yönlendirir.
Devlet okullarındaki İngilizce öğretmenleri ise çocuklara kelime ezberletip çeviri yaptırdıklarında girdikleri çıkmazdan ne kendileri çıkabilir, ne de o öğrenci ömür boyu yabancı dil öğrenebilir.
Düşünemeyen öğrenci sadece bekler, farkındalık kazanmazsa ömrü hep beklemekle geçer...
40.000, 140.000 diyene kadar deneyimli kurumlarda devlet okullarındaki öğretmenlerin yetiştirmesi sağlansa, bu okullarda öncelikle Türkçe’nin kusursuzlaştırılması için uğraşılsa çocuklarımızın hemen hepsi hevesle severek ve ne yaptıklarını bilerek 1 değil belki 5 yabancı dili sorunsuz öğrenebilirler.
A. Belkıs GÜNEŞ-Dilbilimci, İngilizce Öğretmeni
Başbakan’a hassas soru: SEÇSİS yazılım sistemi dıştan etkiye açık mıdır
CHP Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemur, Başbakan Erdoğan’a seçim dönemlerinde gündeme gelen hassas bir konuyu soruyor: “NVİGM’e göre 2008 yılında Türkiye nüfusu 76 milyon 175 bin 83 iken, TÜİK 2009 verisine göre nüfusumuz 72 milyon 561 bin 312’dir. Bu çelişki nereden kaynaklanmaktadır?
SEÇSİS hakkında kamuoyunda yayılan şaibe konusunu dindirmek için uzman ve siyasilerden oluşmuş bir ekiple gerekli araştırma ne zaman yapılacaktır?
SEÇSİS programının dışarıdan etkiye açık olduğu, bu konunun uzmanlarınca ifade edilmektedir. Dünyada başka bu tür program kullanan devlet var mıdır? ‘SEÇSİS yazılım sistemi kesinlikle üçüncü bir güvenlik/kontrol yazılımıyla içsel olarak korunmamakta veya çalışmasının doğruluğu kontrol edilmemektedir’ denilmesine katılıyor musunuz?
‘SEÇSİS sistem veri tabanı, işletim sistemi, yazılım ve güvenlik olarak tamamen ABD teknolojisinin elindedir ve zaten hem bu nedenle hem de bilgisayar teknolojisinin niteliği gereği sisteme her an dışarıdan müdahale edilebilmesi mümkündür’ cümlesi seçim sistemini zaafa uğratmış olmuyor mu? TÜİK‘in duyurduğu 31 Aralık 2009 sayım sonucu ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verileri farklıdır. NVİGM’e göre 2008 yılında Türkiye nüfusu 76 milyon 175 bin 83 iken, TÜİK 2009 verisine göre nüfusumuz 72 milyon 561 bin 312’dir. Bu çelişki nereden kaynaklanmaktadır?”
Uygulamayı destekliyorum
DÜNKÜ okurunuz Gürsel Görgülü’nün yazısını yayınlamışsınız.
Bu fikre katılmıyorum. Bilgileri yayınlama gibi bir durum yok.
Ben buradan oturduğum apartmanda oturan kişilerin isimlerini görüyorum.
Komşularımı bilmem en doğal hakkımdır diye düşünüyorum.
Kaldı ki ben sorgulama yaptım, oturduğum apartmanda tanımadığımız, şimdiye kadar oturmayan bir ismi de tespit ettik.
Bunu yetkili yerlere iptal edilmesi için başvuracağım.
Günümüzde seçmen sayılarının doğru dürüst tespit edilemediği bu tür yazımlardan kaynaklandığını zannediyorum.
CHP’nin yaptığı bu uygulamayı destekliyorum.
İnsanlar keşke duyarlı olsalar da bu tür yanlışların önüne geçilse diyorum.
Saim TOSUN - BALIKESİR
Eski Milli Görüşçüler Kurtulmuş’un yanında
CHP/İSTANBUL: Kılıçdaroğlu’nun geçen pazar günü “2002 seçimlerinde sonlara doğru 6. sıradaydım, ama sondan iki arkadaşlarla listenin birincisi gibi çalıştık” dediği ancak ismini vermediği liste sonuncu eski Eminönü Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Maçin aynı bölgeden milletvekili aday adayı oldu. İstanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı, Kadıköy İlçe eski Başkanı (1992-1999) Kadir Gökmen Öğüt 1. bölgeden; uluslararası finansçı Deniz Bülent Tolga (28) İstanbul 2. bölgeden, Vakıflar Bankası eski Teftiş Kurulu Başkanı Naci Er Ankara 1. bölgeden; Seyrek eski Belediye Başkanı Nurgül Uçar, İzmir 2. bölgeden; Kadın ve aile için şiddet konusunda uzman hukukçu olan Semra Manav Mersin’den, Op.Dr. Yalçın Öçzçakı Tekirdağ’dan; Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur ile Sakarya Sanayi ve Ticaret Odası Meclis Başkanı işadamı Engin Özkoç Sakarya’dan aday adayı oldular.
Türk Ocakları Ankara Şubesi Başkani Türkân Hacaloğlu MHP Ankara’dan;
İnşaat Müh. Necmettin Dönmez DP İstanbul 3. bölgeden; Milli Görüş’ün eski Fransa Temsilcisi Dr. Ahmed Bakcan Has Parti İstanbul 2. bölgeden aday adayı.
Paylaş