Paylaş
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişilik komisyonun, iki veya üç toplantının ardından 1 Temmuz - 31 Aralık arasında 6 ay geçerli olacak yeni ücreti saptaması bekleniyor.
Asgari ücret dünyada; doğrudan hükümet tarafından, hükümet ve ilgili sosyal taraflar arasında müzakere ve danışma yoluyla ya da ulusal ve sektörel toplu pazarlık yoluyla olmak üzere üç temel yöntemle saptanıyor. Türkiye’de müzakere yöntemiyle belirleniyor. Asgari ücret, 2015 yılından bu yana komisyonda dört kez oybirliği, beş kez işçi tarafının muhalefeti veya oylamaya katılmaması üzerine oyçokluğu ile saptandı. TÜRK-İŞ’in komisyondaki tutumu yeni ücretin belirlenmesinde rol oynayacak.
Emekçi, halen brüt 10 bin 8 lira, net 8 bin 506 lira olan yeni ücretin en az 500 dolar düzeyine eşitlenmesini umuyor. Zira önceki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, seçim öncesi temmuzda asgari ücretin 500 dolar tutarında saptanacağını açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da ücretin revize edileceğini seçim öncesi duyurmuştu.
Patronlar, 500 dolara, yüksek olduğu ve işyerine yeni maliyetler getireceği gerekçesiyle karşı çıkıyor. İşverenler asgari ücrete 6 aylık enflasyon oranında artış yapılmasını talep ediyor. TÜRK-İŞ açlık sınırını kırmızı çizgi olarak kabul ediyor. Refah payı ile birlikte yüzde 35-45 arası zam yapılacağı konuşuluyor. Bu seçeneklere göre artış olması durumunda emekçinin eline net 11-12 bin lira geçecek. Dövizde aşırı artış olmaması halinde bu para 500 dolara denk gelecek.
Kıran kırana geçecek pazarlık sonucu asgari ücretin ne kadar olacağını emekçi merakla bekliyor. Ücret emekçi ve ailesinin insan onuruna yakışır, zorlanmadan geçineceği tutarda saptanmalı.
TBMM, STAJYER VE ÇIRAKLARIN MAĞDURİYETİNİ GİDERECEK
CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun, partisinin ‘stajyer ve çırakların emeklilik mağduriyetini giderme’ vaadini yasa teklifi olarak TBMM’ye taşıdı. Aygun, yasa teklifinde; stajyer ve çırakların ilk işe başlama tarihlerini emeklilikte sigorta başlama tarihi olarak düzenlemenin yanı sıra geriye dönük borçlanma imkânı da getirdi.
‘GIDA STANDARTLARI HAYAT KURTARIYOR’
REİS Gıda, gıda sektörü ve tüketiciler arasında daha bilinçli ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için Dünya Gıda Güvenliği Günü’ndeki çalışmaların önemli bir fırsat olduğunu vurgulamaktadır. Gıda güvenliği, sağlıklı bir yaşamın temel taşıdır ve tüm bireylerin hakkıdır. Bu özel gün, gıda sektöründeki paydaşları bir araya getirerek, güvenli ve sağlıklı gıdaya erişimi teşvik etmek, gıda kaynaklı sağlık risklerini önlemek ve gıda israfını azaltmak için farkındalık yaratma fırsatı sunmaktadır.
GÜNÜN SÖZÜ
“BÜYÜK sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün, yarına dünle beslenerek yol alır.”Bertolt Brecht
‘KENTSEL’ DEĞİL, ‘KIRSAL DÖNÜŞÜM PROJESİ’NE BAKALIM
YAŞADIĞIMIZ her sel felaketinden sonra klişeleşmiş cümleleri duyuyor, rutinleşmiş davranışları seyrediyoruz.
Önleyici tedbirlerin hızla alınması gereğini anlamamız için bugüne kadar yaşadığımız felaketlerden ne yazık ki hiç ders çıkarmıyoruz. Sadece felaketlerde değil, felaketlerden önce de konuşan uzmanlara kulak vermiyoruz.
Dengesini bozduğumuz ekosistemi iyileştirmek ve yok edilen ormanları tekrar kazanmak adına hiçbir şey yapmadığımız gibi, dere yataklarının iyileştirilmesi adına dereleri dar beton kanallara hapsederek sel ve su baskını riskini daha da artırıyoruz. Orman yetiştirilmesi gereken toprakları tarıma, tarım topraklarını da yapılaşmaya açıyoruz. Önleyici tedbirlerin yerine temizlediğimiz selin çamuruyla övünüyoruz.
Bilinmelidir ki sel ve su baskınları coğrafyamızın asla kaderi değildir. Yıllardır ekosisteme zarar veren yanlış uygulamaların kaçınılmaz bir sonucudur.
Artık bıçak kemiğe dayanmış durumdadır.
Sorunun kalıcı tek çözümü olan ‘Kırsal Dönüşüm Projesi’nin, tıpkı ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’ gibi ülkemizin gündemine alınması zaruri olmuştur.
Aksi takdirde “Kentsel Dönüşüm” ile depremden kurtardıklarımızı sel ve su baskınlarıyla kaybedebiliriz.
Zaman hızla aleyhimize işliyor. Faruk ÇEBİ / Kürem-Der Genel Başkanı
SORU ŞU: ‘EŞİT KENTLİ’ EŞİTTİR ‘KIRSALA EŞİTLİK’ Mİ?
İNADINA kentleşme odaklı toplumcu yerel yönetimler modeli; kırsal ile kentsel alan arasındaki doğal farklılıkları ortadan kaldırmak için kırsalı sönümlendirmeyi amaçlıyor.
Dolayısıyla kırsal yerleşmeler için; merkezi yönetimin bu alanlara yeni yönetim modelleri geliştirmesi kaçınılmaz bir hal almıştır. Tahir ÇALGÜNER
MESAJ PANOSU
- PARTİLER ve demokratik laik Cumhuriyet’ten, demokrasiden, ülkenin birlik ve beraberliğinden yana olan bütün yurtseverler, üzerlerine düşen sorumluluğun gereğini yaparak CHP kurultayına ve 2024 yerel seçimlerine bu tartışmalarla gidilmesini önlemelidirler. Aksi takdirde sonuç 2023 yenilgisinden daha ağır olur. Yılmaz ATEŞ
- “YENİLGİNİN faturasını Genel Başkan ödemeli. Kurultaya ve 2024 yerel seçimlerine Sayın Kılıçdaroğlu’yla gidilmesi daha büyük yenilgi getirecektir. Örsan ÖYMEN
- “DEVLET işlerinin düzenli yürümesi; bütün devlet dairelerinin görevlerini yasalarla belirlenmiş çerçeve içinde yapmalarına ve yetkilerini bu sınırlar içinde kullanmalarına bağlıdır.” Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
- “MUHALEFET seçimlerden sonra psikolojik üstünlüğü de kaybetmek üzere. Değişim umudunu muhalefetin adımlarındansa, iktidarın ‘rasyonelleşmesine’ bağlayanlar artıyor. Böyle giderse iktidar muhalif enerjiyi yutacak ve muhalefetsiz iktidar dönemine geçeceğiz.” Müjgan DOĞAN
- MİLLET İttifakı devam etmeli, parlamenter sistem için mücadele sürdürülmelidir. Mehmet PINAR - Tarihçi Yazar
Paylaş