Paylaş
Yoksul coğrafyalarda veya Türkiye gibi hedefe konulmuş merkezlerde neredeyse kitlesel ölümlere neden olan terör eylemleri artık ‘yorgun modernite’nin en ışıltılı caddelerinde boy göstermeye başladı.
Terörle mücadele uzun zamandan beri BM’nin gündeminde... Teröre karşı etkin bir uluslararası strateji nasıl geliştirilebilir? Kuşatıcı kapsamlı bir uluslararası sözleşme uluslararası insancıl hukukun normatif yapısı ile uyumlu bir müeyyideler sistemine nasıl entegre edilebilir? Sözleşmenin uygulanması bakımından nasıl bir uluslararası kurum oluşturulabilir? Bu sorular, acil ve etkili uygulama ihtiyacı içinde cevap bekliyor.
Uluslararası terörün giderek ağır bir güvenlik tehdidi oluşturmasının ve etkin mücadele konusundaki zafiyetin birinci nedeni sistemin ‘kodamanlarının’ terör ve terörle mücadele konusunda ortak bir tutum içinde olmamaları.
Güvenlik Konseyi’nin veto yetkisi, uluslararası terörle mücadele konusunda en güncel engellerden birini teşkil ediyor. İlişkiler ve ittifaklara bağlı fonksiyonda -uluslararası düzeni göz ardı ederek tamamen çıkarlara göre kullanılan veto yetkisi- uluslararası insancıl hukuk ihlallerine kayıtsız kalmakta ve kendine yakın ve kullandıkları terörist unsurları de facto bir koruma altında tutmaktadırlar.
Artık uluslararası toplumun zararına olarak kullanıldığı iyice gün ışığına çıkan veto yetkisi uluslararası insancıl hukuk bakımından elde edilen kazanımları tehdit eder boyutlardadır.
Terör ve terörizm suçu açık bir tanıma kavuşturulmalı, bağımsız, güvenlik konseyinin nüfuz alanı dışında bir uluslararası kurumun denetim ve yargı yetkisi altına alınmalıdır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsü, terörizm suçları bakımından, özerk bir konumda düzenlenmeli, yargı yetkisinin kapsamı evrensel insancıl hukukla ilişkilendirilerek, uluslarası hukukun istisna uygulaması dışına çıkarılmalıdır.
Uluslararası insan hakları hukuku ancak her türlü ayrımcılık uygulamalarından kurtarılmakla gerçek işlevine kavuşabilir.
Terörü engellemenin birinci şartı budur. N. DERİCİ
-BEN senin hile yalan ve dolanlarınla
baş edemedim,
bu bana dert oldu
ama ben de sana boyun eğmedim,
bu da sana dert olsun.
Kul NESİMİ
Bal gibi hak ediyoruz
BİR-İKİ sene evvel ismi ‘Selvili Yol’ olan ve gerçekten boylu boyunca selvilerin gölgesindeki sokağımızın adı değiştirilerek ‘Bağlar Çıkmazı’ yapılmıştı. Sesimizi çıkarmadık. Şimdi bir yurtdışı seyahatinden dönüşte bir de ne göreyim? ‘Bağlar Çıkmazı’ gitmiş, yerine ‘Temenni Çıkmazı’ gelmiş. Eskiden ‘Güven Çıkmazı’ olan sokak ise ‘Boğazkale Çıkmazı’ olmuş. Beykoz Belediyesi’ne soruyoruz, “Efendim, Büyükşehir Belediyesi’nin işi” diyorlar; İBB’ye müracaat ediyoruz; “Efendim Beykoz Belediyesi yapmıştır” diyorlar. Ben bu kadar laçka bir belediyecilik görmedim (gerçi ‘İstanbul’un son 25 senede ne hale geldiğini görmüyor musun?’ diye sorabilirsiniz!) Sokak ismi durmadan niçin değiştirilir? Bunu yapanın kim olduğunu belediye bilemez mi?
Eh AKP’ye oy veren % 49.5 düşünsün. İşte aslında memleket de 12 senedir böyle idare ediliyor. Peki muhalefet gelseydi ne olurdu? Ne olacağını belli ettiler: En basit bir kararı bile bir araya gelip alamazlardı. Vah benim memleketime. Ama ne yazık ki müstahakız. Kimse biz bunu hak etmedik diye ortalara çıkmasın. Bal gibi hak ettik. İşin kötüsü daha da beter olacağız çok yakında ve onu da hak etmiş olacağız. Cehaletin sonu felakettir. Onu yaşayacağımız kesin! M. Celâl ŞENGÖR
Ot bedeli karşılığında meralar imara açılıyor
İMAR Kanunu’nda yapılan değişiklik gibi Mera Kanunu’nda da ötesinden berisinden tırtıklanarak betonlaşması için açılan kapılar genişliyor. CHP Trabzon Mv. Av. Haluk Pekşen, ‘Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in iptali için dava açtı. Yönetmelik değişikliğinin Anayasamıza ve uluslararası düzenlemelere aykırı olduğunu açıkladı.
Pekşen “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan, 30.10.2015 tarihli ve 29517 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’le mera ve yaylalar kentsel dönüşüm alanı ilan edilerek imara açılması amaçlanmıştır. Bakanlık yönetmelik değişikliği ile ‘ot bedeli’ ödeyen firmalara, mera ve yaylaların kentsel dönüşüm projeleri için tahsis etmeyi kolaylaştırıyor. Bizim bu değişikliği kabul etmemiz mümkün değil, kadimden bu yana mera, yayla ve kışlak olarak kullanılan arazilerin ranta kurban gitmesine izin vermeyeceklerini ifade etti. Pekşen, ‘ot bedeli’ karşılığında meraların imara açılması kolaylaştırılırken, meraların tahsis amacının valiliklerce değiştirilebilme yetkisi verilmektedir.
Meraların betonlaşmasının yolunu açan bu düzenlemeyle, 20 yıllık ot bedelini yatıran inşaat firmaları, bugüne kadar keçi, koyun ve ineklerin otladığı arazilere kolaylıkla binaların dikilebilmesinin önü açılmaktadır. Ancak bu uygulama sonucunda bölge halkı tarafından mera ve yaylalarda yıllardır sürdürülen hayvancılık faaliyeti son derece büyük bir darbe alacaktır” dedi.
Hani bazı ‘AKP büyükleri’ meraların birer ‘petrol kuyusu’ olduğunu söylemiş, herkesi güldürmüştü. Demek ki, Pekşen’in önergesiyle bunun ucunun ranta/betona dönük olduğu anlaşıldı böylece...
Biliyor musunuz?
-İĞNEADA beldesinde kurulması planlanan nükleer güç santralı konusunda, bugün saat 11.00’de Trakya Kent Konseyleri Birliği, Trakya Platformu ve yerelin katılımıyla yapılacak toplantıda kamuoyuna bilimsel ve hukuksal açıdan bilgi verileceğini (Konuşmacılar E. Hemşire Dilek Özcan San, Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak, Av. Bülent Kaçar ve Göksal Çidem)...
-DÜNYANIN en güzel mandalinası olarak kabul edilen Satsuma’nın yetiştiği topraklar olan Seferihisar’da, 16. Mandalina Şenliği’nin bugün yapılacağını...
-GEÇEN yıl 5 Aralık’ta
yitirdiğimiz Talat Sait Halman’ın, Beşiktaş Belediyesi’nin ‘Ustalara Saygı Gecesi’nde yarın 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi’nde anılacağını...
Paylaş