‘Tazminat’ adı ile korkutmak...

TÜKETİCİ dernekleri ile yerel yönetimler arasındaki ‘zam’ ve ‘hukuksuzluk’ kavgasına örnek bir yargı kararını anlatacağız.

Haberin Devamı

Özetle durum şu...

Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Halk Ekmek A.Ş., 2006 yılında ekmeğe % 34 zam yapıyor... Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Ali Çetin, zammın iptali için dava açıyor. Davanın bilirkişi heyeti, zammın ‘fahiş’ olduğunu, kısmen geri alınması görüşünü belirtiyor. Mahkeme, bilirkişi raporunun içeriğinin doğruluğunu kabul ediyor ancak Halk Ekmek özel statüde bir anonim şirket olduğundan serbest piyasa koşulları ile zam yapabileceğini belirtiyor ve herhangi bir karar vermiyor. Halk Ekmek A.Ş. de, TÜKODER’in açıklaması nedeniyle ticari değerlerinin zarar gördüğünü öne sürerek 98 bin TL’lik (eski milyar) tazminat davası açıyor. Mahkeme ise, “Bu, bir derneğin faaliyetine uygun bir işlemdir” diyerek davayı reddetti. Bir de % 10 oranındaki vekâlet ücretinin Halk Ekmek’ten alınmasına karar verdi.

Haberin Devamı


Aynı zamanda TÜDEF Genel Başkanı Ali Çetin, mahkemenin gerekçeli kararının ellerine yeni geçtiğini belirterek şunları söylüyor:


(Tüketici dernekleri ve belediyeler, 4. Ticaret Mahkemesi’nin örnek gerekçeli kararını Ankara Eki’ndeki köşemizden ve Hürriyet internetten okuyabilirsiniz.)


“Mazlumu oynayarak iktidara gelen AKP ve yöneticileri, muhalif çıkan her sesi bastırmak ve susturmak için her yolu kullanıyorlar. Hak arama ve gerçekleri ifade etmek ya da demokratik yollardan tepki göstermek bile bu ülkede suç haline geldi. Anamızı ağlatmayın diyen çiftçiye ‘Ananı al da git’ demek bunlarda, iş isteyen işsize ‘Yalan söylüyorsun’ demek bunlarda, iş güvencesi isteyen tekel işçilerine ‘Çalışmadan binlerce lira maaş alıyorlar, yetim hakkı yiyorlar’ demek bunlarda... İşten atılan itfaiye çalışanlarının çadırına saldırıp tartaklamak, gazlamak bunlarda... Hesapsız kitapsız zam sağanağı bunlarda... Hak arayanları dava ile tazminatla, ceza ile sindirmeye çalışmak bunlarda... Bağımsız yargıyı yok etmek için eşi görülmemiş derecede saldırmak ve ‘Bağrımızı deliyorlar’ siye sızlanmak yine bunlarda...

Haberin Devamı


Hakkımızda onlarca ceza ve tazminat davası açıldı yılmadık, peşimize adam salındı yılmadık, evimize adam gönderildi; arabamız, evimiz fotoğraflandı, yılmadık. Açık-gizli tehditlere boyun eğmedik. Bundan sonra da eğmeyeceğiz. Şairin dediği gibi ‘Madem ki çıktık bir kez yola, artık dönüş yok ucunda ölüm de olsa’.”


Çetin
’e göre, tüketici derneğinin zamlar ve hukuka aykırı işlemler nedeniyle yaptığı açıklamalar nedeniyle Ankara Büyükşehir’e bağlı Halk Ekmek, Başkent Doğalgaz, ASKİ ve bizzat Melih Gökçek tarafından dernek hakkında bugüne kadar 15 tazminat davası açıldı. Davaların çoğunluğu, Büyükşehir’in kurumlarının aleyhine sonuçlandı. Bir keresinde Gökçek de mahkûm oldu. Şu anda bu davalardan sadece Kızılırmak suyu ile ilgili bir ceza ve tazminat davası sürüyor.

 

Haberin Devamı

Yeni özdeyiş

 

AFRİKALILAR için Kenya kurucu devlet başkanının bir sözü vardır, bilinir.

Buna benzer bir söz de bizden:

AKP geldiğinde elimizde özgürlük, laiklik, cumhuriyet vardı. Bize, kömür verdiler, aşevinde yemek verdiler, gözümüzü kapatarak tekrar oy atmamızı istediler. Gözümüzü açtığımızda ise bizim başımızda türban, yüzümüzde sakal, onların elinde ise para, iktidar vardı.               
TC vatandaşı İ.D.

 

Peruklu eylemci

 

YER, Sütlüce Haliç Kongre Merkezi. Gün, geçen cumartesi... 2010 Avrupa Kültür Başkenti resmi töreni biraz sonra başlayacak. Körlere Okuma Grubu Başkanı olduğunu söyleyen Nuri Kaya, töreni izleyen gazetecilere yakınıyor... Çevresi kameralarla doluyor. İçeri alınmamasına tepkili... 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın şeffaf olmadığını söylüyor, kendilerinin bugüne kadar gönüllü yaptıkları etkinliklerin hükümete yakın çevrelere milyonlarca lira ödenerek yaptırıldığını iddia ediyor... Ama güvenlik görevlileri açıklamayı dinledikten sonra kendisini dışarı çıkarıyorlar.

Haberin Devamı

Kaya’nın iddiası ‘körlere kitap okuma’ işi için Ahmet Davutoğlu’nun bir yakınına 5 milyon dolar verildiği... Kendisinin ise doğruları söylediği için 2010 etkinliklerinden uzak tutulduğunu söylüyor Kaya... Tören salonuna da bu sebeple peruk ve takma burunla gelmiş... Sonra peruk ve burnu çıkarıp protestosunu gerçekleştirdi. Ne kadar ilginç değil mi?

 

Ağca’nın şifresi

 

M. Ali Ağca dün Sheraton Otel’ine girerken, İngilizce konuştu.

Malatya’ya gidip Türkçe konuşsaydı kimse ilgilenmeyecekti.


Halbuki İngilizce konuşarak, otelini de göstererek kendisini pazarladı, açık arttırmayı başlattı.


Bir gazeteci sürekli olarak kendisini “Türkçe konuş Ağca” diye uyardı.

Haberin Devamı


Keşke şu soruları yöneltselerdi.


“Abdi İpekçi’yi öldürdüğün ve Papa’yı yaraladığın için utanç duyuyor musun? Bir ara İpekçi’yi vuranın Yalçın Özbey olduğunu ileri sürdün. Bugün ne diyorsun?”

Hatta daha ayrıntıya girebilirlerdi:


“M. Ali Birand’ın üç röportajında sırasıyla önce ‘Ben mesihim’ dedin, sonra ‘Ben Müslümanım, Allahu ekber, Kuran rehber’ diyerek Müslüman olduğunu vurguladın. 2004’deki son mülakatında da ‘Ben ülkücüyüm’ diyorsun. Neden üç farklı görüş!


“Hıristiyanlığın cennet inanışında önemli yer tutan mavi elbise niye giyiyorsun.”


M. Ali Ağca ‘pazarlamayı’ iyi biliyor.

 

Haiti’ye o yardımı nasıl götürmüşler

 

KAYSERİ’den bir okurumuz diyor ki: Haiti felaketi ilk duyulduğunda Türk Kızılayı aynı gece sabaha karşı yola çıktı. Kızılay, bölgeye ulaşan ilk Türk ekibi olarak bu yolculuğu ancak 18 saatte tamamlayabildiği resmi internet sitesinden duyurdu. ‘İslami referanslı’ bir gazetede, İHH yardım ekiplerinin bölgeye ulaştığı ve 3 kamyon dolusu erzakı depremzedelere dağıttığı haberi yer aldı. Uçakla bile 18 saatte ulaşılabilen Haiti’ye, İHH hangi ulaşım araçlarıyla yardım götürdü? Kaos yaşanan bölgede nasıl kamyon temin ederek kimler kanalıyla yardım dağıtıldı? Türkiye’den kalkan uçak sayısı belli ve hepsi Başbakanlık denetiminde uçtu. Hürriyet’ten Faruk Zapcı’ya göre, bölgede yardım dağıtmak bile neredeyse imkânsız. Deniz Feneri’ni unutmayın.

 

ÜÇ yıl önce öldürülen Hrant Dink ölümünün 3. yılında bugün Agos gazetesi önünde anılacak.

Dink’in katledilmesi, İpekçi cinayeti gibi karanlıkta mı kalacak?


‘Örtülü’
bu cinayetler nasıl ortaya çıkarılacak, adalet nasıl sağlanacak? 

Yazarın Tüm Yazıları