Yıl 1996...
Belediye Başkanı ANAP'lı
Gülay Atığ (Orhan Aslıtürk'le henüz evlenmedi) sürekli rant kapılarını açmak istiyor.
Belediyenin
Kasımpaşa'ya inen
Piyalepaşa Bulvarı'nda 3.5 dönümlük bir arsası vardı.
Arsa,
Encümen kararıyla 17.10.1996 tarihinde, belediyenin şirketi olan
ŞİPA'ya
(Şimdiki adı Kentyol AŞ) 11 milyar liraya satılıyor.
ŞİPA da bir hafta sonra bu arsayı
Mustafa Duran adlı bir işadamına satıyor.
Tapuda emlak değeri 13 milyar gösteriliyor.
Öyküsü uzun...
CHP'li İlçe Başkanı
Dursun Çaltı satışta yolsuzluk yapıldığını belirterek
Şişli Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ancak o dönemde savcılık nedense takipsizlik kararı verdi.
ATIĞ İÇİN TUTUKLAMA ÇIKTI
Bu arada
DYP-RP iktidarından sonra
Mesut Yılmaz hükümete ortak oldu.
ANAP'lı muhalifleri,
Gülay Atığ'ın uygulamalarının peşine düştüler; savcıyı görevden aldırdılar. Yeni gelen Savcı
Muhittin Ayata, ihaleye fesat karıştırmaktan ötürü,
Atığ, Belediye Encümen üyeleri ve
ŞİPA'nın yöneticileri hakkında soruşturma açtı.
Bu arada
Atığ, Orhan Aslıtürk'le evlendikten sonra yurtdışına kaçtı. Mahkeme, bir süre sonra da aynı konuda
Atığ hakkında tutuklama kararı çıkardı.
Seçimlerden sonra ismi çok yıpranan
ŞİPA'nın adı
Kentyol'a dönüştürüldü.
Bu arada hem
Şişli Belediyesi hem de
Kentyol, Mustafa Duran'a karşı tapu iptal ve tescil davası açtı. Davayı belediye kazandı ve arsayı geri aldı.
Ne yazık ki 13 milyara satılan arsanın bilirkişi raporuna göre satış değeri 443 milyar olması gerekiyordu. Değerde açık bir oransızlık vardı.
Kayda geçen 13 milyarın üzerinde açıktan verilen bir para mı vardı; kimin cebine girmişti bu?
Olayın düğüm noktası buradaydı ve
'ihale'de oyunlar oynanmıştı.
Şişli Belediyesi'ne yakın zamanda
Ordu'dan avukatı aracılığıyla bir ihtarname gönderen
Mustafa Duran, 124 milyar zarara uğradığını öne sürüyor bugün.... ‘‘Ben ticaret adamıyım, bu nedenle oluşan munzam zararlarımı talep etme hakkımı saklı tutuyorum’’ diyor.
Peki
Duyar kimdir?
Köln Hali'nde tavukçuluk ve yumurtacılık yapmaktadır.
Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın arkadaşıdır. İddiaya göre,
Duran'ın
Erdoğan'la ortaklığı vardır.
ERDOĞAN'IN ALTINA MERCEDES ÇEKTİ
En önemlisi de 1994 yerel seçimlerinden önce
Tayyip Erdoğan'ın altına
Mercedes'i çeken adamdır. ('Tayyip'e Mercedes' haberi seçimlerden önce Hürriyet'te yayımlanmıştı.)
3.5 dönümlük bir arsa ana cadde üzerinde Memorial Hastanesi'nin biraz yukarısında... İlginç bir durum oldu; burası yeşil alan olarak imar planına işlenmiş, ancak şimdi yapılanma hakkı verilecekti... Ama bir bakıldı İSKİ buradan isale hattı geçireceğini bildirdi.
Gülay Atığ'ın günahını almayalım, bu arsayla o zamanki Belediye Meclisi üyesi,
Atığ'ın yardımcısı Av.
Cemil Can Bıçakcı çok uğraşmıştı.
Şişli Belediyesi kıymetli arsasına sahip çıkar mı; al sana bir
İSKİ kazığı.
ADAY YAPIYOR
Olayı bağlayalım; çocuklarından birisini okutup okutmadığını bilmiyoruz ama
Erdoğan'ın
Mustafa Duran'ı milletvekili adayı olarak gösterirse hiç şaşmamak gerekiyor.
Peki nasıl bir işbirliği sonucu, neyin karşılığı bu adaylık?
Turpun büyüğü
SP'yi izleyen
RP kökenli bir okurumuz şu uyarıda bulundu: ‘‘AKP'liler
Erbakan'ın sözünü hiç üzerine almasınlar.
'Çoluk çocuk' dediği
Bayar, Cem, Derviş'tir; yeni partilerin başına geçenlerdir.
Erbakan, Erdoğan'ı muhatap almıyor ki. Siz hocayı ilerde görün... Vurduğu zaman şimşek çaktıracaktır.
Demirel'in bir lafı vardır; turpun büyüğü heybede...’’
Ona ‘‘Erkan Mumcu, AKP'ye geçer mi?’’ diye sorduk. ‘‘Pazartesi geçecek’’ dedi:
‘Taraf olmazsan bertaraf olursun, diye bir söz vardır... Erkan Mumcu, pazartesi günü Mesut Yılmaz'ın kollarından Tayyip'in kollarına uçuyor. Aynı
Köksal Toptan gibi... Daha önce yazdığınız gibi Erbakan tarikatları sevmez.
Recep Tayyip, tarikatların sözünü dinliyor; bu iki transferi yaptırdılar. Nurcular başta olmak üzere öteki tarikatların bu partideki hareketlerini dikkatle izleyin.’’
Erdoğan'ın 'asli' adamları kızgın mı
Göreceksiniz küsecekler kendisine...
Erdoğan giderse alternatifi
Abdullah Gül ve
Abdüllatif Şener'di... Alternatifler artık çoğalıyor;
Erdoğan partideki dengeleri değiştiriyor; merkeze yanaşmak adına.
Tarabya’dan 45 aday çıktı
TARABYA Mahallesi'nin 1961'den beri muhtarı olan
Rafet Üstün konuşuyor:
‘‘Mahallemde, yeni kaydettiğim Kemal Derviş'ten sonra İsmail Cem de oturuyor. Derviş oy kullanacak. Eğer eşinin hüviyetlerini ve öteki evrakını salı günü 17.00'ye kadar tamamlarsa seçmen olarak onu da yazarım. Anladığım kadarıyla evli gözüküyorlar.
Derviş'e mi,
Cem'e mi oy vereceğimi daha kararlaştırmadım; hangisi bademi bol lokum getirirse ona vereceğim. Benim mahallemde 45 tane aday adayı çıktı; çoğu popüler. İsimlerini sorsanız söylemem, ayıp olur.
Ama asıl siz şu Tarabya Meydanı'nın hali ne olacak diye yazın, üç aydır bir mimar kız yüzünden bitirilemiyor.’’
Vefa ve reva
12 Eylül'de kapatılan CHP'nin, 9 Eylül 1992'de kayyum olarak açılışını gerçekleştiren eski milletvekili ve Bakan
Erol Tuncer'i seçimler konusunda bir şey sormak üzere aradık.
İstediğimizi öğrendikten sonra
‘‘Sayın Tuncer aday mısınız?’’ diye sorduk.
‘‘Başvuruyu hiç düşünmediğim gibi onların arayacakları da hiç aklımdan geçmedi. Ama parlamentoya girmek çok önemli bir iştir. Birikimimi parlamentoya gayet tabii taşımak isterim. Ama geçmişte yaşadıklarımdan sonra bir daha partiye aday olmak için yazılı başvuruda bulunmam.’’
Neden?
Kala kala bir onurum kaldı. Ülkeye bir biçimde hizmet imkánını ben her zaman bulurum.
Bunları yazabilir miyim?
Yazarsanız ağrıma gider. Ben yazdırdım sanırlar.
Hayır... Bu konuşmayı saklayamazdık. Çünkü siyaset insanların uğraşısıdır; birbirlerine neler yaptıkları bilinmelidir. Vefa ve revanın ne olduğu unutulmamalıdır.