‘Kaçağı yıkmak için illa benim mi telefon etmem gerekiyor.’
(R.Tayyip Erdoğan)
‘SAYIN Bayer, hani hatırlar mısınız, ‘Zeytinburnu’nda bir hareketlilik var’ (19.4.2005) başlıklı bir yazı yazmıştınız. Orada Belediye Başkanlık makamının bulunduğu yörede kaçak bir inşaattan söz ediyordunuz. Size hiç de hiçbir cevap verilmemişti... O kaçak inşaat aynen devam ediyor’ diyor.
Bunu söyleyen, ismi bizde saklı, AKP üyesi olduğunu söyleyen bir okurumuz.
Ne Büyükşehir Kanunu’nun, ne de TCK’nın yeni getirdikleri hükümlere uyuluyormuş bu inşaatta...Zeytinburnu Belediyesi’nden alınmış ‘yapı iskele belgesi’ ile bu dev işhanı yükseliyormuş.
Zeytinburnu’nun Kazlıçeşme bölgesi bundan bir süre önce ‘turizm alanı’ ilan edilmişti. Nitekim bunun üzerine üç otel inşaatı başladı. Ayrıca bölge deprem bölgesi ilan edilerek boşaltılmak istenirken, bir yanda da ‘rehabilite’ yasasına göre ‘Manhattan’laştırması amaçlanıyor.
Buraya kadar güzel de, herkesin gözü önünde, çevresi tahtalarla çevrilmiş, bu kaçak inşaata nasıl göz yumulabiliyor?
Okurumuz anlatıyor:
‘Sizin daha önce yazdığınız bu yer, 751 ada 15 parsel, 86 paftadadır. Arsa 2.000 m2’dir. Ama yapılan inşaatın büyüklüğü 37.500 m2’yi bulmaktadır. SİT alanında olmasına karşın belediye bu yere ‘yapı iskele belgesi’ vererek işi kılıfına uydurmuştur. Yer altına 25 metre inilerek 6 kat kazanılmıştır; ön tarafta 6 kat, arka tarafta da 4 kat yükselmeye başlamıştır.’
- Bu yer eskiden neydi?
- Bakır tel çekme fabrikasıydı. İşte bu yere ‘restorasyon’ adı altında izin belgesi verilmiş. Ne yazık ki bütün uygulama usulsüz ve kanunsuz... Hatırlar mısınız, geçen 3 Mayıs gecesi bu inşaat devam ederken, yanındaki Tevfik Çelikoğlu’na ait üç katlı bir bina (depo) bu kaçak inşaatın çukuruna çöktü; Asil Çiçek’e ait iki katlı diğer bina da hasar gördü. Ne yazık ki zarar gören bina sahipleri TV’lere ‘ilgilileri uyardık, hiç bir önlem alınmadı’ diye tepkilerini dile getirdiler. Bir çok kişi, çökme sırasında canını zor kurtarırken, deprem olduğunu sandı. Maalesef bu yapının ‘kaçak’ olduğuna dair bir ifade bile yer almadı. Açıldığı söylenen soruşturmadan da haber yok.
Bu devasa inşaat halen çevresindeki yapılar için de tehlike teşkil ediyor.
- Böyle bir inşaata kim göz yumabilir?
- Turizm alanı olduğuna göre, ‘ben yaptım oldu’ anlayışı egemen oluyor.
Gökkafesler de böyle yapılmadı mı? Zeytinburnu ve Büyükşehir Belediyelerini bırakın, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bile haberi yok bu kaçaktan... Bakanlık, mimar ve mühendis kökenli kontrolörlerini gönderirse, neler olduğunu görebilir burada.
BÖYLE Mİ MANHATTAN
- Bazı şeyler göz göre yapıldığına göre, bir şeyler kotarılıyor demek ki.
- Siz o yazınızda diyordunuz ki; ‘bu inşaat hatır için mi izin veriliyor, yoksa bunun bir ‘bedeli’ mi var, varsa makbuz ne adına kesiliyor.’ Bugün bu soru hala geçerlidir. Zeytinburnu Belediyesi, burnunun dibindeki bu kaçak inşaattan haberim yok diye kimseye masal anlatmasın. Bu boyutta bir inşaatla ilgili bilgi panosu olmaz mı? O bile yok. İnsanları aptal mı sayıyorlar?
- Ne yapılması lazım?
- İlk önce şunun bilinmesi gerekiyor. Turizm bölgesi ilan edilen yerlerde imar uygulamalarının ‘hamur adası’ denilen küçük parsellerin birleştirilmesini öngörüyor. Oysa, ilgili yasalar 2 dönümlük parsellere kondurulan büyük inşaatlarla delinmiş olmuyor mu? Ancak buna da kimsenin riayet etmediği görülüyor. Zeytinburnu böyle mi ‘Manhattan’ olacak? Zeytinburnu ve Büyükşehir’in mıntıka mühendisleri hiçbir şey görmüyor. Halbuki ne yapılması gerektiğine ilişkin yasalar açık... 23.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Kanunu’nun 11. maddesi, 5237 sayılı yeni TCK’nın da 184. maddesindeki hükümler niye konuldu o zaman, niye işletilmez? Suçu bildirmemek suç değil mi? Sanıyorum bu durumda bundan sonra mülki ve adli görevlilere de görev düşüyor.
Turizmcilik haydutluğa dönüşüyor
ANTALYA Talya Oteli’nden 20 yıldır taksicilik yapıyorum. İki Belçikalı turisti Aspendos Tiyatrosu’nu görmeye götürdüm. Bilet almaları için kulübeye kadar beraber gittik, Türk paraları olmadığı için bileti alamadılar. Tekrar bana geri geldiler, ben de kendilerine 20 Euro karşılığı TL verdim. Tekrar bilet almaya gittiler, bu arada iki kişi gelip ‘Sen ne yapıyorsun dayı’ dedi. Ben de ‘Türk paraları yokmuş, verdim’ dedim. ‘Sen turiste Türk parası veremezsin, o işi biz yapıyoruz’ dediler. Ben de ‘Sizin parayı Türk parasına çevirme yeriniz nerede’ diye sorup etrafta bir büro göremediğimi söylediğimde ‘Sana ne, öyle veya böyle bu işi biz yapıyoruz’ dediler.
O sırada üçüncü bir kişi daha geldi. Beni tekme tokat en az 50 turistin yanında dövdüler. Burun kemeğim çatladı, Serik Hastanesi’den 10 günlük rapor aldım.
Sonradan öğrendim ki, sonra gelen ve bana tekme tokat vuran Serik Belediye Başkanı Mehmet Habalı’nın kardeşi imiş. Beni dövdükleri anda orada görev yapan jandarmalar yemek yemeğe gitmişler. Bir süre sonra geldiler, şikayetimi Serik Jandarma Karakolu’na bildirdim. Bir başçavuş, dört asker geldi. Belediye Başkanı’nın kardeşi o arada kaçmış, diğer ikisi ben ve turistlerle beraber karakola gittik, ifadelerimiz alındı.
Ertesi gün mahkemeye çıktık, ben adliyeden çıkarken oğlum ve damadım durumu Kaymakam beye bildirmişler. Kaymakam beyin cevabı gayet net: Böyle şeyler Türkiye’nin her tarafında yapılıyor.
Daha önce para değiştirme işini Serik PTT aracılığıyla ile yapıyormış.
Sayın Belediye Başkanı, PTT aracını iptal ettirmiş ve turistten para bozma işini kardeşine aldırmış. Onlar da yabancı paraları kafalarına göre bozuyorlar.
Acaba bu işe jandarma göz mü yumuyor?
Karakolda bizzat başçavuş benim yanında onlara bağırdı ve ‘Bir lokma ekmek kazanmanız için müsaade ediyoruz.Siz de kalkıp babanız yaşındaki adamı dövüyorsunuz’ dedi.
Ben kaymakam, belediye başkanı ve karakol komutanının çok samimi arkadaş olduklarını öğrendim.
Bunu ibret alınsın diye yazıyorum; çünkü yediğim dayakla kaldım.
Nizamettin Özcan-ANTALYA
Sadece asker değil
YENİ Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert, ilk açıklamasında ‘Yetkilerimi şahsım ve ailemin çıkarına kullanmayacağım’ demiş.
Bu şerefli sözü (ve tabii ki uygulanmasını) tüm siyasilerimiz (bakan ve milletvekilleri) ve kamu görevlilerimizden de (belediye başkanları ve yetkilileri, emniyet müdür ve görevlileri, KİT yöneticileri ve diğerleri...) beklersek biraz saflık mı yapmış oluruz acaba?
İrfan ÖZTÜRK-(E)General-İSTANBUL
Girerken para çıkarken para
ANKARA’dan bir öğrenci yazıyor: Ben bu sene ÖSS’ye girip ODTÜ’yü kazanan bir Ankara Fen Lisesi öğrencisiyim. Size aktarmak istediğim yapılan bir soygun. İlgililer üzerine giderse eğitim camiasının içler acısı halini göreceklerdir. Ben bu okulu 3 sene önce Türkiye derecesi yaparak kazandım... Birçok özel okulun burs karşılığı çağırmalarına rağmen gözüm kapalı devletin bu en saygın okullarından birine gittim. 3 sene bu okula verdiğim paraları ve çektiğim sıkıntıları saymıyorum. Ama üniversiteye kayıt için diplomamı almaya gittiğimde yapılan muamele ve istenen 50 YTL çok zoruma gitti. Bu okula genelde Anadolu’nun muhtelif yerlerinden maddi durumu normal olan insanlar gidiyor. Ve şimdiden üniversite için para dökmeye başlayan ailelerimizden 50 YTL alınıyor.
Bu paraların nereye gittiğini bilmiyoruz. İlgilenirseniz sevinirim. Çünkü Türkiye’nin geleceği olan bizler bu durumu gördükçe okuduğumuza pişman oluyoruz.
Özel hastane SSK ilişkileri
SSK’nın özel hastanelerle yapmış olduğu anlaşma gereğince SSK’lıların özel hastanelerde ücretsiz olarak muayene edildiği söylenmekte. Ancak durum böyle değil. Özel hastaneler vatandaştan para talep etmekteler. Bugün başvurduğumuz Özel Şafak Hastanesi’nde bizden 20 YTL aldılar. Bu durum biz SSK’lıları kandırmaktan ibaret değil midir? Bu duruma devlet neden müdahele etmiyor. Madem muayene ücretinin yarısını halktan alacaklar, bunu ilan etmeleri gerekmez mi? Bu haksız durum karşısında köşenizden bilgi istiyoruz.
Hasan GÖK
Yine biri bizi işletiyor
DİYANET İşleri Başkanı, ‘Bütün görevlilerim laik ve Atatürkçü’ demiş...
Başkanı’nın elinde herkesin ne kadar laik ve Atatürkçü olduğunu ölçen bir alet mi var? Madem öyle, Fatih’te, Güneydoğu’da camileri karargáh haline getiren tarikatçılar, Hizbullahçılar nereden çıktı?
Sakın yine birileri, Diyanet İşleri Başkanı’na ve bize takıyye yapıyor olmasın! Ali Haydar NERGİS-İSVEÇ
Bandırmaspor
İDO’nun Bandırma-Yenikapı seferini yapan hızlı feribot yolculuğunda sürekli aynı durumla karşılaşıyoruz. Feribot beklerken birisi geliyor, otopark ücreti ödememiz gerektiğini söylüyor. Otopark parasını ne amaçla topladığını sorduğumuzda, elindeki Bandırmaspor Kulübü adına bastırılmış makbuzları gösteriyor. Para ödememek için 3-5 dakika yaptığımız mücadele sonunda bizden ayrılıp başka bir araca yöneliyor. Muhtemelen çoğundan para alıyor. Bandırmaspor Kulüp yetkililerinin bu durumdan haberi var mı acaba?
A.Sinan KAYAALP
GÜNÜN SÖZÜ
‘Ne ihracat, ne turizm; aflardan sonra suçlar patladı... Ekonomi %9 büyüyorsa, ekonomik suçlardaki %43’lük artış ne oluyor? Ekonominin büyüdüğü yok, büyüyen suç ekonomisi...’
(ATO Başkanı Sinan Aygün)
Biliyor musunuz
DYP Kadın Kolları’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selma Acuner’in, Genel Merkez ve Mehmet Ağar’a ‘projelerime itibar etmiyorsunuz’ diyerek istifa ettiğini...
Mesaj Panosu
3. Uluslararası Kuaför & Güzellik 2005 Kuaför, Güzellik Estetik Malzemeleri ve Ekipmanları Fuarı’ 4-6 Eylül tarihleri arasında CNR Fuar Merkezi’nde...www.kuaforguzellikfuari.com
GREENPEACE Türkiye tarafından düzenlenen ‘İklim Felaketleri ve Sürdürülebilir Çözümler’ konulu basın toplantısı bugün 10.00’da Cemil Topuzlu Parkı’nda. (Ortaköy ve Kuruçeşme arasındaki, Greenpeace’in Anna gemisinin yanı) 0212-2480331