Başlangıçta, uzmanlık alanlarına göre ve ülkemiz tarımının ihtiyaçları göz önünde tutularak; 10 ana bölüm ve kürsüler biçimde eğitim-öğretim yapılırken; daha sonra nedenini anlayamadığımız şekilde 5 programa indirilmiştir. Ders programları altüst olmuştur.
Şimdi ise uzmanlık dalları dikkate alınmadan, tüm tarım öğretimi tek bir programa sıkıştırılmak istenmektedir.
Tek bir lisans programına indirgenmiş ve ihtisas alanlarını hiçe sayan ziraat öğretiminden hiçbir yarar sağlanamayacaktır. Çünkü tarım ve hayvancılığın kapsamı ve doğası uzmanlık alanlarında yani
‘Bölüm Sistemi’ içerisinde eğitim ve öğretimi gerektirmektedir.
Yeni önerilen bölümsüz sistemde, tarım öğrenimi yapmak isteyen gençlerin 4 yılı boşa gidecektir.
‘Her konudan birazcık anlayan’ ancak hiçbir konuda
‘iyi bilmeyen’ yetersiz, bilgisiz ziraatçılar yetişecektir. Bu da Türk tarımına bir darbe daha olacaktır.
Tüm
Ziraat Fakültesi yönetimleri ve hocalarımızın son derece yanlış uygulama olan
‘bölümsüz’ tarım öğretimine karşı çıkmalarını ve en azından bugün 5 farklı program halinde yürütülen eğitim sisteminin sonuçlarını değerlendirmelerini öneriyorum. Zira bu sistem daha ilk mezunlarını vermemiştir.
Prof. Dr. Hasan GÜLCAN-Çukurova Ün. Ziraat Fakültesi Alkole karşı sinsi plan
‘‘DİKKATİNİZİ çekmek isterim; kamuya ait lokaller ve dinlenme yerlerinde içki konusunda sinsice bir plan uygulanıyor.
Polisevi, Öğretmenevi, DSİ, Karayolları gibi lokallerde içkinin yasaklanmasına dair bir genelge yok.
Ancak buraların müdürlüklerine tarikatçı anlayıştaki kişilerle alkol düşmanları getiriliyor.
Hemen iktidara yakın
‘oyunlara' başlıyorlar. Bazı yerlerde
AKP il ve ilçe başkanlarından talimat alıyorlar; yahut da talimat almaya yatkın bir tavır sergiliyorlar... Hemen hacı kıran başkesen oluyorlar.
Tutuyorlar bu kez, mülki amirlere başvuruyorlar: Efendim burada içki verelim mi, vermeyelim mi... İçki ruhsatı alalım mı, almayalım mı diye... Kaymakam ve vali ne yapsın, endişe ediyor; tuzağı fark ediyor.
Çünkü kendisini hemen alkol yanlısı ilan ediyorlar. Genel merkeze, bakanlara ve milletvekillere şikáyet ediyorlar.’’
Bunları bize anlatan eski bir siyasetçiye göre, bu oyun
İstanbul’da da bir ilçede şimdilerde oynanıyor.
İzliyoruz.
Sivas Demir Çelik neden işletilemiyor
‘‘BU nasıl özelleştirmedir’’ diye soruyor
Ali Uygun: ‘‘Bu tesis çürüyor.’’ Sözünü ettiği
Sivas Demir Çelik İşletmeleri A.Ş. adında ülkenin kaynakları, halkın vergileri ile yapılmış; 1988'de temeli atılmış ve 1989'da devreye girdikten sonra her ne hikmetse devlet tarafından işletilememiş, daha sonra Özelleştirme İdaresi tarafından özelleştirilen bir işletme.
Uygun şöyle diyor:
‘‘Sivas Demir Çelik, Türkiye'nin inşaat demiri ve kütük demir imal eden en modern demir çelik tesislerindendir. Ancak özelleştirildiği halde yıllardır çalıştırılamayan bir işletmedir.
Onlarca yönetim kurulu, genel müdür değiştirmiş; ileri teknolojinin kullanıldığı bir tesistir. Makus bir talihi var, devlet bir türlü işletemedi. Neden üretim yapılmıyor diye birileri hesap sormalıdır.
Yalandan oluşturulan bir ekiple test bakım yapılıyor diye millet kandırılıyor. Yıllardır bir kilo dahi demir üretilemiyor. Bu nasıl özelleştirmedir? Tesis hurdaya dönüyor. Kimse hesap soramıyor. İşletilebilse
Sivas'ın gururu olacak bu tesis yüzlerce insana ekmek kapısı da olacak. Neden kimse bunu görmüyor?
Ali UYGUN / SİVAS Ben de karşıyım
BİR kesim var; sanki asker düşmanı, adını duydukları an tepki gösteriyorlar.
Bakırköy'den okurumuz
Bülent Erses, bunu hiç anlamadığını söylüyor.
‘‘Bu ülkenin nasıl kurulduğundan sanki hiç haberleri yok.
Atatürk'ün
Söylev'ini (Nutuk) şöyle bir okusalar, neyin ne olduğunu anlayacaklar. Ama işlerine gelmez, çünkü ordu düşmanlığı bu sıralarda moda ya...
Avrupa Birliği'ne girerken hainler çetesi yine kargaşa çıkarmak istiyor. Asker
AB'ye karşı olmadığını kaçıncı kez açıklıyor.
Tabii ki, bazı unsurlara ve tuzaklara karşı uyanık davranacak.’’
Erses, ‘Asker, üniter ve laik devlet yapısından bazı sapmalara tabii ki karşı olacak’ diyor. Ve en önemli soruyu soruyor: ‘‘Askerin karşı olmasını bir yana koyalım; peki ben de karşıyım desem ne olacak?
AKP bıraksın askeri de önce bizlere yanıt versin.
Vatan Gazetesi'ndeki dünkü anketin
Erdoğan'a ve
AKP'ye büyük uyarı olduğunu hatırlatırım.’’
Horzum hortumladıklarını geri ödedi mi?
ADI bizde saklı okurumuz
Afyon'dan yazıyor:
Ertuğrul Özkök,
Kemal Horzum'un aldığı usulsüz kredilerin bugünkü tutarının 656 milyon dolar olduğunu yazıyor (30.5.2003). Merak ediyorum, acaba bu paralar
Horzum'dan geri alınabildi mi? Alınmadı ise neden alınamıyor?
Horzum şu anda nerede biliyor musunuz?
Afyon'da...
Afyon Belediyesi'nin
Gazlıgöl kaplıcasındaki belediye başkanına ayrılan özel villada keyif çatıyor. Yıllarca
Kızılay'ın su tesislerini kiraladı ve burayı
'Cübbeli Ahmet' Hoca ile sömürdü, sonra buradan mahkeme kararı ile çıkarıldı. Şimdi aynı senaryo
Tınaztepe su işinde oynanacak.
Kemal Horzum'un,
Kubilay Uygun'un ve
Özal'ı vuran
Kartal Demirağ'ın Afyonlu olmasından utanıyorum.
Tayyip Bey'in, hortumlananları geri alacağız diye
Afyon'daki meydanda nutuk attığını unutmadık
Biliyor musunuz?
AKP tarafından görevden alınacakken emekliliğini isteyen eski
İstanbul Valisi
Erol Çakır'ın
Ankara'da avukatlık stajına başladığını...
Biliyor musunuz?
MESAJ
ÜLKEMİZDE güzel şeyler de oluyor.
Beşiktaş Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu Öğrencilerini Koruma ve Mezunlar Derneği, bağışlarla 12 derslikli ve 120 kişilik konferans salonlu bir ilköğretim okulu yaptırmışlar. Dernek şimdi de, yine başta
Lions'un bağışlarıyla daha çok öğrencinin okuması için 400 m2'lik ek derslik yaptırmış. 6 Şubatta temeli atılan ek derslik, bugün açılıyor. Dernek Başkanı, ‘‘Yaptığımız esere sahip çıkan, kaliteli eğitim için çaba sarfeden ve ihtiyac duyulduğunda yeni eserler kazandırabilen bir anlayışı benimsedik. Ülkemizde çok az örneği olan bu çalışmayı ve özel okul kalitesindeki okulumuzun açılışında bizi yalnız bırakmayın’’diyor.