Paylaş
Uygar milletler 18. yy’dan itibaren tarih eğitimine önem vermişlerdir. Ülkemizin bu anlamda tarih bilgisi ve bilgi edinme toplumu olması, toplumun tarih bilincine ulaşma çabaları Cumhuriyetimizin ürünüdür.
Türkiye 1923’te kurulan Cumhuriyet’in ürünüdür. Bunu hiçbir güç değiştiremez. Türk ulusu yeni bir devlet yeni bir vatan kurmuştur. Bu bizim tarihimizin olsa olsa son sahifesidir.
Türk ulusunun tarihi gerçekten çok uzun, acı, tatlı, gururlu ve bazen utandırıcı olaylardan oluşan büyük bir tarih kitabıdır. Ülkemizi hiçbir güç yeni bir utandırıcı devreye sokamaz, sokmamalıdır.
Tarih nostalji demek değildir.
Tarihi tanımama, çarpıtma bugünün önemli bir sorunudur.
Dolayısıyla bilgisizlikten ileri gelen bir itme var; bilgisizliği meşrulaştırma çabası var.
Tarih, aslında değişmeyi gösteren fakat değişmeye çok da fazla müdahale edemeyeceğini ifade eden bir bilimdir.
Atatürk’ün vecizesi ‘En hakiki mürşit bilimdir’ diyedir, ilim farklı bir şeydir (Birileri b harfini cımbızla çıkarıp farklı bir mana vermeye çalışmıştır). Tarih bir ilim değil bilimdir. Müsbet verilere dayanır.
Bugünün dünya geometrisini çok iyi algılamak ve bu geometride bulunduğumuz yeri çok iyi hesaplamak, gücümüzün sınırlarını iyice bilmek zorundayız.
Çünkü, hayal ettiğimiz bir yer var ve bu yer için toprağımızı, insanımızı feda etmekten daha çağdaş ve akılcı çözümler bulmak zorundayız. Bunun için tarihi yalnızca bilmek yetmiyor, tarihten ders almak da gerekiyor. Prof. Dr. Cengiz KUDAY
GÜNÜN SÖZÜ
- “Özgürlükten vazgeçmek insanlıktan vazgeçmek demektir.” J.J. Rousseau
BAŞBAKANLIK MI, BAŞKALIK MI?
DENMEK isteniyor ki; getirmeye çalıştığımız ‘Başkanlık Sistemi’ Osmanlı yönetim yapısında var olan ilke ve kuralları da içermektedir. Doğrudur. Osmanlı eyalet sistemi temelden esas alınmıyor. 21’inci yüzyıl devlet yönetim yapılarıyla, özellikle ABD başkanlık sistemiyle ve de kendilerinin istemleri ile harmanlanarak kurumsallaştırılmaya çalışılıyor. Bunun için ilk zamanlarda ‘Yeni Osmanlılık’ dendi. Fakat, özde ‘Yeni Osmanlılık’, Ahmet Davutoğlu’nun dış politikası bütünündeki iç politika projesi olduğu için Davutoğlu sonrası kendi damgalarını vurmak adına ‘Cumhurbaşkanlığı sistemi’ dendi. Başkanlık sistemi değil adeta ‘Başkalık’ sistemi. Şevket ÇORBACIOĞLU
16 NİSAN’IN UNUTULMAZLARI
REFERANDUM kampanyası boyunca gruplar arasında veya kişisel etkinliklerinde isimleri öne çıkan ‘Hayırcılar’dan hatırlanan bazı isimler şöyle:
Kemal Kılıçdaroğlu, Metin Feyzioğlu, Meral Akşener, Ümit Kocasakal, Deniz Baykal, İlker Başbuğ, Muharrem İnce, Ümit Özdağ, Müjdat Gezen, Sinan Oğan, Koray Aydın, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Levent Gültekin, Hüsamettin Cindoruk, Barış Yarkadaş, Levent Üzümcü, Ufuk Söylemez, Rutkay Aziz, Süheyl Batum, Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, Nasuh Mahruki, Ali Mutlu Köylüoğlu, İmam Bakır Üküş, Fazıl Say, ‘Hayırlı Konvoy’, Mehmet Ali Çelebi, Ali Türkşen, Ahmet Yavuz, Ahmet Tatar, Bora Serdar, Erdal Sarızeybek, Osman Pamukoğlu, Engin Alan, Musavat Dervişoğlu, Beren Saat, Cem Say, Cem Yılmaz, Bekir Kumbul, Şevket Çoruh, Gülriz Sururi, Nilüfer Gürsoy, Gültekin Uysal, Vecdet Öz, Temel Karamollaoğlu, Atilla Kaya, Meltem Cumbul, Pelin Batu, Selda Bağcan, Haluk Levent, Nihat Genç.
Not: Unuttuklarımız varsa özür dileriz.
CUMHURBAŞKANININ SORUMLULUĞU SİYASETİN GERÇEKLERİNE UYMUYOR
HALEN yürürlükteki Anayasa m. 105/3, cumhurbaşkanının ancak ‘vatana ihanetten’ suçlanabileceğini düzenlemiş bulunuyor.
Vatana ihanet suçunu düzenleyen, Hıyanet-i Vataniye Kanunu, 1. maddesi; “TBMM’ye karşı düşünce ve uygulamalarıyla veya yazdıkları yazılarla, muhalefet ve bozgunculuk edenler vatan haini addedilir” tanımını yapmış.
1924 tarihinde, hilafetin kaldırılmasıyla, “milli hâkimiyete, milli devlete, birlik ve bütünlüğe ve laikliğe karşı olanlar da vatan hainidir” eklemesi yapılmış...
Şeyh Said isyanından sonra da “... Dini kullanarak devletin şeklini değiştirmek ve bozmak amaçlı (...) eylem ve söylemler de ihanet suçu kapsamına alınmış”.
Yasa, 1991 yılında yürürlükten kaldırılınca, ‘vatana ihanet’, ismi var cismi yok bir kavram haline gelmiş.
Kanuni bir tanımın olmaması, vatana ihanet fiilini ortadan kaldırmıyor.
Ülke bütünlüğünü, devletin bekasını zora sokan eylemler, bu kavram içinde...
Yürürlükteki Anayasa’da, üye tam sayısının üçte birinin teklifi (183 üye), vatana ihanet suçlaması için yeterli.
Yeni sistem, cumhurbaşkanının herhangi bir suçtan itham edilmesi için, arttırılması öngörülen üye tam sayısına göre, 301 üyenin oyunu zorunlu kılıyor. Vatana ihanet gibi, bir yurttaş için en ağır suçlamada, 183 sayısı yeterli iken, sıradan suçlamalar için 301 barajını koyup, sonra da cumhurbaşkanının sorumsuzluğu kalkıyor demek, siyasetin gerçeklerine uymuyor!
S.Ö.-Hukukçu
MESAJ PANOSU
-GENEL seçim olsa “İyi bildik, kötü çıktı” diyerek bir sonraki seçimde seçtiklerinizi seçmeyebilirsiniz. Oysa Anayasa değişikliği oylanırken iyi düşünmek ve değişikliği iyi incelemek gerekiyor. Cemal GÖKÇE
- FETÖ, AKP iç içe değil miydi? Her gün hasret türküleri yakan sizdiniz, FETÖ’ye yardım yataklık suçsa önce Cumhurbaşkanı’nın sonra Melih Gökçek ve Kadir Topbaş’ın tutuklanması gerekmez mi? Gürbüz ÇAPAN
- REFERANDUM günü 16 Nisan olarak ilan edilince şaşırdım. Çünkü o gün benim doğum günüm. Herkesin doğum günü anlamlıdır, benim de. Ancak şu aralar yatıp kalkıp “Doğum günüm ölüm günüm olmasın” diye dua ediyorum. Evet çıkarsa toplumun yine çok ağır bedeller ödeyeceği açık. Kemal İNEBOLU
AKP İL ÖRGÜTÜ İLE BELEDİYE ARASINDA ÇATLAK
İBB’de her dönem ihtisas komisyonları seçilir. Bu komisyonlar 5 ve 9 kişiden oluşur. AKP’de bir gariplik oldu; seçimler yapılmadı. AKP İl Başkanı Selim Temurci gruba geldi; elinde hazır bir liste vardı. Geçen yılki isimlerdi; hiç değişik olmamıştı. Üyelerin hiç bir şeyden haberi yoktu. Güya Genel Merkez, referandum var diye seçim yapılmamasını istemişti. Bazı meclis üyeleri “Bu doğru değil” dediler. Şimdiye kadar bu toplantıları Kadir Topbaş hiç kaçırmazdı. Gelmediğine göre, belediye ile il örgütü arasında bir şeyler var demek ki. Zaten bir süredir imar planları il örgütünde karara bağlanıyormuş. İhtisas komisyonlarına üç dönem kuralı vardı. Nitekim geçen dönem Timur Soysal ve Oktay Birinci 3. dönem görev yaptıkları için bir daha aday gösterilmemişlerdi. (Plan değişikliklerine dik durdukları için)
AKP’de İmar Komisyonu 4. döneme girildi; yani başkan Hadi Diler’le göreve devam dendi. (Diler, Topbaş’ın mimarıdır) AKP’de çatlak derin, bakalım dikiş nasıl tutacak?
Paylaş