Paylaş
Operasyon nasıl yürüyor?
MURAT Demirel'in avukatları, müvekkillerini fazla sıkıştırdığı için Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'i, Adalet Bakanlığı ile Hákim ve Savcılar Yüksek Kurulu'na birer dilekçe ile şikáyet etmişler.
Bu iddia tartışma yarattı. Olayları bilen bir 'yetkili' aradı; adeta isyan ediyor. Soruşturmaya yönelik çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor:
- Avukatların bu tutumu, polis ve savcıları yıldırma ve panikletme harekátıdır. Bu ülkede polis ve savcı görev yapamayacaksa kim yapacak? Polis ne yapmış, savcı önündeki murakıp raporlarına bakarak bu adamı yakalayın, demiş. Polis de yakayarak helikopterle gizlice Ankara'ya getirmiş, Adli Tabip'e götürülmüş, savcıya teslim edilmiş... Savcı yasal hakkı olmasına rağmen gözaltını 4 günden fazla uzatmamış, süresinde mahkemeye sevk etmiş. Mahkeme de tutuklanmasına karar vermiş. Avukatlar, Murat Demirel'in 'birer cani ve kanun kaçağı gibi getirildiğini' söylüyor. Ayıptır bunu söylemek... Medya teşhir ediyor deniliyor, savcı onları çağırmadı ki... Mahkemeye girip çıkarken resim çekilmiş, bunda ne var? Bu konu üzerinde kamuoyunun desteği olmazsa bu kadar mesafe alınamazdı.
SAVSAKLATANLAR ARAŞTIRILIYOR
- Egebank üzerinde 1999 nisan ayından beri çalışan murakıpların bu banka bataktır diye hazırladıkları raporlarını sümenaltı edenler hakkında bir soruşturma yapılıyor mu?
- 1999 sonuna kadar neden beklenmiş, bu raporlar üzerinde niye işlem yapılmamış, asıl sorun bu... Geçen haziran ayında Temizel bu raporları fark edip Tantan'la görüşmeseydi, bu ciddi operasyon yapılamayacaktı. Evet bu raporlar 6 ay bekletiliyor. Bu raporu göz ardı edenler kimdir? Savcılık bunları da inceleyecektir tabii.
- Demirel'in Kıbrıs'taki off-shore hesapları ne olacak?
- Önemli olan Kıbrıs'ta Demirel off-shore bankası açarken, Türkiye'den kimin izin verdiği; ne teminat gösterildiği, bankanın mali durumu nedir diye sorulup sorulmadığıdır. Acaba 'bu banka sağlamdır' yazışmalarını kim yaptı? Daha doğrusu izin verilebilir diye Maliye'den mi, Hazine'den mi yazılar yazıldı? Ve kimler, kime mektup kartvizitini okuttu?
BAROLAR NEREDE?
- Bazı şeylerin ortaya çıkmasında siyasetçiler de, bürokratlar da, hukukçular da ayak bağı olmuyor mu?
- Hukukçunun önemi özellikle olağanüstü dönemlerde daha iyi anlaşılır. Demokrasi ve hukuk devleti kavramları, böyle dönemlerde gerçek ağırlıklarını gösterir. Ama bizde böyle olmuyor. Nerede Barolar Birliği... Adalet Bakanlığı bundan bir süre önce cezaevlerine girişte avukatların üstlerinin aranmasını kararlaştırmıştı. Sonra ne oldu, cezaevine telefon sokmak isteyen avukatlar yakalandı. Hukuk herkese hakça ve eşitçe davranmamışsa, işte orada başka bir hukuk vardır. Daha doğrusu, hukuk gerçeklerin ortaya çıkması için vardır. Ve Türkiye'de herkesin gerçekleri öğrenme hakkı vardır.
- İfade vermekten kaçınan bazı kişiler kendilerini hemen yakın buldukları doktorların kucağına atıyorlar.
- İşte Nail Keçili... İki gün önce (www.haberturk.com) sitesinde, Şamdan'da dans ettiğini bildiriyordu. Halbuki Dr. Cengiz Aslan, Keçili'nin durumunun kötü olduğunu söylüyordu. Demek ki, hemencecik düzelmiş, stres atıyor. Keçili, hemen gidip ifade vereceğim diyor. Savcı delillere göre karar verir, gerektiği zaman da polis gönderip aldırır, öyle isteğe bağlı olmaz.
- Sahi İzmir'de 'Balina Operasyonu'ndan içeriye alınan Mehmet Niyazoğlu'nun durumu ne oldu?
NİYAZOĞLU HÁLÁ HASTANEDE
- Neredeyse 3.5 ay oldu, hakkında tutuklama kararı verildi, ancak kalp rahatsızlığı iddiasıyla kendisini hemen hastaneye attırdı.
- Niyazoğlu anjiyo oldu mu?
- Ne kadar yerinde bir soru... Kalp gibi ciddi bir hastalık varsa bu kadar beklenir mi? İzmir DGM Başsavcısı hastaneye 'Ameliyat edilecek mi, edilmeyecek mi?' diye soruyor. Cevap yok... Çünkü hastanede yatmak tutukluluk süresinden sayılıyor. Kamuoyu bütün bunların değerlendirmesini gayet iyi yapıyor, kahramanlık yapanları ibretle izliyor.
- Egebank olayıyla ilgili olarak daha aranan var mı?
- Var, 2-3 kişi aranıyor. Genel Müdür Vekili Ümit Öndeş hakkında gıyabi tutuklama kararı var. Suçsuzluğuna inanıyorsa, gelip teslim olmalı.
- Kamuoyunun bir başka eleştirisini aktarmak istiyorum; Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) var, ancak bu tür operasyonlarda sesi çıkmıyor.
- Dün okudunuz mu, kurul başkanı Nejat Coşkun ilk kez Radikal'e konuşmuş; ‘Kara paraya karşı tedbirler yeterli değil’ diyor. İki yıldan beri 40 dosyayı sonuçlandırmışlar... Hangisinde polisten yardım istemişler acaba? Tek başına önlem hiçbir şey ifade etmez. Zekeriya Temizel, göreve gelir gelmez, hemen polisle işbirliğine gitti, her şey çorap söküğü gibi ortaya çıktı. MASAK, önüne gelen bir kara para ilişkisinde, bu kişinin kimlerle irtibatlı olduğunu, iş ve akraba ilişkilerini araştırıyor mu? Olayın 'çetecilik' yanı var mı? Bana göre hayır; sadece o kişinin vergi kaçırıp kaçırmadığına bakıyor, olayın önüne-arkasına bakmıyor. Peki MASAK'a, Paraşüt ve Balina Operasyonları öncesinde hiç bilgi gelmedi mi yani? Mutlaka gelmiştir ama polise, jandarmaya bu operasyonu birlikte yapalım denmemiştir. Mesela, devlete en az 1 milyar dolar tutarında hayali fatura kesen, kaçak Gülay Aslıtürk'ün eşi Orhan Aslıtürk'le ilgili bugüne kadar ne gibi işlem yapıldığını MASAK kamuoyuna açıklamalıdır. Raporu var mıdır, yok mudur, bir yerlere dava açın denmiş midir?
Bir çağrı: Meclis tam gün çalışsın
TBMM'nin önünde Türkiye'nin sorunları dağ gibi birikmiş durumda. Ancak üç ay tatil yapan 20 günü de başkanlık seçimine harcayan Meclis hálá ağır aksak çalışıyor. Normal çalışma temposu bu sorunları hızla çözmeye yeterli değil. Çünkü Meclis haftada ancak 3 gün (salı, çarşamba, perşembe), 15-19 saatleri arasında çalışıyor. Görüşmeler bazen uzatılıyor. Bu 3 günün 1 günü de daha çok komisyon çalışmalarına ayrılıyor. Türkiye bu lüksü, bu rehaveti ve bu tembelliği kaldıracak durumda değil.
Onun için NTVMSNBC (www.ntvmsnbc.com.tr) okurlarının ve kamuoyunun bu konudaki görüşlerine de yer vererek ‘‘Meclis fuul-time çalışsın’’ kampanyası başlatıyor.
Meclis'in önünde; özelleştirmeler, irtica yasaları, KHK kararnameleri, kamu personelinin durumlarının iyileştirilmesi, AB'ye uyum yasaları ve af bulunuyor.
Sitenin yazı işleri müdürü Kerem Çalışkan, ‘‘Meclis'in saatine 50 milyar lira ödenen verimsiz bir KİT gibi çalıştığını, bu nedenle çalışma saatlerinin kökten değiştirmesi gerektiğini’’ yazıyor ve bu kampanyanın tüm medya ile birlikte yürütülmesi çağrısında bulunuyor.
Nasıl çalışsın?
İNTERNET sitesinde dün yapılan ankete 1500 okur katıldı; sonuçlar şöyle:
Haftada 3 gün (12 saat)..... % 1
Yarım gün (4 gün, 36 saat).. % 6
Tam gün (5 gün, 40 saat).... % 93
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Avşar Galatasaray'ı küçümsüyor ve kimse ondan, Galatasaray'ın sarı kırmızılı renkleri önünde görüntülenmeyi reddetmenin Galatasaray'ı ve Galatasaraylılığı aşağılamak anlamına geldiğinin hesabını sormuyor!’’
(Hilmi YAVUZ)
Paylaş